Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '08

 
Kategori
Sinema
 

Mustafa'm, Mustafa Kemal'im!

Mustafa'm, Mustafa Kemal'im!
 

Mustafa’m, Mustafa Kemal’im!

“Gün gelir, bu kalabalık bizi linç etmek için de böyle toplanır.” Aklımın içinde dönüp durdu. Ne kadar da haklıydı Mustafa’m, Mustafa Kemal’im. Sekiz yıl olmuştu. Milli mücadeleyi başlatmak için bir komutan olarak ayrıldığı İstanbul’a geri döndüğünde tam sekiz yıl geçmişti aradan. Geldikler gibi gitmişlerdi ve başlattığı direnişin meyvelerini toplayan bir cumhurbaşkanı olarak dönmüştü özlemle kavuşmayı beklediği İstanbul’a. Boğazda yol alan gemide selamlaşıyordu eski dostuyla. O sıra yanına yaklaşan komutanlardan biri “Kim bilir ne kadar heyecanlısınız paşam!” dedi. Ata kalbini işaret etti eliyle, kımıldamıyordu. “Hiç heyecanlı değilim” dedi “Gün gelir, bu kalabalık bizi linç etmek için de böyle toplanır.”


Çok eleştirildi Can Dündar’ın Mustafa’sı. Yazıldı, çizildi, kızıldı, eleştirildi, soruldu. En çok da çocuklara soruldu. Filmi eleştirenler hiçbir şeyin ayırdında olmayan çocukları siper ettiler kendilerine. Sordular çocuklara “Filmden ne kaldı aklınızda?” “ Atatürk’ün kardeşini kurtlar yemiş.” dedi biri. Anlayamamıştı bazı şeyleri tıpkı soruyu soranlar gibi. Kurtlar üşüşmüş kardeşinin mezarına. Aslında kurtlar bir imparatorluğun başına üşüşmüşlerdi, kardeşi Anadolu’ya. Küçük Mustafa tarlaya dadanan kargaları kovaladı ve ömrü vatanına dadanan kargaları kovalamakla geçti, anlamadılar. Ama herkesin de anlamasını beklediler Atatürk’ü, Atatürkçülüğü. Oysa Ferhan Şensoy’un da dediği gibi Atatürkçülük böyle herkesin benimseyebileceği kadar salak bir ideoloji olamazdı ki. Elbette birileri anlamayacak onu, çekemeyecek birileri, kıskanacak. Aslında objektif ve derinden verilseydi Atatürk sevgisi, kimse zorlanmasaydı Atatürkçü olmaya, gerçek bir avuç Atatürkçü de yeterdi Ata’nın tek başına yettiği bu vatana. “Atatürk alkolikmiş, içki yüzünden ölmüş” dedi başka bir çocuk bu soruya cevaben. Anlatmamıştık ki onlara insan Atatürk’ü, Mustafa’yı. Mustafa’ydı o. Zaafları, kızgınlıkları, üzüntüleri, sevinçleri, gönül yaraları olan bir Mustafa. Anlatmadık ve kimseye de inandırıcı gelmedi, yanlışsız, hatasız, süper kahraman bir Ata. Ve filmin en çok eleştirilen yönü: “Yalnız Adam Mustafa” Ömrünün son dönemlerinde birileri memleketteki vaziyetin iyi olduğuna inandırmıştı onu. Son Anadolu gezisinde anlamıştı asıl durumu, her yerden herkesten şikayetler geliyordu. Durum kötüydü, isyan havası hakimdi toparlanmaya çalışan Anadolu’ya. Şikayetini dile getirme isteği duyuyordu artık Ata da. Yaverine “Yoruldum artık çocuk” dedi “her şeyi benden bekliyorlar, ben de ilah değilim ya!” Yalnızdı Atatürk; çünkü başarısıyla gölgede bıraktığı yol arkadaşlarından artık kimse kalmamıştı yanında. Her büyük insan gibi o da yalnızlığa mahkûmdu. Yalnızdı; çünkü ona “Mustafa” diye seslenen, Mustafalığını hatırlatan kimsesi kalmamıştı annesinin ölümünden sonra. Yalnızdı; çünkü farkına varmıştı ki kurtarmak için canını dişine taktığı insanlar nankördü, işler kötü giderse bütün yaptıkları unutulup, tüm hatalar üzerine yıkılabilirdi.

Atatürk yalnızdı; çünkü biliyordu ki kurtardığı vatanın topraklarında yaşayanlar gün olur onu linç etmek için de toplanırdı. Biliyordu Mustafa’m, Mustafa Kemal’im!

Can Dündar’a gelince, hesaba katmadığı bazı şeyler vardı:

Türkiye çok hassas bir dönemden geçiyor ve ortak payda Atatürk’e bugünlerde her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

Atatürk’ü anlamayan veya anlamak istemeyen bazı zihniyetler bu filmi çok farklı şekillerde yorumlayabilirler

Atatürk gibi bir lider, özel hayatından çok yaptığı işlerle ön plana çıkartılmalıdır.

Ve Can Dündar’ın hesaba katmadığı en önemli şey şuydu; filmi tam anlamlandıramayacak bir kitleye en az 10 yıl Can Dündar gibi bir adam.

10 Kasım 2008

 
Toplam blog
: 20
: 347
Kayıt tarihi
: 28.05.08
 
 

15 yaşındayım Ankara Atatürk Lisesi öğrencisiyim. Merak saldık işte yazmaya, okuma tarihim eskiye da..