Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '09

 
Kategori
Gönüllülük
 

Münevver " Neden? " diye soruyor? Neden?

Münevver " Neden? " diye soruyor? Neden?
 

Daha hayatın ve ölümün anlamını bile sorgulamamıştım halbuki... On sekiz yaşında henüz büyümeye çabalayan biri, hayatı tanımaya, güzellikleri yaşamaya çalışırken ölümü düşünmez ki...

Yoksa düşünür de ben mi yanlış yaptım? Benliğimin farkına yeni yeni varmaya başladığım bu günlerde bir yandan da gelecek kaygısıyla yapacağım mesleği seçmeye çalışıyorum... Bir de arkadaşlarım, ailem, sevdiklerim var vakit ayırdığım, düşündüğüm, hayal ettiğim... Anlayacağınız ölümü düşünmek için vaktim olmamıştı ki benim...Yani düşünmediğim için hata mı yaptım?
Sonra sanırım yaşamayı seviyorum ben, insanları da seviyorum, bakın resimlerime, ne kadar da güler yüzlüyüm değil mi? Gülümseyişimi seviyorum sanırım.. Biliyorum etrafta kötü niyetli insanlar da var ama zaten onlarla arkadaşlık kurmuyoruz ki biz... Yani en sevdiklerimden şüphelenmem mi gerekir?

Okuldan çıkıp arkadaşımla buluşmaya gittim... Ne yani okuldan çıkıp arkadaşıyla buluşan hiç olmadı mı benden önce? Ne yani bunu da mı yanlış yaptım? Benim için özel olan bir insandan kuşku mu duymam lazım? Ama ben onu seviyorum, o da beni seviyor, doğum günümü kutlayacağız, saçmalamayın ne kuşkusu?
Herhalde hata etmişim... Ölümü düşünmediğim için son nefesimi verirken ne olduğunu anlayamadım, tepki veremedim, gelecek günlerimi bile düşünemedim... Her şey sessizdi sanki... Sesler vardı ama duyulmuyorlardı, çığlıklarım vardı ama sessizdiler.

Yani beni duyan olmadığına göre sessiz olmalıydı çığlıklarım... Ben öldürülüyordum, yalvardım ama beni öldürmeye devam ettiler.
Ben yokum şimdi, ama ben varım hala!
Hata etmişim çünkü güvenmeyi seçmişim... Hata etmişim çünkü hayatımın baharında neşeli olmayı seçmişim..
Hata etmişim çünkü ben öldürüldüm... Öldürüldüysem suç bende olmalı... Tabi ya, öldürülmem için bir sebep olmalıydı... Aklıma gelen birşeyler var gibi ama her şey bulanık, haykırıyorum ama kimse beni duyamıyor... Sevdiklerim beni duyamadıkça ağlamaya başlıyorum ama göz yaşlarımı hissedemiyorum... Neden gözyaşlarımı hissedemiyorum, biri bana bunun nedenini anlatsın...Korkmaya başlıyorum...

Anneciğimi, babacığımı, kardeşimi, sevenlerimi görüyorum ama yanlarında olamıyorum... Uzanmaya çalıştıkça her şey kayıp gidiyor... Bileklerimi tellerle bağlamışlar, kafam kesilmiş, çöpe atılmışım... Ama neden? Bana nedenini anlatsınlar. Nasıl bir günah işledim ki tüm bunlara maruz kaldım?
Başımdan gelenlere üzülen bir çok insan katilimin bulunmasını istiyor... Bende istiyorum, bulsunlar ve sorsunlar, desinler ki:
Münü sana NEDEN diye soruyor... Bana cevabını versin yeter...
Bana HAYATIMI veremeyeceğine göre bari ÖLÜMÜMÜN cevabını versin...
Doğum günü hediyem ÖLÜM olmamalıydı, ben bunu hayal etmemiştim ki...
Daha ölüm nedir bilmiyorken ölümle tanışmam çok çabuk oldu...
Yani ne bileyim en azından vedalaşsaydım sevdiklerimle...
Anneciğimin babacığımın ellerini öpseydim, kardeşimi kucaklasaydım, arkadaşlarıma hoşçakalın deseydim..
Ama ölüm bu işte, apansız yakalıyormuş...
Ne trafik kazası, ne deprem, ne deniz, ne kar...
Biricik Canımı benden alan SEVDİĞİM, güvendiğim oldu benim...
Münü için sevmek= ölmek oldu....
Yeni yaşıma birkaç gün kala en acı gerçeği öğrendim ben, en acı olanla tanıştım: Ölüm...
Hoşgeldin ölüm diyemezdim ya,
Sadece gözlerine bakıp çaresizce: NEDEN diye sordum...
Ama ya o beni duyamadı, haykırışlarım sessiz kaldı, ya da duymak istemedi.
Onu bulursanız ona diyin ki:
MÜNÜ: NEDEN DİYE SORUYOR?
Karı severdim, üşümesini de, ama şimdi üşüyorum ve yalnızım... Bana dua ederseniz ısınırım, başka da birşey bana yaramaz artık...
Hayallerim mi?
Onları da çöpe attılar...
Benim hayallerimi...

 
Toplam blog
: 125
: 1808
Kayıt tarihi
: 24.05.07
 
 

Bir gün elle tutulabilen, mürekkep kokusu içine çekilebilen GERÇEK bir gazetede köşe yazıları yaz..