Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '08

 
Kategori
Sinema
 

Mustafa olmuş, Mustafa Kemal Atatürk olmuş ne yazar? O benim ATAM! - 2

Mustafa olmuş, Mustafa Kemal Atatürk olmuş ne yazar? O benim ATAM! - 2
 

Mustafa


Sevgili dostlarım;

Çok uzun zaman oldu gitmeyeli. Belki 20 sene belki de 25 sene. Sinemaya son defa gittiğim yılı pek hatırlamıyorum. Ama bugün (dün) “Mustafa” filmini izlemek üzere sinemanın yolunu tuttum. Filmi izlemeye giderken beni sinemaya tekrar götüren sebep neydi acaba? İşte bunu düşündüm yol boyunca.

Bu filme o kadar çok eleştiri yapıldı ki, hem de haksız yere. Neden filmin ismi Mustafa Kemal Atatürk değil de Mustafa’ymış? Öyle bir adamın özel hayatına kadar neden girilmiş, girilmezmiş. İçki içiyormuş, sigara içiyormuş onu ilgilendirirmiş. Türk halkını ilgilendirmezmiş vs. vs.

Bu karmaşık duygular içersin de “Mustafa” filmini izlemek için oynanılan salona vardığım da cebimde ki para ile biletimi aldım. Filmin başlamasına epey zaman vardı. Kafamda bin bir düşünce hâkimdi.

Ya film kafamda tasarladığım gibi çıkmazsa. “Filmi kesinlikle izlemem” diyenler gerçekten de haklı mıydı?

Can Dündar’ın yaptığı bu filmin yanlış bir tarafı var mıydı?

Neden eleştiriliyordu?

Bundan önce yazmış olduğum bloğumda “Mustafa” filmini izlemeden Can Dündar’a teşekkürlerimi iletmiştim. Beni Atatürk’e daha da yaklaştırdığından dolayıydı bu teşekkürüm.

Ve ben “Mustafa” filmine giderken aklımda oluşturduğum Mustafa yönünü görebilecek miydim? Filmi başından sonuna kadar izlerken hep o Mustafa’yı aradım. Buldum da. Dolmabahçe sarayında ölüm döşeyin de yatarken tıpkı insanın ölüm döşeğine geldiği vakit hayatı gözleri önünde bir film şeridi gibi geçer ya işte onun gibi. Atatürk bir an uyanır ve karşısında durduğu tabloyu görür. Tablo da bir ağaç ve toprak bir yol ve kırlarla kaplı bir ova. Ağacın yanundan bir çocuk çıkıverir. İşte o çocuk ta kendisidir. Yani Mustafa’dır. İşte Atatürk o yatağın da tabloda ki resmi gördüğün de aklına çocukluğu ve çocukluğunun yaşadığı yer gelir. Bir an iyileşip doğduğu yere tekrar gitmek ister. İşte bu filme “Mustafa” denmesinin nedeni burada yatmaktadır.

Şimdi sorayım size bu filmi izlemeyen adının yalnızca “Mustafa” denmesinin altında ne yattığını anlayabilir mi? Ben filmi izlerken bu özelliğini yakalayabildim işte.

Şimdi gelelim içki muhabbetine.

Filmin başında o tablodan çıkan çocuk yani Mustafa ölüm döşeğine kadar giden yolda hayatından kesitleri bizlere sunarken yani Türk halkıyla paylaşırken bir ara günde, 14 fincan kahve, 3 paket sigara içtiğini ve bir büyük rakı götürdüğünü söyleyiverdi. Hepimiz ama hepimiz Atatürk’ün siroz hatalığından öldüğünü biliriz. Bu siroz hastalığının da alkol ve sigara’dan öldüğünü de. Yine Atatürk 1938 yılında yakalandığı bu hastalığın neticesin de Karaciğer’in yok olduğunu ve bu hastalığa rağmen ayakta duramadığı halde Hatay’a gittiğini ve arkasından Ankara’ya döndüğün de çok yorgun düştüğünü de söylüyordu. Artık doktorların yatak verdiğini de. Kısaca burada Atatürk kendisinden bahsederken Türk halkına adeta kendini ölüme attığını, bununla birlikte sigaranın ve içkinin zararlı olduğu mesajını vermiyor mudur, sizce?

Ben içtim sizler içmeyin der gibi.

