Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '15

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Müsait değilim...

Müsait değilim...
 

Eskiden, sakal tıraşı olup, takım elbise giyilip, en azından aynaya bakılıp çıkılırdı evden, iş görüşmesine giderken…

Yeni bir şeylere başlama ihtimalinin heyecanı olurdu…Kendimden biliyorum.

Şimdi bir rahatlık, bir adam sendecilik…

" Maaş kaç para?"

Bacak bacak üzerine atıp, bir haftalık sakalı ile görmüş geçirmiş, hayatı yalamış yutmuş pozlarına bürünen, hanidiyse kitap kapağı açmamış, gençlerin neredeyse ilk sorduğu soru bu oluyor…

" Maaş kaç para?"

"Say ki beş bin lira!"

Gözler kocaman kocaman açılıyor hemen…Ses tonu değişiyor, rahatlık yerini tedirginliğe bırakıyor, hafif yalandan bir gülümseme…

Güzel paraymış diye geçiriyor içinden.

" Üniversite mezunu değilsin!"

" Gerekliyse, açık öğretime yazılıp bitiririm."

" İngilizcen yok!"

" E öğrenirim…"

" Tecrüben de yok!"

" Bir yerde çalışmadan tecrübe kazanılmıyor ki…"

Maaş kaç para diye sormasını biliyorsun!

 " Tamam, daha sonra biz seni ararız…"

" Maaş beş bin lira mıydı  gerçekten?"

" Evet!"

 

Akşama çıktığı mahalle kahvesinde okeye döndüğü arkadaşlarına anlatacak sıkı bir hikayesi oldu.

" Beş bin lira veriyormuş adamlar usta, hesaplasana yılda altmış bin lira yapar!"

" İş neydi?"

" Bilmem, uygun görülen yazmıştım başvuru formuna, İngilizce, üniversite, tecrübe, falan dediler, öğrenirim, dedim"

 

Başarı hikayeleri anlatılıyor çokça.

"Şirket  ben gelmeden önce iki trilyon ciro yapıyordu."

" Sen geldin?"

" On trilyona çıktı!"

" Tek başına mı yaptın?"

" Evet."

" Neden işten çıkarttılar peki, hem sadece iki yıl çalışmışsın?"

" Performansın düşük dediler!"

 " İşi beşe katlayan adama, performansın düşük denir mi?"

" Aslına bakarsanız müdür çekemiyordu beni, yerimi alır diye aklından geçirdi besbelli…"

 

Çıraklık, kalfalık yapmadan ustalara gösterilen saygıdan nasiplenmek, usta imtiyazlarına sahip olmak isteyen, 'hak etmek' kavramı üzerine hiç kafa patlatmamış, ailesinin veya toplum baskısı sebebi ile iş aramak zorunda kalan, ona kalsa; "hayat böyle de güzel" kafasında, otuzlu yaşlara gelmelerine rağmen sorumluluk almamış gençler…

Haydi onların aklı ermiyor etraflarında; " yarın iş görüşmesine gideceksin, en azından bir sakal tıraşı ol, çapa gibi tırnaklarını kes" diyen de mi yok?

 

Cep telefonunun olmadığı  zamanlar, başvurunu formuna ev telefonunu yazarsın, ararlar da bulamazlar diye günlerce evden çıkmazsın.

Şimdi cep telefonundan sözde iş arayan arkadaşa ulaşıyorsun, nereden aradığını söylüyorsun, cevap; " Müsait değilim ben size daha sonra döneyim mi?"

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..