- Kategori
- Şiir
Muradiye'de
Emirsultan'dan Yeşil'e doğru.. Sulu boya-36x48 cm.-Yücel AKTAŞ-1998
MURADİYE ‘de
Eski bir masal gibisin, kulaklarıma dolan;
Çocukluğumun durmadan çınlayan âvâzesi..
Merdiven merdiven sanki, yeşil ovaya doğru;
Gençliğimin ürkerek gezdiğim Muradiye’si.. (*)
Bir ilkbahar günü yağmurla yıkanan avlular;
Titreşen hayaller mi var selvi gölgelerinde ?
Yaz gününde ucu yanan çınarlarda dualar;
Dedesi Murat Han’a, Cem’in yalvarışı gibi..
Hiçbir kitâbın yazamadığı şeydir duyduğum;
Mescit duvarındaki şu çatlak; asırlık yosun ;
Kaç neslin insanları seyretmiş penceresinden
Şu harap kapılı türbeleri, biliyor musun ? (*)
Yalan diyesim gelir, gerçek mi utandığımız?
Ellerini tuttuğum cami avlusu, meydanda..
Bir yanda Uludağ etekleri, tırmandığımız;
Sallanıp gezen o âvâre kavaklar, bir yanda.. (*)
Çatlamış çiniler; solmuş mermerler: Muradiye ;
Asırlık taşlarında Muhteşem Süleyman izi..
Her şey durmuş, sanki tarih hükmediyor zamana;
Uçuşan her kumruda , geçmişin büyülü gizi..
Kaç şair Sende duydu ölümü-ölümsüzlüğü;
Bir hüzün değil ki, bir vuslattır O , hep;
Sende gördü, işitti; çağrışan o sessizliği;
Daha ayrılmadan başlayan özlemimdir, o hep..
Vakit geçiyor; o tutkum uçup uzaklaşmasa;
Gezmesem bu yerleri, biter rüyâsı ceddimin..
Bir koca gündü, gelişin tekrarı var mukakkak;
Rüzgâr, geçen zamanı hatırlatmasa…
Murâdiye!!.Göz nûrum, hasretim, ağladığım yer..
Özlemlerin bir girdap gibi beni çektiği yer..
Ne ölçü var, ne de hırs ..Gerek kalmamış mizâna;
Durmuş artık her şey, tarih hükmediyor zamâna..
Eski bir minâreden yükselen ezan sesi;
Zafer günleri gibidir; ulaşmakta Divân’a;
Buğulu sabahlarda eriyor Bursa’nın nazı;
Her şey durmuş; tarih hükmediyor artık zamâna..
Söz verdim Sana ben , güzelim Muradiye;
Ayrıldım ağlayarak; gelirim yine diye..
1990 – Bursa
Tophane
“ İsmail GERÇEKSÖZ’ü rahmetle anarak…