Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '08

 
Kategori
Tarih
 

Mustafa Kemal ve Vahdettin'in tanışması

Mustafa Kemal ve Vahdettin'in tanışması
 

“Paşa paşa, al sana fırsat. Vatanı kurtarabilirsin.”
Güya Vahdettin Mustafa Kemal’e vatanı kurtarma görevini vermiş.
Ve Mustafa Kemal’in yakasından tutarak bu cümleyi yüzüne haykırmış.
Tarihçi değilim.
Ama emarelerin hiç birisi bu yönde değil.
Ve iddiaların somut olduğuna dair hemen hemen hiçbir delil net değil.
Kişisel görüşüm bu konuda son derece net.
Vahdettin’in böyle bir derdi olmamış.
Ve böyle bir görev Mustafa Kemal’e Vahdettin tarafından verilmemiştir.

Mustafa Kemal ile Vahdettin’in ilk tanışması ilginçtir.
Bu konuyu bir nebze olsun irdelemekte fayda var.

Mustafa Kemal ve Ever Paşa biliyoruz ki birbirlerini sevmeyen iki Osmanlı paşasıdır.
Enver Paşa her dönemde Mustafa Kemal’i başından “defetme” telaşı içerisinde olan bir isim.
İttihatçilerin “Üç Paşaları” n dan en kudretli olanı.
Ve tesadüfler sonucu, rütbeleri jet hızıyla atlayıp, henüz otuziki buçuk yaşındayken paşa olmuştur.
Mustafa Kemal ise onca başarılar elde etmesine rağmen, kendisinden o denli kızan Enver paşa sayesinde! zar zor paşalığa yükselmiştir.

(Mustafa Kemal ve Enver Paşa arasındaki rekabeti bilmeyen kimseler, Milli Mücadeleye kadar geçen sürecin doğru bir analizini öyle sanıyorum ki yapamazlar.)

Mustafa Kemal, Pera Palas Otelindeki odasındadır.
Sağa sola volta atmaktadır.
Telefon çalar.
O da ne?
Belalısı Enver Paşa kendisini ziyarete gelmiştir.
Sebep ne ola ki?
Mustafa Kemal’in kafasından jet hızıyla bir çok olay gelir ve geçer.
Tedirgindir Mustafa Kemal.
Neden mi?
Enver Paşa’nın ipliğini pazara çıkaran gizli bir olayı açığa çıkarmıştır.
(Gizli olay konusu ayrıca irdelenecek bir hadise. Bir başka yazımda değineceğim.)
Ama her şeye rağmen bir şey olmamış gibi odasından çıkar ve lobiye doğru yürümeye başlar.
Enver kendisi bizatihi gelmiştir.
İki kanlı bıçaklı paşa birbirine sarılır.
Otelin yerli ve yabancı müşterileri şaşırır.
O denli çok rivayet vardır ki iki Osmanlı paşası hakkında.
Samimi kucaklaşmaları herkesin ilgisini çekmiştir.

Mustafa Kemal merak içerisindedir.
“Acep Enver neden kendisini görmeye gelmiştir?”
Enver kahveleri içerken yavaş yavaş ipuçlarını vermeye başlar.
Alman İmparatoru padişahı kendi karagâhına davet etmektedir.
Yani Almanya’ya.
Lakin padişah hastadır.

(Sahi bu dönemde padişah kimdir?)
Söyleyelim.
Sultan Reşat.

Ve Enver Paşa konuşmasını sürdürür.
Sultan Reşat’ın hastalığından bahseder.
Ve böyle bir ziyareti gerçekleştiremeyeceğini anlatır.
Bu arada Mustafa Kemal rahatlamıştır.
Mevzuu farklıdır.
Beklediği sorun gündeme gelmemiştir.
Ve ziyaret kendi aleyhine değildir.
Lakin bu husus da kendisini âlâ kadar etmemektedir.
Acaba Enver Paşa neden bu konuyu anlatmaktadır?
Bu durum Mustafa Kemal’in kafasına takılır.

Enver Paşa, Almanya’ya Sultan Vahdettin’in gitmesinin uygun olduğunu ifade eder.
Ve devam eder.
Direkt olarak Mustafa Kemal’e, “ordumuzu temsilen Sultan Vahdetin’in yanında bulunur musun?” diye sorar.
Enver konuşmasına devam ederken, Mustafa Kemal’in kafasında bir çok soru dolaşır.
Ve soruların her birine cevap aramaktadır.
Bu teklifin nedeni, nedir acep?
Oysa Enver Paşa’nın gizli hesaplarını açığına çıkartmış olmaktan dolayı, Enver Paşa kendisini “Divan-ı Harbe” verir endişesi taşırken, gelinen nokta hayli ilginçtir.
Mustafa Kemal, Enver Paşa’ya sorar.
“Yoksa beni İstanbul’dan uzaklaştırmak gibi bir niyetin mi var?” diye..
Enver Paşa, Mustafa Kemal’in bu yaklaşımına kahkahalarla güler.
Bu arada Mustafa Kemal, Sultan Vahdettin’le böyle bir yolculuğa gitmesinin fayda ve zararları üzerine muhasebeler yapmaktadır.
Her şeyden önce Sultan Vahdettin geleceğin Padişahıdır.
Ve Vahdettin’le ilişkilerini geliştirmek adına böyle bir yolculuk gayet iyi bir fırsattır.
Ayrıca “Osmanlının gözünde büyüttüğü Alman Cephelerinin durumunu yerinde görmek son derece doğru olacaktır” düşüncesi zihninde yerli yerine oturur.
Ve Enver Paşa’nın teklifini kabul eder Mustafa Kemal.

