- Kategori
- İlişkiler
- Okunma Sayısı
- 1005
Münevver, Münevver'e nasıl dokunur

"Münevver" eski dilde "aydın" demek...
Aydın ne yapmalı, duruşu nasıl olmalı gibi konular bugünlerde blogda yazıldı çizildi. Hatta işin farklı boyutlarına gidilip Marx'ın ateist olmadığı tartşıldı. Ben farklı bir boyuta değinmek istiyorum:
"Münevver Münevver'e nasıl dokunur?", başka bir deyişle aydınların cinsel yaşamları bizimkinden farklı mıdır; yoksa halkı aydınlatmak için yaydıkları 380.000 voltluk ışık onları süper bir güç mü yapmakta ya da eve gidince patlak bir ampul mü olarak mı kalmakta? Baktım kimse yazmıyor, bu önemli (!) konuya da ben el atayım dedim:
Şimdi hangi Türk büyüğünü örnek gösterip hayali bir senaryo yazsam maazallah beni bu camiada yaşatmazlar, yabancı bir aydından bahsetsem adını yanlış yazarım, benimle dalga geçersiniz. En iyisi "münevver"...
Münevver de bizim gibi etten kemikten yaratılmıştır; ister kadın olsun ister erkek onun da cinsi iştihaları vardır, o da bizim gibi cinsel yaşama sahiptir. Az önce söylediğim gibi onlar bu işi nasıl yapar, konumuz bu. Bunu açmak için küçük bir Ayşegül okulda, tatilde ... serisi yazalım:
Münevver Panelde
Münevver "Halkın Bilinç Düzeyinin Yükselmesinde Aydının Payı" isimli bir panelde konuşmacıdır. Aydının öğrendiklerini, birikimlerini kendi süzgecinden geçirerek halka yansıttığında ortaya çıkacak sinerjiyle halkın demokratik katılımlarının artacağını, yönetime aktif olarak katılmanın şeffaflığı sağlayacağını, sivil toplum örgütlerinin güçlenmesiyle şeyin şey olacağını uzun uzadıya anlatmaktadır; bu sırada ön sıradaki dinleyicilerden son derece şuh bir kadın münevverin sakalına, bıyığına, gözlüğüne bakmakta, münevverin her cümlesinin sonunda iç gıcıklayıcı bir sesle ah çekmektedir. Bu durum karşısında münevverin 380.000 voltluk ışıldağı kontroldan çıkmakta, kadının her ah çekişinde titrek umumi hela ampulü gibi yanıp sönmektedir. Münevver durumu kurtarmak için konuşmayı otomatik pilota bağlamıştır ve konuşmasını bitirmiştir. Ama soru-cevap bölümünde öndeki kadın taarruzlarını sürdürüp münevvere şu soruyu sormuştur: Aydınlarla halk arasındaki kopukluğu nasıl gidermeli?" Münevver bu soruya da otomatik pilottan cevap verirken kadının dudaklarındaki ıslaklıkla uyarılmış, kadına 1.000.000 voltluk bir bakış fırlatmıştır bile. Toplantının sonunda aydın halk arasındaki kopukluk giderilmiş, münevver, bir kişiyi daha aydınlatmanın huzuru ile evin yolunu tutmuştur.
Münevver Evde
Münevver akşam evine gelince ailesiyle yemeği yer; o hafta gidilecek konserlerden, tiyatrolardan söz edilir, yeni çıkan kitaplardan konuşulur. Münevverin liseye giden kızı: "Baba, öğretmenimiz A.Hamdi Tanpınar'ın Huzur romanındaki Mümtaz ile Nurdan'ın aşkı çreçevesinde Türk aydınının bunalımı hakkında bir kompozisyon yazmamızı istedi. Kitabı okudum, fakat yazacaklarımı toparlayamıyorum." der. Münevverin yanıtı nettir: "Kızım şimdi çok yorgunum; internetteki ödev sitelerine bakıver." Mum dibine ışık vermez atasözünü atalarımız ne güzel uydurmuş değil mi?
