Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '14

 
Kategori
Siyaset
 

Mustafa Suphi'yi unutursanız!

Mustafa Suphi'yi unutursanız!
 

Mustafa Suphi'nin katline sessiz kalmak, Türkiye'nin ikinci sınıf ülke olmasın göz yummaktır.


Türkiye, bir siyasi cinayetler mezarlığı gibidir.

Pek çok özelliğini olduğu gibi bu özelliğini de Osmanlı’dan devraldığını söyleyebiliriz.

İktidarlar kimden hoşlanmamışlarsa o kişi ya hapse atılmış ya katledilmiş.

İttihat ve Terakki’yi eleştirdiği için kim vurduya giden Hasan Fehmi cinayeti, faili meçhul kalmış.

Ya da Ahmet Samim’in katledilmesine bakın.

O da meçhul bir katilin kurşununa hedef olmuş.

TETİĞİ ÇEKENE DEĞİL, ÇEKTİRENE BAK!

Her cinayet, tetiği çeken eli saymazsak, faili meçhuldür.  Faile meçhul ile faili meşhur arasındaki çizgi, bir bıçak sırtı kadar incedir.

Katil, hem herkesin gözü önündedir; hem devlet bir türlü ulaşamaz O’na.

Çünkü “bin operasyon”cu Mehmet Ağar’ın Güldal Mumcu’ya söylediği gibi, “bir tuğla çekilirse bütün duvar yıkılır” durumdadır.

Çünkü zaten devlet, eski Başbakanlardan Çiller’in ağzından itiraf ettiği gibi “kurşun atanın şerefli olduğu”na inanan bir konsept üzerine kuruludur.

Mustafa Suphi meselesi de biraz öyledir!

Ankara’ya gelmek üzer Bakü’den yola çıkıp, Erzurum’da devlet ricali tarafından karşılanan Suphi ve arkadaşları, Trabzon’a yönlendirilmişler; bindirildikleri taka, aralarında Topal Osman ve Kahya Yahya’nın da bulunduğu “görevliler”in de bulunduğu bir başka sandal ile takip edilmiş.

Sonrası 15 cinayet!

Nazım’ın da şiirleştirdiği gibi!

“Göğsümde 15 yara var!
Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!..
Kalbim yine çarpıyor,
kalbim yine çarpacak!!!”

Nazım haykırmış; biz susmuşuz!

Hala da suskunuz!

TOPAL OSMAN’DAN FETULLAH GÜLEN’E PARALEL DEVLET!

Kendi iktidarlarını sağlamlaştırmak için “devlet içinde devlet” oluşmasına göz yumulması; “paralel devlet” oluşması, yeni bir şey değil.

Topal Osman’ın kudretini göz önüne getirin!

İktidar, nerede tökezlemişse orada Topal Osman’ı görürsünüz.

O gözünü kırpmadan katletmişti, Komünist Mustafa Suphi’yi, Hilafetçi Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’i; O da, gözü kırpılmayanlar tarafından kurşun yağmuruna tutularak öldürülmüştü.

12 Eylül öncesine bakın!

Sayısız cinayetin ve katliamın işlendiği o dönemi hatırlayın; “devlete yardımcı olanlar” türediği bir dönemdi!

Her cinayetin, her katliamın gerekçesi, “devlete yardımcı olmak”tı. Kullanıldıklarını anladıklarında yöneldikleri yer, tıpkı Topal Osman’ın yöneldiği Çankaya Köşkü gibi “devlet” olmuştu.

Şaşkınlıkları “fikrimiz iktidarda kendimiz içerde” cümlesiyle dile gelmişti.

Şimdilerde Başbakan Erdoğan, dert yanıyor ya; “paralel devlet oluşturmuşlar” diye.

Emin olun, her aşamasında haberi var ama artık ihtiyaç duymadığı için kurtulmak istiyor.

Topal Osman’dan yahut “devlete yardımcı olan”lardan kurtulmak isteyenler gibi!

Niye mi yazıyorum bunları?

İki küçük hatırlatmayla yetinelim:

Birincisinde, “Darbecilerin hayatını kararttığı ve elbette darbeciliğe karşı biri olarak, darbe karşıtlığını bayrak edinerek, herkesi suçlama yarışına girenleri uyarmak isterim. Darbe karşıtlığıyla iktidarın zihninde mahkum edilen kişi karşıtlığını birbirine karıştırmayın” demiştim.[1]

O yazımı, söz konusu site dışında hiç kimse yayınlama cesareti gösterememişti.

İkincisindeyse , “Karanlıkta kalmış her olayın üzerine gitmeyi vaat ederek sessiz çoğunluğu peşine takan hükümetse, iktidar olmanın nimetlerini kendisine muhalif unsurları temizlemek için kullanmakla yetiniyor. Oysa ‘derin devlet’ bumerang gibidir; gün gelir, kendisini açığa çıkarmaktan imtina edeni de kendisine benzetir” diye yazmıştım.[2]

Bütün bunlar Mustafa Suphi cinayetini görmezden gelmekten kaynaklanıyor desem, “amma da abarttın” diyeceksiniz.

Şimdi ben size nasıl anlatayım, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dediğinizde,  o “yılan”ın bütün bir toplumu zehirleyeceğini!

Sizin gibi düşünmeyen birisinin başına gelenler için “oh olmuş” derseniz, sizin başınıza geldiğinde duyacağınız “oh olmuş” repliği, tam da sizin sesinizin yankısıdır.

Değil mi ki memleketi Trabzon’da Mustafa Suphi ve arkadaşları katledilirken sıcak yatağına vicdanı sızlamadan giren Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey, sıra kendisine geldiğinde, vicdanı sızlamayanlarca katledilmişti.

İşte bu nedenle Mustafa Suphi’yi hatırlamak, vicdan sahibi olmaktır!

 
Toplam blog
: 102
: 682
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

8 Ocak 1961'de doğdu. Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler..