Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '08

 
Kategori
Felsefe
 

Musa ve mısırlı sihirbazlar

Musa ve mısırlı sihirbazlar
 

Musa'nın Asası


SİHİR VE KURAN

(Hz. Musa ve Mısırlı Sihirbazlar)


Arapça’da sihir kelimesi bizim Türkçe’de kullandığımızdan daha geniş anlam içerdiğinden Kuran’da da “sihir” kelimesi 3 anlamda ele alınmıştır.

Birincisi bizim günümüz Türkçesinde kullandığımız ve modern dünyada bir gösteri sanatı olarakele alınan “sihir” bütün kategorileriyle... (İlüzyon, Mental, Elçabukçuluğu vs.)

İkincisi ise bizim büyü olarak adlandırdığımız ve kadere müdahale gayesiyle insan ve cin işbirliğine dayanan bir uygulama...

Üçüncü olarakta hitabet yoluyla insanları şaşkına çevirmek, sözler ile insanları kandırmak, aldatmak, beyin yıkamak ve yönlendirmektir.

Bizim için bu anlamlardan birincisini içeren kıssalar ilgi alanımıza girmektedir. Ve bu sihirbaz kıssalarından en önemlisi Hz. Musa’nın Mısırlı Sihirbazlar ile yaptığı karşılaşmadır. Kuran’da bu hikayeye 4 yerde değinilmiştir.

Araf (7) : 111 – 126

Yunus (10) : 79 – 81

Taha (20) : 57 – 73

Şuara (26) : 36 – 51

Sihirbaz kıssasına yukarıdaki ayetlerde ele alınırken ana hatları aynı anlatılmış olup, değişik yerlerde değişik ayrıntılarına girilmiştir. Örneğin birinde karşılaşmanın yeri ve zamanının tespiti de belirtilirken bir diğerinde bu konu değilde olay vuku bulurken Hz. Musa’nın aklından geçenlere değinilmiştir. Hikâyenin birleştirilmiş tam şekli aşağıdaki şekildedir.

Hz. Musa’ya Allah Tur Dağının batı yakasındaki Tuva Vadisinde bizzat seslenerek peygamberlik müjdesini vermiştir. Bunun yanı sıra kendisine 2 mucize vererek Firavun’a giderek bu mucizeler vesilesi ile İsrailoğullarını (Yahudiler, İbraniler) kölelikten kurtarmasını emretmiştir. Bu mucizeler: Asasını yere bıraktığında aniden dev bir yılana/ejderhaya dönüşmesi ve tekrar eline aldığında sopa haline dönmesi ve sağ kolunu dirseğine kadar koynuna sokup çıkartığında nur içinde parlayan bir ışıklar saçan bir hal almasıdır. (Bu asa daha sonra başka mucizelerde göstermektedir, Kızıldenizin yarılması, bir taştan 12 su pınarı fışkırtması gibi...) (Tevratta Musa’nın 2. Kitabı olan Çıkış’ta Mısırın ünlü felaketlerinin başlatılmasının bir kısmında da bu asa kullanıldığı anlatılır.) Çıkış Bab 4: 1-9

(Sözü geçen asa bugün Topkapı Sarayı’nın kutsal emanetler dairesinde sergilenmektedir.)

Hz. Musa Peygamberlik görevini kabul ederken dua eder ve kardeşi Hz. Harun’a da peygamberlik verilmesini ister ve duası kabul olur. Bunun sebebi ise Hz. Musa’nın bebekken geçirdiği bir kaza* yüzünden dilinde ağır bir hasar olması ve bu sebeple iyi konuşamıyor olmasıdır.
Çıkış 4 : 10 - 17

Taha (20) : 25 – 36 / 42

Furkan(25) : 35

Şuara(26) : 12 -13

Bütün bu mucizelere ve desteğe rağmen Musa eskiden içinde yaşadığı Firavun sarayına gitmekten korkar çünkü geçmişte işlediği bir suçtan** dolayı idam cezası ile aranmaktadır. Ancak Allah’ın himayesine dayanarak Mısır’a girer ve Firavun’nun huzuruna çıkar.

Şuara(26) : 14-16

Kardeşi Harun ile Firavun’un huzuruna çıkıp Yahudileri kendisi ile beraber gitmesi için serbest bırakmasını ister. Ancak Yahudiler yapı ve inşa işlerindeki büyük iş gücünü oluşturuyor olması bunun yanı sıra çok değerli taş ve inşaat ustalarına sahip olmaları yüzünden firavun bu isteği kabul etmez.

Şuara(26) : 17-24

Bunun üzerine Hz. Musa mucizelerini gösterir. Saray erkanı ve Firavunun danışmanları bunun bir sihir olduğuna kara verirlerve Firavuna Mısır Sihirbazlarını toplayıp Musa ile karşılaşma yaptırmasını tavsiye ederler. Musa bu maçı kabul eder.

Zaman olarak Mısırlıların Süs Bayramı denilen günü ve yer olarak Firavun Saray’ının önü karalaştırılır ve halk da bu karşılaşmayı izlemeye davet edilir. Firavun Mısır’ın her yerine haberciler yollayarak bütün Mısır’daki bilgili sihirbazları bu karşılaşmaya çağırır.

(Mısır sihirbazlığın başladığı yer olarak kabul edilir.Bugünkü modern sihirbazların klasik olarak adlandırdığı pek çok sihir Mısır sihirbazları tarafından bulunmuş ve geliştirilmiştir. Ancak Mısırlı Sihiribazlar sihri insanları eğlendirmeye yönelik gösteriler yapmakiçin değil, yetenekli ve üstün kişiler oldukları imajını yaratmak için kullanmıştırlar. Büyük çoğunluğu sihirin dışında tıp, kimya, astroloji, matematik, geometri, din alanlarında bilgili ve bu alanlarda mevki sahibidir.Bu imkanları kendilerine sağlayan sihir numaralarının sırlarını bu sebeple çok iyi korunuyor ve böylece bu zeki ve yetenekli insanlar toplumdaki üstün konumlarını muhafaza ediyorlardı.)

Bu çağrı karşısında bütün Mısır’ın en elit sihirbazları belirtilen gün ve yerde hazır bulundular. Firavun, Kodamanları, Sihirbazlar, Hz. Musa ve Hz. Harun halkın önünde toplandılar.

Sihirbazlar öncelikle halkın önünde Firavunu sıkıştırma fırsatını kullanırlar ve galip gelmeleri durumunda ödüllerinin ne olacağını sorarlar. Firavunda Sihirbazların galip gelmeleri durumunda en yakınları olarak ödüllendirileceğini belirtir. (Muhtemelen kast edilen ödül sarayda önemli, görevlere atanmak ya da daha çok şeref ve ünvan sahibi olmaktı.)

Sihirbazlar Hz. Musa ve Hz. Harun’a “Önce siz mi hünerlerinizi göstereceksiniz yoksa önce biz mi hünerleremizi gösterelim?” diye sorarlar ve cevap “önce siz ortaya atacaklarınızı atın” olur. Bunun üzerine bu mahir sihirbazlar oyunlarını sırayla yaparlar ve ortaya çıkarttıkları objeleriortaya yere atarlar.

Hz. Musa sihirbazların oyunları karşısında gerçekten çok etkilenmişve gördükleri yüzünden yenilmekten bile korkmuştu, ancak o sırada kendisine gelen bir vahiyle rahatlamış ve asasını yere atmıştı. Yere düşen asa hemen bir yılana dönüşmüş ve sihirbazların oyunları ile ortaya attıkları objeleri yutmuştu. Hemen ardından elini koynuna sokup çıkartmış ve kolunun nur ile parlamasını sihirbazlara göstermişti.

Bu iki mucizeyi gören sihirbazlar, bunların hileli bir sihir oyunu olamayacağını hemen anlarlar ve hepsi birden yere kapanarak “Musa ve Harun’un Rabbine iman ettik” derler. Firavun önünde cereyan eden bu sahne üzerine sinirlenerek “Benim iznim olmadan bir başka tanrıya iman edemezseniz.” diye çıkışır.

