Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '09

 
Kategori
Öykü
 

Murat'ın Küfürleri

Murat'ın Küfürleri
 

Murat!

Çocukluğumun en ilginç tiplemelerinden birisiydi Murat. Henüz ilkokul ikinci sınıf öğrencisiydi. Kısa boylu, etine dolgun, gözleri fıldır fıldır bir çocuktu ve ağzı inanılmaz düzeyde bozuktu. Murat’ın küfür etmesi için her hangi bir nedenin olmasına gerek yoktu. Önüne gelene, gün yüzüne çıkmamış küfürler eder ve sonrasında tabanları yağlayıp evine doğru kaçardı. Son derece korkak bir çocuktu. Birsel Sokağın sonunda, iki katlı, estetik görünümü çok güzel olan bir konutun giriş katında otururlardı.
Sokak, tam da Muratların evinin önüne geldiğinde, hafif bir kıvrımla eğim çizerdi ve Muratların evini, sokağı tamda karşı cepheden görecek şekle dönüştürürdü..

Murat’ın babasını sabahları erken saatlerde işe giderken görürdüm. Akşamları değişik zamanlarda gelirdi. Kimi zaman erken gelirdi ve biz sokağın çocukları oyun oynarken yanımızdan geçip giderdi. Kimi zaman da hayli geç saatlerde sokaktan geçerken görürdüm. Orta boylu, kilolu olmayan ve Ayhan Işık misali bıyıkları olan, temiz yüzlü bir adamdı. Murat’ın annesi ise akıllara ziyan bir kiloya sahipti. Kısa boyluydu ve inanılmaz düzeyde şişmandı. Zar zor yürür ve gideceği yere normalden iki kat daha fazla zaman ayırarak ulaşırdı. İncecik, tiz bir sesi vardı ve giyimine özen gösteren bir kadındı Şükran Hanım. İlginçtir, yıllarca aynı sokakta oturmuş olmamıza rağmen Murat’ın babasının adının ne olduğunu bilmezdim ve sormakta hiç aklıma gelmemişti.

Sokağın bütün çocukları nefret ederdi Murat’tan. Çünkü; her biri Murat’ın o akla ziyan küfürlerinin muhatabı olmuşlardı.

Murat öyle küfürler ederdiki, kimi zaman bu küfürler insanın aklına, hafızasına sığmazdı. O sinirle küfürü yiyenin eline geçmiş olsa, vücudunda kırılmadık kemik kalmazdı her halde, ama Murat uyanıklık ederdi. Küfürlerini ya annesinin yanındayken yapardı veya evine kaçabileceği mesafeyi iyi ayarlayarak yapardı. Bu yüzden küfürü yiyen çocuk, Murat’ı eline geçirememiş olmanın sıkıntısını yaşardı.

Mahalleden kimse Murat’la oynamak istemez, yanına yaklaştırmak istemez ve mümkün mertebe uzak durmak isterdi.
Murat kimi zaman hidayete erip
-“Lan Savaş lan, yemin ederim bir daha size küfür etmeyeceğim. Söz veriyorum. Hadi bende sizinle oynayayım” diye yalvarmalara başlar, ama sokağın çocukları Murat oyuna katıldığı takdirde, oynamayacaklarını ilan ederlerdi.
Murat işte o zaman susar ve evine koşabileceği bir mesafede durur ve oyun oynayan çocukları alıcı bir gözle ve iştahla izlerdi.
Az sonra annesi çıkar ve
-“Hadi Murat bakkala kadar gidelim” derdi.
Murat kendisini toplayıp annesinin yanına gider ve birlikte sokaktan bakkala doğru yürümeye başlarlardı.
İşte bu anda Murat yine o eski kimliğine döner ve önüne gelene küfürlerinin envayi çeşidini yağdırmaya başlardı.
-Muammer senin “ananı S…………, Diye küfüründen ilk demeti sunardı orta yere.
Az ileride Savaş, Barış, Cihan ve kardeşi Kahan top oynamaktadırlar ve Murat onlara doğru yaklaştığında, annesinin beş metrelik yörüngesinden ayrılmadan, her birini küfür yağmuruna tutardı.
-“Savaş, hatırladın mııııııııııı dün akşam seni nasıl S………., Cihan sende oradaydın değil miiiiiiiiiiii? Sizi nasıl da kanlı kanlı, yağlı yağlı S………” diye küfürlerini yağdırırdı.