Seyahat günü 15 Aralık 1917’dir.

Mustafa Kemal öncelikle Sultan Vahdettin hakkında ayrıntılı bir araştırmaya girer.
Ve Alman Cepheleri hakkında bilgi toplar.

Kimdir Sultan Vahdettin?
Kısaca anlatalım.
Otuz ikinci Padişah Abdülmecit’in otuz çocuğundan yirmi üçüncüsüdür.
V.Murat ve Abdülhamit tahttan indirilince, tahta Sultan Reşat geçer.
Ve Yusuf İzzettin efendi veliaht ilan edilmiştir.
Ne var ki Yusuf İzzetin efendinin şahidi olduğu darbeler ve savaşlar sonrasında bunalıma girmesi üzerine Vahdettin 1916 yılında veliaht olarak ilan edilir.

Devam edelim.

Mustafa Kemal, Vahdettin hakkında hayli bilgi toplamıştır.
Vahdettin’in çok sigara içtiğini öğrenmiştir.
Ayrıca iyi bir bestekârdır Vahdettin.
Bütün sazları çalabilmekte.
Yakınlarına karşı cömert olabilmektedir.
Vahdettin her daim yanında küçük bir tabanca taşımaktadır.

Mustafa Kemal, Vahdettin’i araştırırken, Vahdettin boş durmuyor.
Ve kendisine refakat edecek olan Paşa hakkında, detaylı bir araştırma yaptırıyor.
Vahdettin, kendisine refakat edecek olan kumandan ile tanışmak ister.
Mustafa Kemal’i saraya davet eder.
Ayrıca Mustafa Kemal’in harbiyeden hocası Albay Naci bey de seyahate katılacaktır.
Ve Albay Naci beyle birlikte Dolmabahçe Sarayına giderler.
Saray eşrafı, kadınlar, kızlar ve cariyeler Mustafa Kemal’i gıyaben tanımaktadır.
Ve lakabını koymuşlardır.
“Sarı Paşa”.
“Sarı Paşa” lakabını koyan kişi Enver Paşa’nın karısı Naciye Sultandır.

Mustafa Kemal saraya geldiğinde, bütün gözler üzerine odaklanmıştır.
Albay Naci ile Mustafa Kemal bir salona alınırlar.
Bir süre sonra uzun boylu, kafası öne doğru çıkık, solgun yüzlü bir adam girer.
Her yerde bir sessizlik olur.
Ve kanepenin sağ köşesine oturarak ensesini arkaya dayar.
Gözlerini yumar.
Beklemeye başlar.
Bu arada Albay Naci ile Mustafa Kemal birbirine bakmaktadır.
Vahdettin birden doğrulur.
Ve “Sizinle tanıştığıma müşerref oldum” der.
Mustafa Kemal’in morali hayli bozulur.
Kafasını bile doğrultmaktan aciz bir adam vardır karşısında.
“Ne talihsizlik” diye düşünür.
Vahdettin tekrar bir soru sorar.
“Birlikte seyahat edeceğiz değil mi?”.
Mustafa Kemal ve Albay Naci, bu kişinin Vahdettin olduğunu böylelikle anlarlar.
Anlarlar anlamasına ama bir hayli de üzüntüye kapılırlar.
Mustafa Kemal kendini toparlar ve cevap verir.
“Evet efendim, birlikte yolculuk yapacağız”.
Vahdettin, Mustafa Kemal’e sorar.
“Seyahat esnasında nasıl bir elbise giymem münasiptir?”.
Mustafa Kemal cevap verir.
“Zat-ı alinizin askeri rütbesi var efendim”.
Vahdettin.
“Evet. Hükûmet “Tümgenerallik” verecekti” der.
Ayağa kalkar.
“Muvafıktır paşa hazretleri” der.
Ve görüşme biter.

Mustafa Kemal ve Albay Naci saraydan çıkarak rıhtımda bekleyen yaveri Cevat Abbas’la, Doktor Rasim Ferit’in yanına doğru giderler.
Ve Mustafa Kemal kafasından geçirmektedir.
“Bu adam ya çok zeki, ya çok aptal”.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..