Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '13

 
Kategori
Kitap
 

Murat Belge "İstanbul Gezi Rehberi"

Murat Belge "İstanbul Gezi Rehberi"
 

  • Vaniköy…
  •  
  • Hani şu İstanbul’un Anadolu yakasında bulunan, Üsküdar İlçesi sınırları içerisinde kalan bir boğaz semti var ya…
  • Yerini daha fazla tarif etmeyeyim.
  • 17.Yüzyılda yaşamış Vani isimli bir sofu Müslümandan almış adını. Vani efendi öyle böyle bir sofu değilmiş, Hıristiyanlardan alabildiğine nefret edermiş… Semt adını Vani efendiden almış ve Vaniköy olarak bu günlere kadar gelmiş.
  • Vaniköy’ün arkasında kalan ağacı bol tepelerde bülbüller ötermiş ve bütün Vaniköylüler bülbül ötüşlerine kulak kesilirmiş. Ama yaz gelip de bu tepelerdeki dut ağaçlarının dutları olgunlaştığında, bülbüller ötmeyi bırakır, sadece dut yerlermiş. “Dut Yemiş Bülbüle dönmek” deyişi buradan çıkmış ve memleket sathına yayılmış.
  •  
  • Markopaşa…
  • Anadolu Kavağı denen boğaz semtinde yaşamış Rum bir hekimmiş Markopaşa…  Sabırlı mı sabırlı, sakin mi sakin bir kişiliği varmış. Hastalarını bıkmadan, usanmadan dinler, hiç sinirlenmeden muayene edermiş. Hani derler ya, “Git derdini Markopaşa’ya anlat” diye. Deyiş buradan gelmektedir ve bütün memleket sathına mal olmuş bir deyiş haline dönüşmüştür.
  •  
  • Bu aralar Murat Belge okuyorum. İlk olarak “İstanbul Gezi Rehberi” isimli kitabını okudum ve geçtiğimiz haftalarda bu kitabı bitirdim. İstanbul meraklıları için “Mükemmel” diye tarif edebileceğim ender kitaplardan birisi Murat Belge’nin “İstanbul Gezi Rehberi”.  Hani o bildik tur kitaplarından, tanıtım kitaplarından değil. İçerisinde edebiyattan, sanata, anekdotlardan, biyografilere kadar birçok şey var. Sonda söyleyeceğimi şimdiden söyleyeyim. Bu kitabı mutlaka okuyun. İstanbul’u gezmek gibi bir girişiminiz olduğunda ise kitabı mutlaka koltuğunuzun altına yerleştirip, geziye öyle başlayın.
  •  
  • Bu tür kitaplar okuduğumda yaşamımın önemli bir kısmını geçirdiğim İstanbul’u hiç ama hiç tanımadığımın farkına varıyorum. Önünden geçtiğim binaların geçmişini, bir yerden bir yere giderken yürüdüğüm caddelerin, sokakların hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark ediyorum. E tabi insan ister istemez hayıflanıyor. Gezilip görülmesi gereken onca yeri es geçmiş olmam ise cabası. Hadi gezip görmeyi bırakalım, onca sene yaşadığım İstanbul’da hiç görmediğim, içerisine girmediği semtler var. Mesela Eyüp, mesela Balat… Belki birkaç kez bir yerden bir yere giderken içerisinden geçmişimdir bu semtlerin ama haklarında bir şeyler söyleyebileceğim kadar dahi olsa bir bilgi kırıntısı, küçük bir anı dahi yok. İşin daha kötü yanı ise bildiğimi sandığım yerler hakkında dahi hiçbir şey bilmiyormuşum ya… Sanırım en kötüsü de bu olsa gerek.
  •  
  • Lise hayatım Zeytinburnu denen ilçenin, Kazlıçeşme semtinde geçmişti. Çok zaman okulu kırar, Kazlıçeşme tren istasyonuna kadar yürüyüp, oradan Kocamustafapaşa’ya giderdik. Kocamustafapaşa tren istasyonundan inip, Samatya’daki meyhanelerden birisine kendimizi atar, o meyhanelerde başlardık demlenmeye. Samatya semti hakkında bildiğim fazlaca bir şey yoktur. Oysa Samatya semti birçok bakımdan özel bir semtti ki bu durumu sonraki yıllarda öğrenmiştim. Azınlık yurttaşların hayli kalabalık olarak yaşadığı bir semtmiş Samatya.
  •  
  • İstanbul’da yaşayan herkesin bildiği en iyi yer sanırım Topkapı’dır. Uzunca bir dönem Trakya ve Anadolu otogarları Topkapı’da bulundu. Çoğu zaman okula Topkapı üzerinden giderdim ve Anadolu otogarının önünden geçen Zeytinburnu minibüslerine binerdim. Mevlana Kapı, Silivri Kapı, Belgrad Kapı derken Zeytinburnu’na doğru yol alırdık. Her taraf kapılarla doluydu. Topkapı, Edirnekapı, Yenikapı falan… O yıllarda “Neden?” diye hiç kafa yormamıştım. Eksiklik tabi ki…
  •  
  • Hayatımın önemli bir kısmını geçirdiğim İstanbul’u Murat Belge sayesinde daha ayrıntılı bir şekilde keşfettim ya… Murat Belge insanı sıkmayan, yormayan bir anlatım tarzıyla okuyucuyu kitabın atmosferi içerisine almış. Hani dedim ya “O bildik tur kitaplarından değil” diye. Semtlerdeki yaşanmışlıklardan örnekler vermesi, sokakları anlatması, hele ki o tarihi yapıları tasvir edişi okumaya değer cinsten.  E tabi İstanbul’da her seyyah için bulunmaz bir miras. Bir de güzel bir yazı ve anlatım üslubunuz varsa, İstanbul üzerine kitap yazmayı ihmal etmek kabul edilebilir değil.
  •  
  • İstanbul üzerine onca kitap okudum ama ne yalan söyleyeyim, Murta Belge’nin “İstanbul Gezi Rehberi” isimli kitabını farklı bir yere koyuyorum. Gerçek anlamda bir İstanbul anlatısı yapmış Murat Belge.  Bol bol anlatmış İstanbul’u. Her yer tarih, her yer adeta bir açık hava müzesi. Bu gidişle ben iyi bir İstanbul gezisi programını gündemime alırım gibi görünüyor. 
  •  
  • Yazının giriş bölümünde İstanbul’la ilgili anlatmış olduğum iki anekdotu Murat Belge’nin kitabından aktardım. Kitapta bu türden anekdotlar bol miktarda var. Ben sadece aklımda kalan kısmını buraya taşıdım. Kitap içerisinde daha onlarca bu türden anekdotlarla karşılaşmak mümkün.
  •  
  • Kitabı bitireli epey zaman oldu. Geçtiğimiz günlerde yine bir göz atıp, üzerine bir yazı yazayım istiyordum. Kısmet bu güneymiş.
  •  
  • Şu aralar yine Murta Belge okuyorum. Üç ciltlik “Başka Kentler, Başka Denizler” isimli kitapları. Bu kitaplarda etkileyici kitaplar. Kitapları bitirmem zaman alacak sanırım. Henüz daha birinci cildini yeni bitirdim. Bitirdikten sonra bu kitaplar üzerine de bir şeyler mutlaka yazarım.
  •  
  • Son cümlem!
  • İstanbul’a ilişkin merakı olanlara Murat Belge’nin “İstanbul Gezi Rehberi” isimli kitabını mutlaka okumalarını öneriyorum.
  •  
  •  
 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..