Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '07

 
Kategori
Tiyatro
 

Mustafa Uğur Yağcıoğlu

Mustafa Uğur Yağcıoğlu
 

Mustafa Uğır Yağcıoğu, 1974 İstanbul doğumluyum. Üniversitede okurken, ' Tiyatroluşum ' adlı bir tiyatro topluluğunun kurucuları arasında yer aldım, aynı zamanda bu toplulukla yazıp yönettiğim, ‘ Üniversiteme Kar Yağdı ' adlı oyunu sergiledim. 1999 yılında İstanbul’ a dönerek 2000 yılında Tükenmezkalem adlı Mizah-TV yazı grubuna dahil olup eylemlerime 2003 yılına kadar burada devam ettim. Yazar ve yönetmenim....

Tiyatro bölümü mezunu musun?

Hayır ekonomi okudum. Yazarların çoğu gibi alakasız eğitimliyim ben de...

İşini biraz anlatır mısın

Mesleğimiz yazmadan yapamamak aslında. Yoksa hasta oluyoruz...

Hem yazıyorsun hem yönetiyorsun, bu arada oyunculuk da var mı?

İlk yazdığım oyunda oynamıştım, sonra yazmayı yönetmeyi daha çok sevdim.

Ödüllerle aran nasıl?

Yönettiklerimden, ' Kayra ' mesela bu sene en iyi komedi oyuncusunu aldı halk jürisinden. Ödül halktan gelince değme keyfimize gitsin...

İlk oyununu hatırlıyor musun?

Tabi daha çok amatördük, üniversitedeydik. İlkokulda yazdığım skeçleri saymazsak o. Aslında çaktırmadan agresif bir mizah yapıyorum ben. Oyunu düşündüm de şimdiki oyunla örtüşen yanı bu. İlk oyun sonrası İstanbul’ a geldim, yani ben hemen bir ilgi beklerken kimsenin umrunda olmadığımı farketmem bir altı ayımı aldı. Bir sene filan piyasadan uzak kaldım...

Sonrasında nasıl keşfedildin?

Birgün Gani Müjde’ yi aradım. Öyle araya kimse koymadan. Milliyet gazetesinde yazıyordu galiba. Gazeteyi aradım, burada değil bürosu var filan dediler. İki üç ara telefon sonrası, ' ben Gani Müjde ile görüşeceğim ' dediğimde karşımda kendisi vardı. Beş hafta filan işim var dedi. Sonra birgün sana beş dakika ayırabilirim dedi...

5 dakikalık zamanını nasıl kullandın?

Herhalde oraya gittiğimde telefon Gani’ nin kulağındaydı. Neredeyse 2,5 saat onu bana boğduktan sonra, yani önüne yazdıklarımı koydum videoya yaptığım oyunu, bir yandan seyircinin gülmesi filan . Bir yandan biz okuyoruz gülüyoruz...

Bizim 5 dakika oldu 2,5 saat . Yaklaşık ikinci saatinde de Gani bir telefon etti, ‘ Hocam burada biri var tanışmanı istiyorum ‘ diye biriyle konuştu. Sonra birisi geldi hiç tanımıyorum, kafasında şapkayı çıkarınca dazlak olduğunu gördüğüm gözlüklü, pek uzun sayılmayan boyuyla insanların sonradan Birol Güven diye tanıyacağı...

Üç senem kendisiyle geçti. O dönemde tanınmayan ama inanılmaz iyi bir hocaydı kendisi. Üç sene boyunca tırmanma şeridindeydik yani. Sonra çocuklar duymasını yaptı Birol abi ve ardından Gani ile ortaklık yollarını ayırınca ben de yoluma serbest devam ettim.

Tek kişilik yolda hangi işlere imza attın?