Pekiyi, Atam neden içermiş?

Biraz yalnızlıktan biraz da kaderden olsa gerek her gece içermiş. İçermişte benim görüşüm fazla içtiği yönünde. Eğer Atatürk içkisini adam gibi içseymiş, yani büyük rakı değil de her gece bir iki duble de bıraksaymış bu siroz hastalığına yakalanmazdı. Bizde şu an bunları konuşuyor veya yazıyor olmazdık.

Benim Atam da insandı. Duygusal bir yönü de vardı. Manevi kızı Türkiye’nin ilk kadın pilotu olan Sabiha Gökçe Atamızın içtiği bir gecenin sabahında huzuruna çıkmış ve demiş ki. “Dün gece, içki sofrasında ağladınız neden acaba.” Atatürk orada hemen cevap vermiş. “Kızım” demiş. “Ben bu ülkenin topraklarını seviyorum, insanlarını seviyorum. Bir an onları yalnız bırakacağımdan korkuyorum” demiş. Yani Atatürk yakında öleceğini çok iyi biliyordu. Çünkü o bir insandı.

Esasında film çok güzel hazırlanmış. Öyle ki bazı bölümler Türk insanına mesaj veriyor niteliğin de. Hani bazen sıkıştığımız da Anıt Kabir’e koşarız Atam kalk bizleri kurtar dercesine çağrıda yaparız ya. Onun gibi o zamanın halkı da Atatürk’ten yardım istemiş. Atatürk düşünceli, parmaklarında sigara yanı başında kahvesi ve kahvesini yudumladıktan sonra kendi kendine söylenir. “Herkes benim sorunları çözmemi bekler. Ben de bir insanım. Bu canımla herkese yetişemem ki.”

“ATAM! Bizler halen sorunlara çözüm arayacağımıza sizden yardım bekleyenler var.”

Evet, sevgili dostlarım! Ne acıdır ki bizler tembelleştirildik, yozlaştırıldık. Okula gittik ve okuma yazmayı öğrendik. Ama bir türlü kitap okumasını öğrenemedik. Bir konunun üstüne gidip araştırma yapmadık. Yalnızca onun bunun söyledikleri ile yetindik ve hep ben biliyorum ayaklarına yattık. Dini siyasete alet ettik.

Şimdi ki gençlerimiz araştırma yapıp bir şeyler öğreneceklerine internette porno ya da oyun peşindeler. Genç kızlarımız türbanla kapanıp sözüm ona dine bağlı olduğunu söylüyorlar ama onlar bilmezler ki kara çarşafın onlardan neler alıp götüreceğini. Yine onlar ninelerin Kurtuluş Savaşında nasıl bir şekilde cepheye cephane taşıdıklarını, Atatürk'ün ileri görüşleriyle kara çarşafı üzerinden attıklarını ve bu şekilde hürlerini kavuştuklarını da bilemezler. Çünkü anlatılmıyor ki nereden bilebilsinler.

Film ara verdiği zaman duygusal yönüm ortaya çıkmış gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Yanımda oturan ismini bilmediğim bayan bir öğretmen arkadaş bana şunları söylüyordu. Okumuş ve yetişmiş kültürlü insanların bir iki çocuk yapıp onları yetiştirirken bilinçaltında olmayan insanların beş altı çocuk yaptıkları ve yetiştiremediklerini bundan dolayı kültürlü insanların azınlıkta kaldığını ifade ediyordu. Onların yetişemediklerini kendisinin yetişmesi gerektiğini de söyledi.

Erkek evlatlarına erkeğin üstün olduğunu yine bizim analarımız öğretmiyorlar m?

Ve son sözüm şu.

Değerli dostlar. Özelikle bu filmi izlemem diyenler gittikçe çoğalmakta. Ama yorum getirmekte birebirler. Nasıl oluyor da yorum getirebilirler. Onun bunun söyledikleri ile mi? İşte ben bunu anlamış değilim.

Kulaktan dolmalarla bu iş yürümez. İzleyin ve Atatürk’ün bilmeyen yönlerini öğrenin. Bu elinize geçen büyük bir fırsattır. Ve izledikten sonra yorumunuzu öyle yapın.

O, benim için Mustafa olmuş, Mustafa Kemal olmuş ne yazar? Çünkü!..

Çünkü! O benim ATAM!

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..