Bunun sonrasında Firavun sihirbazlara yaptıkları hareketten dönmezlerse çok ağır cezalandırıcaklarını söyler, Firavunun yanındakilerde Musa’nın bu sihirbazların hocası/ustası olduğunu ve bu sayede onların saygılarına nail olduğunu düşündüklerini söylerler.

Sihirbazlar hiçbir söz ya da cezaya boyun eğmeyeceklerini söylerler. Firavun emriyle sihirbazların elleri ve ayakları çaprazlamasına kesilmesiyle hepsi acılar içinde kan kaybından ölürler ancak infazlar başladıktan sonra bile hiçbirisi imanından dönmezler.

Araf (7) : 111 – 126

Yunus (10) : 79 – 81

Taha (20) : 57 – 73

Şuara (26) : 36 – 51

Bu karşılaşma da büyük bir yenilgiye uğrayan Firavun baştan verdiği “eğer yene Musa olursa Yahudileri götürebileceği” sözündan cayar ve onları serbest bırakmaz. Bunun üzerine Mısır’ın ünlü felaketleri* yaşanmaya başlanır.

Kuran’da anlatımıyla hikaye öncesinde hor görülüp lanetlenen Mısırlı sihirbazlar, mucizeler sonucu imana gelmeleriyle sevimlileşir ve yaşadıkları işkenceler rağmen imandan dönmemeleriyle övülür, ve ölümleri ile şehit mertebesine yüceltilirler.

Diğer taraftan Kuranda geniş yer tutan bu Sihirbaz kıssası Tevrat’ta Çıkış 7 : 8 – 13 arasında kerhen ve eksik cümlelerle anlatılmıştır. Burada Asayı kullanan Harun’dur.

Hz. Harun asayı firavunun önüne atar, asa yılana dönüşür.Firavun sihirbazlarını çağırır, onlarda asalarını atar bu asalarda yılana dönüşür, ancak Harun’un asasından oluşan yılan diğerlerini yutar ama Firavun gene de yumuşamaz.

Çıkış 7 : 8 – 13

Görüldüğü gibi buluşma, çağrı, toplanma, yapılan sihirler, Musa’nın mucizeleri, sihirbazların tepkisi, karşılaşmasının sonucu, Firavunun cezaları gibi unsurlara hiç değinilmemiş ama böyle bir karşılaşmanın olduğu da inkar edilmemiştir.Ancak bu olaydan sonra yaşanan Mısır Felaketleri’ne Çıkış kitabında 7:14’ten başlayıp 12:36’ya kadar anlatılmıştır.

Bu durum zannımca Babilonya Sürgünü sırasında kitabın tahrip edilmesinden dolayı Hezekiel’in yeniden yazımı sırasında bu bölümü ihmal etmiş ya da tam hatırlamamış olabilir. Ama bana Yahudi olmayan hatta Yahudi düşmanı olan sihirbazların böyle yüce bir mertebeye ulaştırılmış olması ileriki dönem bazı din adamları tarafından rahatsız edici bulunup “traşlanmış” olma ihtimali daha fazla gibi geliyor bana...

Barış Çeviker Ekim 04

* Musa bebekken Firavun’un sakalını çekmiş ve çok canını acıtmıştır. Firavun bebeği öldürtmeye karar vermiştir, ama karısı araya girer ve bebeğin bilmeden yaptığını anlatmaya çalışır. Bunu test etmek için firavun bir tepsi içinde bir parça altın ve bir parça köz getirtir. Bebeğin hangisini alacağını denemek ister. Bebek (Musa) köz parçasını tutup hemen ağzına götürür. Bu sebepten ömür boyu konuşma güçlüğü çekmiştir.

** Musa biri Yahudi ile bir Mısırlının kavgasına istemeden karışır, Mısırlıya bir yumruk atar ve adam ölür. Bu sebeple evine (saraya) dönerse cezalandırılacağı için Mısır’dan kaçar.

 
Toplam blog
: 4
: 3520
Kayıt tarihi
: 28.05.07
 
 

Sanatçı bir aileden gelip, satış sanatına yönelik iş hayatına geçmiş; iş icabı yaşadığı gezegeni epe..