İlk iş Kanal D ye yaptığım, ‘ İki arada ‘ diye bir sit-com du. Açelya Akkoyun, Nail Kırmızıgül, Gül Onat oynamıştı. Sonra Talat Bulut, Emel Müftüoğlu, Rojda Demirer ve Yunus Günçe’ nin oynadığı, ‘ Aşk olsun ‘. Sonra Pınar Altuğ, Ebru Cündubeyoğlu, Dolunay Soysert, Bekir Aksoy, Betülşahin’ le, ‘ Omuz omuza ‘. Sonra da Derya Alabora ve Serhat Nalbantoğlu ile, ‘ Aşk Her Yaşta ‘ yı yaptım.

Bu diziler kaç bölüm halinde gösteriliyor?

13-26-39 bölüm halinde gösteriyorlar. Anlaşmalar 13 er bölüm yani.

İzmir’ de tiyatro yaptın mı?

İzmir’ e 6 kere geldik. İzmir seyircisi çok iyi. Her geldiğimizde daha çok keyiflendiriyorlar bizi.

Şu an neler yapıyorsun?

Yeni projeler üzerinde çalışıyorum şu an. Sinema filmi ve dizi var. Ama şimdilik bunu açıklamayalım. Sürpriz olsun...

Yazarlar asıl yazmak istediklerini yazmıyor gibi geliyor bana, sende de böyle birşey var mı?

Bu TV için geçerli olabilir, orada bir sürü sınır var ama diğer alanlarda ben istediğim gibi hareket ettiğime inanıyorum.

Biraz da yönetmenliğinden bahsedelim. Bir ekibi idare etmek nasıl bir şey?

Zor ama keyifli. Kurallarınızı ortaya koyduğunuz zaman zorluk yaşamıyorsunuz. Ben disiplinsizliğe gelemiyorum sadece. Bizim meslekte yetenek disiplinle birleştiği zaman ifade bulur bence.

Hedeflerin var mı?

Hedefim tabii ki iyi bir anlatıcı olmak, yazar olarak olsun yönetmen olarak olsun.

Olmak istediğin yerde misin?

Oraya doğru koşuyorum, olmak istediğim yerde olsam şu an çok sıkıcı olurdu herhalde. Olmak istediğim yere doğru ilerliyorum diyeyim. Yani galiba doğru basamaktayım. İnsanın ve insani duyguların bu kadar etkin olduğu bir alan olması hem zor hem keyifli tarafı hırs, ihtiras vs 32 kısım tekmili birden.

İdolün var mı?

İdolüm yok, hayranlık duygum hiç olmadı hayatın boyunca. Yani birinin herşeyi ile arkasında durmak doğru gibi gelmiyor bana.

Kimlerle çalışmak isterdin?

O kadar çok ki. Türkiye’ de herhalde 100 kişi filan vardır. Ben mesleki tanışmaları seviyorum galiba. Hepsinden alınacak bir şeyler var çünkü. Yani bir kişinin her şeyiyle arkasında durmam derken, çok kişinin de bazı özelliklerinin arkasında duracağımı da burada belirteyim.

Bu 100 den akla ilk gelen isimler hangileri?

Yaşça büyükten küçüğe başlarım o zaman saygı babında; Şener Şen, Metin Akpınar, Şevket Altuğ, Perran Kutman, Zeki Alasya, Ferhan Şensoy, Ali Poyrazoğlu, Haluk Bilginer' den başlarım sonra da hiç bitmez. Alpacino var bir de Jack Nicholson’ la birlikte...

Mustafa Uğur Yağcıoğlu oldukça keyifli bir insan. Kendisiyle dalga geçebiliyor. Yaptığı işlerle gurur duyuyor. Yeni projelerinden de bahsetmiyor. Muzip bir ifadeyle, ‘ Sürpriz olsun ‘ diyor. Daha da önemlisi kendinden oldukça emin. Prensipli çalışarak hedeflerine ulaşabileceğinin farkında.

Sevgili Uğur, seni tanımak keyifti. Sayfama yeni bir soluk getirdin. Nezaket gösterip katıldığın için teşekkürler.

Sefalar getirdin....

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..