Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '07

 
Kategori
Siyaset
 

Musul Sorunu (V)

Musul Sorunu  (V)
 

Fransa'nın Prusya karşısındaki yenilgisi, Ruslar için beklenen fırsattı. İngilizlerin bu konudaki ''sessizliğini'' de (!) sözümona değerlendiren Ruslar; 1877 yılında, Osmanlı'daki, (resmi olarak korudukları) Hrıstiyan tebanın, ıslahat (reform) ve bunun ''Avrupa Barışı''nın korunmasına katkı gerekliğiyle yapılandırılmış bir söylemle, maskelenmiş emellerini; Balkanlar'da ve Kafkaslar'da başlattığı güçlü bir operasyonla, işleme koydu... Rusya'nın İstanbuldaki ayağı, Rus Sefiri, General Nikolay Pavloviç İgnat'yev ki kariyerinde; Londra Ateşe militerliği, Türkistan da, Buhara'da ve Çin'de , Pekin'de yaptığı ''iş'' ler ve ''Yakın Doğu Masası Yöneticiliği'' ve Çar'ın Yaverliği vardır; Osmanlı üst düzey bürokratları'nın kontrolleri altında (!)olduğunu, Çar'a bildiriyordu!...

Böylece 93 Harbi başladı... Abdülhamid, savaşa karşı çıkmış, ancak Midhat Paşa ve kurmaylarını ikna edememişti!... O, ''düşmanın meramı, istiklal ve hukukumuzu ve memleketimizi mahv etmek olduğundan, bunlar feda olunmadıkça, arzusunu istihsal mümkün değildir'' demişti. Savaşın ikinci haftasına girilirken de;''Tarihler isbat eder ki düşmanın bu hareketi devletimizin şimdiye kadar tesadüf eylediği müşkilatın hiçbirisine kıyas ve nisbet kabul etmez '' sözlerini sarf etmişti... Üç orduyu yöneten , Serdar-ı ekrem Abdi Paşa ve kurmayları bakarken(!) Ruslar Tuna'yı geçti , Şıpka geçidi düştü.... Tuna şansını kaçıran Osmanlı müşirleri Şipka'yı geri almak için orduyu yıprattılar!... Plevne'de Müşir Osman Paşa, Askeri Savunma Sanatı'na yeni prensipler getirecek, üç aşamalı bir zafer elde etti...Ancak ek askeri güç ve lojistik destekten yoksun kalan, Osmanlı orduları için yenilgi kaçınılmazdı...Ruslar sonunda Edirne'ye ve ardından İstanbul , Yeşilköy'e (Ayestafanos) kadar geldiler . Kendileri için durumun vehametini gören İngilizler, donanmalarını Çanakkale 'den geçirip, Marmara'ya demirlediler!.. Çünkü Rusya; Mayıs1878'de, Londra'da yaptıkları gizli anlaşmanın sınırlarını aşmıştı !...

.''93 Harbi'' İmparatorluğa çok pahalıya patladı... Avrupada'ki toprakların % 40'ı kaybedildi. Balkanlar elden gitti. Ruslar Slav Denizi'ne kavuştular!..Kars ve Ardahan'da kaybedildi. Trakya ve Anadolu insanının 40 yıl süren trajik süreci de başlamış oldu...Abdülhamid'in itirazları, İngiliz tehdidi karşısında çaresiz kaldı; sözümona şartlı olarak, Kıbrıs'da İngilizler'e teslim edildi... Böylece, İstanbul (Tersane) Konferansı'yla başlayıp Londra Konferansı'nda devam eden bu stratejik süreç; Ruslar'ın, 93 Harbi sonunda , Ayestafanos Antlaşmasıyla kazandıkları hakların yarattığı ''Akdenize inme riskini'' dengelemek için, İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya ve Almanya'nın baskısıyla Ruslar'ın , Berlin Antlaşması'na razı edildiği yere kadar geldi...Bu antlaşma da; Abdülhamid'in atalarından ona kalan, genetik mirası, en iyi şekilde kullanmasına rağmen, ileride halledemiyeceği bir çözülüşün de, trajik öyküsünü başlatıyordu...

93 Harbi'nde Kafkas Cephesi'ndeki Rus ordusu'nun başında , Ermeni kökenli Melikov'un bulunması da özel bir anlam taşır...Ahmet Muhtar Paşa'nın başlangıçdaki başarıları, Erzurum'un düşmesi Erzurum Halkı'nın desteğiyle önlense de, bu gücün karşısında, askeri olarak bu savaşta fazla direnmek mümkün değildi... Savaşın ve işgalin geçtiği bölgelerde; Müslüman Türk'ler ve Kürt'ler, bilinçli birşekilde, toplukırımlara uğradılar!... Göçe zorlanıp, ''Bölgeden '' çıkarılmaya çalışıldılar!...

