Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’dan mektup var…

Bir yılı aşkın süredir Silivri’de tutuklu bulunan Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay meslektaşlarına mektup yazmış. Mektupta mesleki faaliyetlerinin terör tanımı içine sokulduğunu, aslında mesleklerinin ve ifade özgürlüklerinin yargılanmakta olduğunu belirten Balbay ve Özkan, “Adil yargılanma, hızlı yargılanma ve tutuksuz yargılanma” hakları olduğunu ve suçsuz olduklarını vurgulamaya çalışmışlar.

Pek çok köşe yazarının istikballerinin medya patronlarının iki dudağı arasında olduğunu düşününce bu mektuba verilecek bir cevap ya da destek olabilir mi bilemem… Ben bağımsız ve amatör bir köşe yazarı olarak bu mektubu yayınlamayı her şeyden evvel insani bir borç olarak görüyorum. Suçları kesinleşmemiş insanların tutukluluk hallerinin bir ceza süresine dönmesine karşıyım. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve her Türk vatandaşının, adil, hızlı ve suçu hükmen kesinleşinceye kadar tutuksuz yargılanma hakkı olduğunu düşünüyorum. Hayat çok kısa ve insan hayatında bir gün bile çok değerlidir. Olaya hem hukukî hem de insanî yönden bakmak gerekir.

İşte meslektaşlarından adeta destek isteyen bence iki çok değerli yazarın 08.03.2010 tarihli o mektubu:

“Sayın meslektaşım,

Kamuoyunda ‘Ergenekon’ olarak bilinen davalar ve soruşturmalar giderek genişliyor, karmaşık bir hal alıyor.

Gelişmeleri siz de izliyorsunuz.

Bir kişi yaşamı boyunca hiç suç işlemeyeceğine dair söz verebilir ama hiç yargılanmayacağına dair söz veremez.

Biz geçmişte defalarca mesleğimizden kaynaklanan durumlar nedeniyle yargılandık. Bunun mesleğimizin bir gerçeği olduğunu düşündük.

Ancak bugün hiç hak etmediğimiz, hukuki delilleri bulunmayan, ağır suçlamalarla karşı karşıyayız.

Mesleki faaliyetlerimizin terör tanımı içine sokulduğu bir iddianamenin tutuklu sanıklarıyız. Yargılanmakta olan mesleğimiz ve ifade özgürlüğümüze dayalı anayasal haklarımızdır.

Gelinen noktada yargılanmamak gibi bir isteğimiz yok, olama. Tam tersine bir an önce yargılanmayı istiyoruz, tüm iddiaların açıklığa kavuşmasını istiyoruz.

Bunun üç temel koşulu olduğunu düşünüyoruz.

1- Adil yargılama

2- Hızlı yargılama

3- Tutuksuz yargılama

Sürmekte olan davada bu ilkeler ne yazık i göz ardı ediliyor. Hukukta esas, suçluluğu hükmen kesinleşinceye dek herkesin masum olduğudur. Oysa biz suçsuzluğumuzu kanıtlamaya çalışıyoruz.

Yıllardır aşkla sürdürdüğümüz mesleğinizde zaman zaman ödüllük başarılar elde ediyorsunuz. Bu başarılarınız bir gün terör faaliyeti olarak önünüze konuyor.

Ne hissedersiniz?

Parlamenter sisteme olan inancınız temelinde bütün sorunların burada çözülmesini istiyorsunuz. Bunun için gerekirse parlamento çatısı altında çaba harcamayı hedefliyorsunuz. Bu çabanız Meclisi yıkma girişimi olarak önünüze konuyor.

Ne hissedersiniz?

Tutukluluk süremiz haftaları ayları aştı, yıla ulaştı. İkinci yıldan gün alıyoruz.

Özlemle beklediğiniz birinin size haber vermeden birkaç saat geciktiğini düşünün.

Ne hissedersiniz?

Biz özgürlüğü 1-1, 5 yıldır bu duyuyla bekliyoruz.

Yargılanma koşullarımıza ilişkin üç temel isteğimizi sizinle paylaşıyoruz.

Silivri’den selamlar, saygılar sunuyoruz.

Tuncay Özkan Mustafa Balbay. “

***

Tüm köşe yazarlarına duyurulur…

Bir gün rüzgârlar yön değiştirebilir…

Tülay Hergünlü

09.03.2010