Bütün sokak Murat’ın tiz sesinden çıkan küfürlere bezenir ve Murat büyük bir coşku ile önüne gelene küfürlerini sıralamaya devam ederdi.
-Bülent lan, o sopayı senin G…ne So….. hemiiiiiiii, duydun mu lan Bülent? Memet o topu da senin G…ne So…., hemiiiiiiiiiiiiiii.

Murat’ın küfürleri her ne kadar kanıksanmış olsa da mahallenin çocukları tarafından, yine de hiçbir çocuk kendilerine durup dururken edilen küfürleri içine sindiremez, fakat Murat’a da bir şey yapamamanın sıkıntısını yaşarlardı.
Bakkal dönüşü Murat küfürlerine kaldığı yerden devam eder ve önüne her gelen, yine, o gün yüzüne çıkmamış küfürleri yemeye devam ederdi.
-“Kahan senin G…….ne Ko……., lannnnnnnnnnnn, senin de Barışşşşşşşşşşşşşş. Hem de yağlı yağlııııııııııııı, kanlı kanlııııııııııııııı.”
Diyerek evine doğru yürümeye devam ederdi.

Muammerlerin evinin önüne geldiğinde, şayet Muammer ve kardeşi Salih’i sokakta oynuyorken görmüyorsa, bahçe kapısının ağzına geçer ve avazı çıktığı kadar küfürlerini sıralardı.
İlginç olan ise bu küfürleri annesinin yanında yapmasıydı ve buna tanık olan annesi Şükran Hanım bir kez dahi oğlunu uyarmak zahmetine girmezdi.

Sokakta ne kadar çocuk varsa hepsi Kemal Kaya İlkokulunda okuyordu.
Murat’ta aynı okula gidiyordu ve çocukların Murat’a gönderdikleri en büyük tehdit “seni yarın okul da yakalamayacak mıyız Murat?” olurdu. Murat’ın karşılığı ise yine küfürle olurdu ve
-Yakalayın da görim İ……… dölleriiiiiiiiiiiii, O…….. çocuklarııııııııııı. Nah yakalarsınız beni. Diye karşılık verirdi.
Çocuklar anlatırdı, Murat sınıftan hiç dışarı çıkmazmış. Kendisini sınıfa kapatır ve ortalıkta görünmezmiş.

Muammerlerin evinin hemen yanında boş bir arsa vardı. Sokağa cephe bir arsaydı ve Cumartesi sabahları erkenden sokağın çocukları bu arsa da toplanır, çeşitli oyunlar oynardık. Çok güzel bir arsaydı. Her yanı çim kaplıydı arsanın. Murat, Muammerlerin evinin bahçe çitlerine dayanır ve oradan bize bağırırdı.
-Hıdır lan, ben de sizinle oynayayım mı? diye.
Çocuklar her ne pahansa olursa olsun Murat’ı aralarına almazlardı. Kimi zaman Murat’ın hidayete erdiğini düşünür ve aramızda toplantı yapıp kendisini aramıza alırdık ama bir süre sonra annesi ile pazara veya bakkala gidecek olsa, yine o gün yüzüne çıkmamış küfürlerini sıralardı.
Şayet formundaysa Murat, o gün daha bir dolu dolu küfür ederdi ve bir kez daha pişmanlık içerisinde arkasından baka kalırdık.
Muammerlerin evinin bahçe çitine yanaşıp “bende oynimi lan sizinle?” teklifi geri döndüğü zamanlar da Murat adeta çılgına döner, yine küfürlerini sıralardı.
Murat’ı yakalamak için çocuklar plan yaparlardı. Ama Murat bütün bu planlara göre kendisini ayarlar ve küfürlerini saydırdıktan sonra eve kaçış mesafesini çok iyi ayarlardı. Çocuklar arkasından onu yakalamak için koştuklarında, o bir çırpıda kendisini evlerinin içine atar ve giriş kapısının yanındaki pencereyi açarak, dışarıdaki çocuklara küfürlerini saymaya devam eder ve daha bir coşkulu, daha büyük bir kin ve nefretle sıralardı küfürlerini.
-Ne oldu lan O……… Çocuklarııııııııııııııı. Şiştiniz miiiiiiiiiiiiiiiiii? İ………rrrrrrrrrrrrrrrrrrr. G…………ne Hançer So………n P…….iiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii.
Çocuklar arkalarına bakarak tekrar arsaya dönerlerdi ve oyuna kaldıkları yerden devam ederlerdi.
Ama Murat rahat durmazdı ve tekrar evden çıkar, Muammerlerin evinin bahçe çitine gelir, çite yaslanır ve oradan küfürlerine devam ederdi.
-“Uğur lan, Uğur bu gece seni S……….. hemiiiiiiiiiiii. İstermisin anasını, bacısını S…………….. P…….iiiiiiiiiiiiiiiiiiiii”
Uğur yüzünü çevirir ve bu defa Murat bir başkasını gözüne kestirir.
-Hıdır sana bi Ba………iiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii lan. O………. Çocuğu Hıdırrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Hıdır senin ananı S………..mmmmmmmmmmmmmmmm