Balkanlar'da, Rumeli Müslümanları ve tehcirle buralara gelen Kafkas kökenli Müslüman'lar, Rus ve Bulgarlar'ca bölgede ve göç yolları üzerinde büyük kırımlara uğradılar...Balkanlarda, Türk nüfusu azınlığa düşürüldü!.. Balkanlar ve Kafkaslar'dan, İstanbul, Trakya ve Anadolu'a yapılan göç; Osmanlı'nın sosyal ve ekonomik yapısında , onarılmaz , büyük yaralar açtı... Bu bozgun ve çözülmeyle ortaya çıkan trajedi, Osmanlı yönetim kadrolarını ve bilhassa ''İttihak Terakki Kurmayları'nı''derinden etkiledi... İttihak Terakki , Balkan Savaşıy'la sona eren bu sürecin içinde, Selanik'teki genel merkezini, İstanbul'a taşımak zorunda kaldı.
Berlin Antlaşması, Osmanlı'nın Avrupa'daki sonunu hazırladı.Temmuz 1878'de imzalanan bu antlaşmayla;
Sırbistan, Romanya, Karadağ, bağımsızlıklarını kazanıyorlar, Bosna-Hersek muhtariyet şeklinde Avusturya'ya bağlanıyor, Bulgaristan'da özgür bir ''Prenslik '' kuruluyor, Teselya'yı Yunanistan, Kars, Ardahan, Batum'u Rusya alıyor, Kotur, İran'a bırakılıyor (!), Kıbrıs Adası'da, İngiltere'nin yönetimine terk ediliyordu!...

Berlin Antlaşması'nın ''61.Maddesi'', Ermeniler için, bir dönüm noktasıydı!... Bu maddeye göre; Osmanlı, Doğu Anadolu'da islahat yapacak, asayişi sağlayacak, aldığı tedbirlerin icrasına da, ilgili devletler, ''nezaret edeceklerdi''...

Ermeni Sorunu, resmi antlaşmalarda yerini bulduktan sonra, Ermeniler, yurt içinde ve yurt dışında, hızla sosyal ve siyasi örgütlenmeye başladılar!...Erzurum'da kurulan, ''Anavatan Müdafileri Derneği'nden'', Van'daki ''İhtilalci Amerikan Partisi'ne'', gene Van'daki ''IRKÇI'', ''Kara Haç Cemiyeti'ne'', İsviçre'deki Marxistler'in kurduğu, Hınçak Partisi'nden'', Tiflis'te kurulan, ''Ermeni İhtilal FederasyonuTaşnaksutyun'a'' kadar, hepsi, siyasi arena'da yerlerini aldı...

Ermeni Tarihinde, çok önemli bir adım atılmış, önemli bir merhale katedilmişti... Doğu'da, Kafkaslar'da, Mezopotamya'da, Müslüman, Hrıstiyan halkların ; emperyal devletlerin ve batıdaki finans oligarşisi'nin çıkarları uğruna, yüzyıllık trajedisi başlıyordu!...

Jöntürkler, Fransız Devrimi'nin özünü kavrayamadıkları gibi , Pax Britannica'nın da, ekonomi-politiğini anlayamadılar!...Doğu'nun Üretim Tarzı'nı bilmedikleri gibi, bu ekonomi-politiğin analizini yapacak bir alt yapıya sahip değillerdi...(Devirmek istedikleri Abdülhamid bile ''Siyasi Hatıratında'' , onların ciddi bir fikirleri olmadığını, yabancı memleketlerde, parasızlık yüzünden bazı şeylere(!) katlanmamaları için, onları madden desteklediğini, onlara memleketten para gönderilmesine göz yumduğunu; tek muhalefetlerinin yanlış da olsa temiz kalmasını istediğini ve yabancıların maşası olmalarını engellemek için , çaba sarfettiğini yazar...) Jöntürkler İngilizler'i küçümsedikleri gibi, kendi ''Hilafet Müeesseselerini de'' küçümsediler. Fransız Devrimi'nin; ''özgürlük, kardeşlik, eşitlik'' sloganına ekledikleri, ''Ulusculuk'' olgusunu da, abartılmış bir ''Jakoben şablonuyla'' büyütüp, eklektik ve pragmatik bir telaşla, sözümona sentezlediler...Fransız devrimi'nin dayandığı sınıf savaşlarının tarihsel sürecini ve onu zorlayan ve etkileyen dış dinamiği de öğrenemediler... Fransız Devrimi'nin ortaya çıkardığı, ''İnsan Hakları'' kavramının, devrimin liderlerinden Robespierre'nin, Fransız nüfus fazlasını 4 milyon azaltma projesini, bu işin de önce, beşyüz yetim, kimsesiz çocuğun mezbahalarda doğranmasıyla geliştiğini, hiçbir zaman öğrenemediler... Tıpkı, ''Burjuva Monarşisiyle'' başlayan bu devrim sürecinin, erki; sanayi, ticaret burjuvazisinin ve bunları yöneten ''seçkinci sermaye erbabının'' (bankerler ve borsayı yönetenlerin) elinde olduğunu öğrenemedikleri gibi...

XIX.Yüzyıl'ın sonları ve XX. Yüzyıl'ın ilk çeyreğinde demiryolları, küresel değişimin yaşandığı dönemde; dünyanın yeraltı , yerüstü zenginliklerinin emperyal ülkelere ulaştırılmasına, ülke içi ticari her türlü emtianın taşınmasına ve dolayısiyle ticaretin, endüstrinin ve sosyal yaşamın gelişmesine katkı sunan, stratejik özelliği olan önemli bir araç olmuştur...Ulusal Birliğini ancak 1871 yılında tamamlayan Alman İmparatorluğu, küreselleşme sürecinin bu aşamasında, İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya ve Rusya'nın yanında, dünya pastasından pay alabilmek için, hızla hareket geçmiş, Şark'a Doğru Planı'nı uygulamaya koymuştur...

(devam edecek)

Fotograf: XIX.Yüzyıl sonu Mekke,
Arka fondaki tepe; Suudi'lerin yıktığı
Ecyad Kalesinde, Osmanlı İmparatorluk (İslam) Bayrağı

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..