Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '13

 
Kategori
Tarih
 

Mustafa Kemal Paşa, ‘Biz Anadolu’ya ideali ve imanı götürüyoruz’

Mustafa Kemal Paşa, ‘Biz Anadolu’ya ideali ve imanı götürüyoruz’
 

İstanbul 16 Mayıs 1919

Mustafa KEMAL

Artık Şişli'deki evi bırakmak üzereyiz. Bandırma Vapuru Galata Rıhtımında hazır, bildiğimiz bu! Karargâhımızdan olanlar belirtilen saatte rıhtımda toplanmış olacaklardı. Otomobil kapımın önündeydi. Evdeki vedaları bitirmiştim. Tam o sırada gelerek beni büroma götüren bir dostum, aldığı bir habere göre benim ya hareketime izin verilmeyeceğini ya da vapurun Karadeniz'de batırılacağını söyledi. Yıldırımla vurulmuşa döndüm. Daha sonra vaktiyle uzun süre yanımda çalışan bir erkân-ı harp de gelerek yanında çalıştığı birinin, Damat'tan ayrı şeyleri öğrendiğini bildirdi. Bir an yalnız kaldım ve düşündüm. Bu dakikada düşmanların elinde idim. Bana her istediklerini yapamazlar mıydı? Beynimden bir şimşek geçti. Tutabilirler, sürebilirler, fakat öldürmek! Bunun için beni Karadeniz'in coşkun dalgaları arsında yakalamak lazımdır. Bu ihtimal mantıklıydı. Ancak artık benim için yakalanmak, hapsolmak, sürülmek düşündüklerimi yapmaktan menedilmek, hepsi ölmekle aynıydı. Hemen karar verdim, otomobile atlayarak Galata rıhtımına geldim. Baktım ki rıhtıma yanaşmış olacağını düşündüğüm vapur uzaklardadır. Sandallarla vapura gittik. Kaptan yola çıkmak için emir verdimse de Kız Kulesi açıklarında muayeneye tabi tutulduk. Birkaç yabancı subay ve askeri bizi yoklayacaklardı. Muayene uzayıp gitti. Gelip gidildiğine göre acaba bunlarla şehirdekiler arasında bir savaş mı vardı? Amaç beni tutuklamak ise bütün bu şeylere gerek yoktu, sıkılıyordum. Bir kararsızlıkta olabilir diye düşündüm. Bundan yararlanabilmek için kaptanı hareket hazırlıklarını çabuklaştırmasını söyledim.

İstanbul 16 Mayıs 1919

Cemal BOLAYIR:

Sabahleyin İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edildiğini gazetelerde okuduk. Halk yasa büründü. Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda Yaveri Ekrem olduğundan Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camiinde Selamlığa gitmişti. Mahfelde huzura kabul edilerek veda ettikten sonra doğru vapura geldi. Kendisini uğurlamak üzere Rauf Bey, Selamet Partisi Başkanı Selami Paşa ile tanımadığım birkaç kişi daha vardı. Hepsi ile el sıkıştıktan sonra vapura gitmek için istimbota bindi.

İstanbul 16 Mayıs 1919

Mustafa KEMAL (Bandırma Vapuru'na binmeden az önce, arkadaşlarına söyledikleri):

Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silah kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu'ya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz ideali ve imanı götürüyoruz.

Muzaffer KILIÇ (Atatürk’le Beraber Samsun'a Çıkanlar):

Galata rıhtımından, 16 Mayıs günü akşamüzeri kalkan bir motorla Bandırma vapuruna geldik. Vapur, Kızkulesi açıklarında demir atmış bizi bekliyordu. Hemen hareket ettik.

Karadeniz'de müthiş bir dalga vardı. Vapurumuz, denizde fındıkkabuğu gibi sallanıyordu. Bizleri deniz tutmuştu. Boyuna kusuyorduk. Kamaramızdan dışarı çıkamaz hale gelmiştik. Deniz biraz durulunca güverteye çıkıyor, biraz hava alıyorduk. O zaman Atatürk de kaptan köşküne çıkıyor kaptana emir veriyordu.

