Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '08

 
Kategori
Sinema
 

Mustafa

Mustafa
 

Uzun metrajlı bir gölge oyunu gibiydi. Mektuplar, şarkılar, türküler, marşlarla süslenmiş, filmin hemen başında duyduğumuz Can Dündar’ın bildik sesinin kaliteyi tanımladığı iki saatlik bir belgesel izledik: Mustafa

Ankara’da törenler nedeniyle kapanmış yollara giremeyip başka yollardan dolaşarak küçük bir Ankara turu yaptıktan sonra alışveriş merkezindeki sinemanın gişesinin önüne vardığımızda saat 10:40’dı. Ve film de 10:40’da başlıyordu. Gişedeki görevli salonun dolu olduğunu ancak çok ön sıralarda yer bulunduğunu söyledi. 7 saat sonraki tek seans dışında tüm gün doluydu. Anlaşılan, Ankaralı “Cumhuriyet Bayramı Mustafa filminde kutlanır” demişti.

Salonun zifiri karanlığına perdedeki koyu renk gölgeler ışık olamamıştı. Ön sıralarda zorlukla gördüğümüz boş koltuğa oturur oturmaz henüz başlamış filmi izlemeye başladık.

Can Dündar güzel bir belgesel hazırlamış. Kimi zaman duygulanarak, kimi zaman gururlanarak, kimi zaman “koruyamadık” korkularına kapılıp üzülerek Mustafa filmini izledim.

Gölge anlatabildiğinde gölge vardı...

Fotoğraf gerektiğinde fotoğraf vardı...

Türkü anlatıyorsa o anı türkü anlattı, şarkı dile getiriyorsa şarkı anlattı, marşla ifade ediliyorsa marş anlattı...

Diyalogların olmadığı filmde, bildiğimiz Can Dündar güzel anlatımı, Atatürk’ü konuşan Yetkin Dikinciler’in, annesini konuşan Beyhan Saran’ın ve belgeleri okuyan Arif Soysalan’ın sesleri Goran Bregovic’in müziği birleşince kulaklarımızla değil, kalbimizle dinledik..

Filmin afişinde yazan iki cümle çok anlamlı: “Babasını kaybedip evsiz kalınca çalı çırpıdan bir yuva yaptı kendine... Yarın, toprağını kaybeden halkına, çöken çınarın dallarından yepyeni bir yurt kuracaktı.”

Bugün Cumhuriyet Bayramı kutlanıyordu ülkemizde. 85 yıl önce büyük bir devrim yapmıştı Mustafa Kemal.

Bugün Cumhuriyet Bayramı kutlanıyordu. 85 yıl sonra Mustafa Kemal’in büyük devrimine yakışır bir film hazırlamıştı Can Dündar.

Yok muydu, filmde eleştirilecekler? Vardı elbette ama varsın olsun. İki saat boyunca karanlık bir salonda hiç sıkılmadan izlediğim bir belgesel film varsa ve bu filmi izlerken duygulanabiliyorsam, zaman zaman boğazıma bir yumruk tıkanıveriyorsa, bir an gelip ayağa kalkıp içimden geçenleri bağırmak isteği beliriyorsa, alkışlamak istiyorsam, gururlanıyorsam, eleştireceklerimi içimde saklarım. Hatta filmden çıkarken unutmuştum hepsini.

Teşekkürler Can Dündar...

Blognot:

1- Hemen hemen tam dolu bir salonda her yaştan seyirci vardı. Filimi öylesine sessiz bir şekilde izlediler ki. Filmin sessizliklerinde sanki hiç kimse nefes almadı. Filmin ilk gösterime girdiği gün ilk seansa gelen grubun bilinciydi.

2- Film bitip, ışıklar yanınca salona baktığımda son zamanlarda alışkın olmadığım bir görünüm vardı. 11 yaşındaki yeğenim Sıla da aynı durumu farketmişti, salonda kapalı hiç kimse yoktu.

Ankara, 29 Ekim 2008

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..