Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '09

 
Kategori
Futbol
 

Mustafa Denizli - Sadece şans mı?-

Mustafa Denizli - Sadece şans mı?-
 

Mustafa Denizli’yi severim. Futbol oynadığı yıllardaki mükemmel çalımlarını ve o sol ayağı ile yaptığı ortaları, frikikleri ve her biri neredeyse kaleye doğrudan girecek gibi attığı kornerleri unutamam. Futbolculuğunda da dürüsttü. Kimseyle dalaşmaz, efendice futbolunu oynar, takımına büyük katkı sağlardı. Altay’da 17 sene gibi çok uzun bir süre oynadığından, onu İstanbul’daki maçlarında çok seyretme imkanımız olmuştu. İstese, İstanbul’un 3 büyük kulubünden birinde çok önceleri oynar, futbolcu olarak çok daha büyük başarılara imza atardı. İzmir’den ayrılmak istemedi. Sonradan Teknik Direktörlüğünü yaptığı Milli takımda 33 kez oynamış. İstanbul’da oynasaydı. 133 kez oynayabilirdi.

1983 yılında nihayet İstanbul’a Galatasaray’a geldi. O zaman futbolunun sonunda, 34 yaşındaydı. Burada 1 sene oynadıktan sonra Derwal’in yanında yardımcı antrenör oldu. 3 yıl sonra tek başına Galatasaray teknik Direktörü oldu ve takımını şampiyon yaptı.

Mustafa Denizli sabırlı, cesaretli. Peki gerçekten söyledikleri kadar şanslı mı? 2000-2001 yılında çalıştırdığı Fenerbahçe’yi de şampiyon yapmıştı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, onun rakip takımlardan Beşiktaş’ın T.Direktörü oluşunda sonra oynanacak maç için şöyle demişti : ‘’Mustafa Denizli’den değil, onun şansından korkarım’’

Mustafa Denizli Fenerbahçe’de göreve başladıktan sonra bir Beşiktaş maçında, İnönü Stadında 5+1 yerine 6 yabancı oynatarak büyük bir hata yapmış, takımı hükmen 3-0 mağlup sayılmıştı. Ben yine de o hata için onu değil, o zamanki yardımcısı Oğuz Çetin’i suçlarım. Çünkü başka hiçbir işi yoktu. Böyle bir basit hatadan sonra durumu toparlamak zordur. O başardı. Bir unutulmaz G.Antep maçı yaşadı Kadıköy’de. İlk devreyi 3-0 önde bitiren GAZİANTEP, bu maçı kazansa, muhtemelen Trabzon’dan sonra Anadolu’dan şampiyon olan 2. takım olacaktı.

Fenerbahçe ikinci yarı fırtına gibi esmeye başladı. Ne yaptı, ne dedi bilinmez. Önce beraberliği yakaladı. Sonra Milan Rapajiç öyle bir gol attı ki, yıllarca unutulmaz. Aziz Yıldırım’ın şanslı dediği en büyük olay buydu. Sonra taraftar ona , ‘’Mustafa Denizli, şampiyon yap bizi’’ diye bağırdı. O da Fenerbahçe’yi şampiyon yaptı.

Umutmamalı ki, Türkiye’de ‘’hucüm futbolu’’ felsefesini çıkaran adamdı o. Un, şeker ve yağ olup da, tatlı yapılamayan dükkana girip, girip, tatlının iyisini yapmasını biliyor. Beşiktaş'ta da malzeme vardı.

Metalist Kharkiv UEFA maçlarındaki son başarısızlıktan sonra Beşiktaş Yönetimi E.Sağlam’la yollarını ayırırken, akla hemen ‘’Bu kapıdan içeri giremez’’ denilen Denizli geliyordu. Neden acaba?. Bir Beşiktaş’lı arkadaşım bu konuda fikrimi sorduğumda, benim görüşüm ‘’tam isabet’’ olduğu idi.

Mustafa Denizli evet şanslıdır ama şansını kendi yaratmıştır hep ve o şans için gerekli sabrı göstermiş, iç ve dış etkenlere de bilgi ve cesaretiyle karşı durmayı da bilmiştir. Hesaplıdır.

Galatasaray’ı ilk yılında şampiyon yapmış, Fenerbahçe’yi şampiyon yapan ilk Türk T.Direktör ünvanını almıştır. Şimdi de ‘’ne köy olur, ne kasaba’’ denilen Beşiktaş’ı şampiyonluk rotasına sokmuştur. Cesaret ve kendine güven, şansı da beraberinde getiriyor Denizli’ye. Beşiktaş’ın Avrupa macerasının bitmesi bile onun için bir şanstır. Ligdeki rakipleri o geldiğinden beri sürekli ona çalışıyor. Fenerbahçe hesapta olmayan yenilgiler alıyor. B.Belediye’ye, Gençlerbirliğine yeniliyor, Kocaeli ile berabere kalıyor ama Sivas’ı yeniyor. Trabzonspor'un evinde peşpeşe Denizli ve Konya'ya yenileceğini kim tahmin edebilirdi. ama oldu. 3 maçta 7 puan kaybettiler.

Dün bile Trabzon-G.Saray maçının skoru için en iyisi onun için beraberlik. Ve o maç da berabere bitiyor sonuç sadece ona yarıyor.

Beşiktaş, M.Denizli ile ikinci devrenin 7 maçından 6 sını kazanarak, şampiyonluğun en büyük favorisi oldu şimdi. Olur mu olmaz mı bilinmez. Köprünün altından hala çok sular akar. Bir gerçek var. Şans kapıyı çalınca, Mustafa Denizli bakmıyor, affetmiyor. Lig arasında 2 futbolcu aldırdı. Bir Ernst, bir de Yusuf. Herkes birşeyler söyledi. Son Gençlerbirliği maçına bakın, bir de maçı hangi oyuncuların aldığına. Gerekirse aynı anca 3 oyuncu birden değiştirme kumarını oynamaktan da çekinmiyor ve kazanyor. Oyuncu seçmesini iyi biliyor. Futbolcuyu gözünden anlıyor. Kimi oynatacağını da. Beşiktaş’ın ilk onbirinde değil, kulübesinde oturmaz denilen Ekrem’i bile Gökhan Gönül’e benzer bir futbolcu yapıp çıkardı. Fenerbahçe’ye geldiğinde de Revivo’nun alınmasını istemişti ve ondan büyük verim almıştı. Kimseyle dalaşmaz, hakemleri eleştirmez, kavgayı sevmez. Daima güler yüzlü, daima beyefendidir. Başarı için gizli ve sinsi bir inadı vardır. Çaktırmaz.

M.Denizli üç büyük kulübü çalıştıran tek yerli T.Direktör. İkisini şampiyon yaptı. Üç büyük kulübü şampiyon yapan tek Türk T.Direktör olmasına on maç var.

Siz hala bütün bunların sadece şansla olduğuna inanıyor musunuz? Ben inanmıyorum.

22 yıllık futbolculuk, bir o kadar antrenörlük birikimini o kadar kolay görmezden gelemezsiniz. Şansın da bir sınırı olmalı.

Bu kadar büyük başarıların sadece şans eseri olarak değerlendirilmesi, bizden biri olan bu değerli spor adamı için tek kelimeyle ifade edilebilir. O da ‘’haksızlık’’

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..