Müslüman "Taçlılardan" Kurtulmadan Hristiyan "Haçlılardan" Kurtulamayız!

Bu haber, bugün İslam dünyasının yaşadığı acı ve zilletin nerden kaynaklandığının özetidir. Arakan'da böcekler gibi ezilen Müslümanlara "onlar isyancı" diyen "Müslüman" bir ağız; aynı olayı "soykırım" diyense Hristiyanların papası!..

Mekke ve Medine gibi İslamın iki kutsal şehrinin "hakimi" olan Suud Krallığı, aslında son derece seküler bir krallıktır. Onların paraya dayalı mevcut iktidarlarını yürütmekten başka dertleri hiç olmamıştır.

Ne Filistine, ne Gazze'ye; ne Suriye'ye ne Arakan'a sahip çıktılar. Hatta, zalimlerin ortakları olarak bu mazlumlardan nefret ettiler. Kralın son açıklaması da bu vicdan yoksunluğunun son örneği.

Üzücü ve yanıltıcı olan şu ki, ecdadımızın "Hadimi" olduğu "Harameyn" e İngiliz desteği ile "Hakim" olan bu sülale, İslamın merkez coğrafyasında tam bir dünyevi krallık kurdu. Bu krallığını sürdürmek için de dünyanın tüm zalimleriyle işbirliği yaptılar ve yapıyorlar.

Suud krallığının, kendi dininden mazlumlardan nefret etmesi, aslında kişiliksiz ve soysuz karakterlerin olağan görünüşüdür. Kendi gayri meşru zenginliklerine halel gelmemesi adına tüm haramları helal yapabilir, dahası küfürle ittifak içine girebilirler.

Myanmar'daki zulüm esas itibariyle Budistler eliyle yürütülüyor. Böyle olduğu için Hristiyan Papası da bu zülmün soykırım düzeyinde olduğunu söylüyor ama sözümona Müslüman lider, katillere değil maktüllere laf ediyor. Çünkü, o da zalimlerin hayat tarzının ortağıdır.

Papalık da bir krallıktır ama hiç değilse, Budistlerin yaptığı zulme karşı vicdanının sesini dinliyebilen bir krallıktır ancak Suudi krallığı, özellikle Müslüman mazlumlara karşı vicdansız davranan bir kralllıktır.

Bu krallık değil midir, Mısır'da emperyalistler adına darbe yapan Sisi'ye para yetiştiren... Bunlar değil mi Müslümanların Hac parasını emperyalist efendilerine peşkeş çeken... Demek ki, Suud krallığı da Sisi "krallığının" aynıdır.

Tezgah öyle Şeytani kurulmuş ki, Müslümanların bu tezgaha düşmemesi mümkün değil... Su başına kurulmuş tuzaklara düşmek zorunda kalan kuşlar gibi, emperyalistlerin tuzağına düşüyoruz.

Çünkü, Mekke ve Medine Müslümanlar için "su başı"dır... Hac ibadetini ifa etmek ve o kutsal mekanları görüp Zemzem içmek için varını yoğunu feda eden Müminler, su başını tutmuş haydutların eline düşüyor. Elbette işin ibadet kısmının bunun dışında tutarak söylüyorum bunları...

Nasıl olsa, bu Müslümanlar Kabe'ye koşacaklar, o halde tuzağı buraya kuracaksın... Mekkenin, Medinenin dağını taşını otel yapacak ve Müslümanlara kiraya verip keyif çatacaksın!!. Bu saltanat başka nerde var.

Bu yüzden Suud ailesi, çalıntı krallıklarını tehdit edebilecek her türlü İslami uyanışa şiddetle karşı durmakta hemen zalimlerin safında yerini almaktadır.

Eğer, İslamın kurtuluşunu istiyorsak önce, hayat kaynağımız olan su başını devlerin elinden almalıyız. Bunun anlamı şudur: İslamın kutsal mekanlarındaki Suud sömürüsü bitirilmelidir.

Böylece, zülum en önemli cephesini kaybedecek, mazlumlar için kurtuluş umudu doğacaktır.

Kısacası, Müslüman "taçlı"ları başımızdan atmadan, Hristiyan "haçlı"larının zulmünden kurturamayacağımızı anlamak zorundayız!