Birsel Sokakta oturduğumuz süre içerisinde, Murat’ın envayi çeşit küfürlerine her zaman tanıklık ettim. Bir insanın bu kadar rahat bir şekilde küfür etmesi, hele hele ilkokul ikinci sınıf öğrencisi bir çocuğun bu denli küfürleri ezberlemiş olması beni şaşkınlığa ve hayrete düşürürdü.
Yine ilginç gelen ise annesinin bu duruma bir kez dahi müdahale etmemesiydi. Murat küfürleri saydırmaya başladığında, annesi, sanki oğlunun şiir okuduğunu sanırdı. Başka türlüsünü düşünemiyorum.

Yine bir gün Murat, Muammerlerin bahçe çitine dayanıp küfürlerini saydırıyordu.
-O………. Çocuklarııııııııııı, baksanız eeeeeeeeeeee. A……….larınııııııııııııııı S…………nnnnnnnnnnnnnn P………..iiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii. Hepinizi hamam da S………hemiiiiiiiiiiiiiiiiiiii.
Sokağın çocukları bu küfürler kaşısında arsadan dağılıp, bir başka yerde toplanarak bir karar aldılar ve her biri ceplerine taş doldurup tekrar arsaya döndüler. Çocukların tekrar arsaya geldiğini gören Murat, yeniden Muammerlerin bahçe çitine dayanıp küfürlerini sıralamaya devam etti.
-Ne oldu O………..Çocuklarııııııııııııııııı, nereye kayboldunuz P……..rrrrrrrrrrrrrrrr. dediği anda, çocuklar Murat’ı kovalamaya ve taş yağmuruna tutmaya başladılar.
Murat tabanları yağlayıp eve doğru koşarken, çocuklar hem Murat’ı kovalıyor, hem de ardı arkası kesilmeyen taş fırlatıyorlardı. Murat kendisini eve kapatıp, hemen cama dönerek yine küfürlerini sıralamaya başlamıştı ve daha bir hiddetle küfür ediyordu.
-O taşları hepinizin G……….e So………mmmmmmmmmmmmm, Hem de sabunlayarakkkkkkkkkkkk, O………….. Çocuklarııııııııııııııı. Diye, avaz avaz bağırıyordu.
Çocuklar tekrar taş toplayıp arsaya döndüler ve oyun oynarken Murat yine geldi ve aynı şekilde çite dayanıp küfürlerini saydırmaya devam etti.
-Ne oldu lan şiştiniz mi P….. kurularıııııııııııııııııııııı. O taşları G……….. So……….mmmmmmmmmmmmmmm. fırlamalarrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Diye küfürlerine devam ettiği bir anda, çocuklar, Murat’ı yine taş yağmuruna tutmaya başladılar ve taşlardan birisi Murat’ın kafasına isabet etti. İşte o zaman bir çıngar çıktı. Murat ağlayarak eve girdi ve annesi fırladı sokağa..
Murat bir taraftan ağlıyor ve başından kan geliyor, annesi diğer taraftan “kim yaptı?” diyerek feryadı figan eyliyordu. Çocuklar ise her biri bir yerlere saklanmış, olacakları keyifle izliyorlardı. Murat canının acısıyla sokağı küfüre bezemeye devam etti. Hem de ne küfürler. Bütün sokağın sakinleri pencerelere çıkmış, ortalıkta başından kan akan Murat’ın küfürlerini izliyorlardı. Murat deli gibi küfürler ediyordu ve duvar arkalarına saklanmış olan sokağın çocukları, saklandıkları yerlerden kıs kıs gülüyorlardı Murat’ın düştüğü duruma. Bir süre sonra Murat’la annesi eve girdiler ve ortalık biraz olsun duruldu.

Akşam saatlerin de Murat’la annesi bakkala ekmek almak için çıktılar. Murat’ın kafası beyaz bir tülbentle sarılmıştı. Murat olanlardan ders almamış bir vaziyette yine önüne gelene küfür yağdırmaya devam ediyordu.
Hem de keyifle, iştahla ve coşkuyla.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..