Mustafa KEMAL:

Yirmi yedi yıllık ihtiyar kaptan demir aldırmaya başladı. Ben kaptan yerindeydim. Subay ve askerler dışarı çıktılar. Hareket ettik. Karadeniz boğazından çıkarken, kaptana tehlikeli ihtimalleri anlattım. Cevap verdi, Kaptan: Ne büyük aksilik, bu denizi pekiyi tanımam, pusulamız da biraz bozuk..."

Mümkün olduğu kadar kıyıları izlemesini önerdim. Çünkü bundun sonra benim tek istediğim, Anadolu'nun bir kara parçasına ayak basmaktan ibaretti.

Kıyıyı izleyerek önce Sinop'a geldik. Kasabaya çıktım. Oradakilerle görüşerek Samsun'a kolaylıkla gidilebilecek yol olup olmadığını soruşturdum. Ne yazık ki; yokmuş. Çok zorluk çekecek ve günlerce yollarda kalacaktık. Bilmem neden Samsun'a bir an önce ayak basmak için o kadar acele ediyordum ki zaman kaybetmektense tehlikeye göğüs germeyi tercih ettim.

Tekrar Bandırma Vapuru'na bindik. Aynı tertipte seyahat ederek, nihayet Samsun Limanına vardık!

Samsun 19 Mayıs 1919

Muzaffer KILIÇ (Atatürk’le Beraber Samsun'a Çıkanlar):

Atatürk, Samsun'da ordu müfettişi olarak gösterişli bir karşılama yapılsın istiyordu. Bu ilgiyi kendisi için istemiyordu, fakat hem dış güçlere karşı bir gözdağı olur, hem de morali bozulmuş halk üzerinde etkileyici bir rol oynar düşüncesinde idi. Çünkü Samsun'da bile bir İngiliz kontrol birliği yerleşmiş; yöredeki bütün milli hareketleri kontrol ediyor ve gerekli önlemleri Osmanlı hükümetine aldırıyordu. Bu nedenle, gemiye istenen bir sandalla sahile çıkıp telgrafhaneden, Samsun Tümen Komutanlığı'na, Samsun'a gelmekte olduğumuzu bildiren bir telgraf çektik. Bazı ihtiyaçları da alarak gemiye geri döndük. Hemen hareket edildi.

Fakat denize açılınca vapur yine sallanmaya başladı. Hepimiz sarhoş gibi idik. "Allah'ım, sahile hayırlısı ile bir çıksak" diye dua ediyorduk.

Nihayet 19 Mayıs 1919 günü sabahı saat 6 sularında gün ağarırken Samsun görüldü. Deniz de iyice sakinleşmişti. İnmek için hazırlıklara başladık. Hepimiz perişandık. Sağ salim karaya çıkacağımız için Allah'a şükrediyorduk.

Bir ara vapurun güvertesine bir göz attım. Bir de baktım ki, Atatürk tıraş olup, tertemiz paşa elbiselerini giyinmişler; sapasağlam ve dipdiri, bir heykel gibi, bir kuvvet ilahı gibi elleri arkalarında Samsun'a bakmıyorlar mı?

Sanki fındıkkabuğu gibi üç gündür sallanan bu vapurla o yolculuk yapmamışlardı.

Ben, onu görünce halimizden utandım. Çünkü Atatürk de bir kara subayı idi. Kendileriyle ta Halep'ten beri beraberdim.

Belki de, on defa açık denizde yolculuk yapmamışlardı. Hemen kamaralarımıza koşarak kendimize çeki düzen verdik. Tıraş olup, kılık kıyafetimizi Atatürk'e uyacak şekilde düzelttik. Sonra küçük bir sandalla sahile çıktık.

Sahilde bizi, derme çatma bir bando ve oradan buradan toplanan derme çatma küçük bir askeri birlik ve halk karşıladı.

Sahile çıkar çıkmaz Mustafa Kemal Paşa, emrindeki bütün askeri birlik ve diğer yöneticilere telgraf çektirerek son askeri durum hakkında ivedilikle rapor ve bilgi vermelerini emrettiler.

Bu dramatik belgesel çalışmanın gelecek konusu: Osmanlı’nın çöküş yılları ve Mustafa Kemal Paşa

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..