Yatak odasına geçilir. Münevverin karısı Münevver Hanım kocasına sevgi sözcükleriyle dokunmaya başlar. Münevver bedeni paralel bağlanmış 70.000.000 ampulün cılızlığıyla yanar. Öyle ya o halka vermektedir 380.000.000 voltunu. Otomatik pilota bağlar. Karısı her zamanki mutsuzluğuyla kaderine razı olur. Kocasının önemli işleri vardır canım...
Münevver, panelde tanışıp aydınlattığı kadından sonra karısıyla yaşadığı zoraki sevişmeden sonra kendisini kötü hisseder. Sıradan bir insan olsa sorun yoktur; ama o münevverdir.
Buraya kadar...
Aslında aydınların cinsel yaşamı diye bir konu çok saçma; çünkü insan vardır.... Aydın yoktur; sanatçı, öğretmen, doktor, manav.... vardır. Daha önceki yazımda da ironik olarak belirttiğim gibi "aydın"ı tanımlamaya çalışmak ya da ona farklı misyonlar yüklemek bir aydın sınıfı yaratmaya kadar götürür bizi.
Aydınlatma yoktur, aydınlanma vardır.
Kimsenin bir başkasının güneşi olma hakkı yoktur, güneşten herkesin eşit olarak yararlanma hakkı vardır..
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Ne olursa olsun ama yukarda olduğu kadar aşağıda, içerde olduğu kadar dışarda olabilmeli insan. O zaman anlamlı ve yararlı olur varlığı...elinize sağlık hocam... saygılar
Hazal Özden 06.06.2008 16:08çok güzel bir paylaşım, elinize sağlık, son cümle çok anlamlı....herkesin güneşten eşit şekilde yararlanmaları gereği....Metropolün göbeğinde bilindik okulları bitirip bilindik çevrelerde aydın geçinen tiplerden bazen bir ışık hüzmesi yansımazken, Ege'nin, Trakya'nın bir köyündeki , insanı çözen, insan olmayı başarabilen aydın köylülerimiz güneş gibi parlıyorlar :), sevgiler
Dilek Fuçucı 04.06.2008 10:01- Cevap :
- Dediğiniz türden aydınlık insanları ben de tanıdım; bu yüzden yazdım bu yazıyı...Katkınız için teşekkürler... 04.06.2008 19:24
çok güldürdünüz beni:))keyifli bir yazı olmuş, kesinlikle aydınlatma yoktur aydınlanma vardır görüşüne katılıyorum ama ışığın nereden daha iyi vuracağını da bilmek gerek diye düşünüyorum... sevgilerimle...
duygusel 03.06.2008 13:29- Cevap :
- ışıklar çarpıştığında ne olacak diye merak ederdim küçükken...iki feneri birbirine tutup bakardım...bakardım işte..hala bakıyorum... 03.06.2008 21:16
eline sağlık be hocam gülerek okudum.. Hangi aydın isimli bir blog yazacağım.. aydın da insan çoğunluk yalnız insan.. öyle bir bataklıktayız ki kim masum.. ve kötüye karşı iyinin sızması iyi.. amaca ulaşmak için her şey meşru değil kabul.. ahlaki disiplin önemli.. voltaj fazla geliyorsa ne olacak:)) şaka bi yana bugün yazısını okurken Murat Belgenin bu insanların yerini bu ülkede kim dolduracak diye düşündüm. kaygı duydum her çevrenin bu tip kendien yakın öğrendiği insanlar vardır.. ben bunu önemserim, bu tip insanlardan öğrenir savunduğum inandığım düşünceleri kuvvetlendirir güncellerim. bakış açımı değiştirmeme derinleştirmeme aracılık etmiş 3-5 aydın yürekli insan tanırım, dilerim gelecek nesil için yerleri doldurulabilir. Bilgelik vardır çoğaldığı ölçüde içinde yaşadıkları toplum daha fazla ışık yayar. sevgi ve saygılarımla...
Salih ERDAGI 03.06.2008 12:05- Cevap :
- Be bu mahalleye yeni taşındım, o aydınlarla beni de tanıştırır mısın:) 03.06.2008 21:14