Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '13

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Mutaassıplık. 1 : Alalama, boyalama…

Mutaassıplık. 1 : Alalama, boyalama…
 

gazetecell.com


 Bir Orman mühendisi olan Hüseyin Çetinel Cihangir'deki yokuştaki merdivenleri aklına takmış , buraların niye bu kadar pis olduğunu ve renksiz tatsız tuzsuz olduğunu kendi kendi kendine sormuş. Sonra bir çare bulmuş. Çareyi arkadaşlarına açmış, arkadaşları da fikri çok güzel bulmuşlar ve üç kafadar buradaki merdivenleri üç gün içinde hem temizlemişler hem de orayı gökyüzünün bütün renkleriyle tam uyumlu bir şekilde boyamışlar.

İstanbullular, bir de kalkıp bakmışlar ki : “llah Allah.. Ne oldu bu merdivenlere..” diye şaşmış, şaşmış kalmışlar. Merdivenler rengarenk. Çiçeklerden güzel ve tertemiz.

İstanbullular bu sürprize hayret etmişler. Olur mu yahu. İstanbul’da,Türkiye’de bir yer rengarenk boyansın da siyah, simsiyah olmasın.

İki gün içinde İstanbul’un her tarafından değişik insanlar bu güzel, rengarenk merdivenleri görmeye gelmişler. Ve hayretle seyretmişler. “Türkiye’de böyle şey de olur mu?” diye .. ve gülmüşler, gülümsemişler. Bir mutlu olmuşlar ki sorma gitsin…

Daha demeye kalmadan, ertesi günü  yine o güzel İstanbullular bir de bakmışlar ki, o güzelim gülümseyen, rengarenk merdivenler gitmiş, simsiyan ve grili renkli acayip merdivenler geri gelmiş.

Yahu bu işi kim yapmış, diye sorgu sual ederken Belediye önce inkar yoluna sapmış, daha sonra bakmışlar ki, mızrak çuvala sığmaz ; İstanbul’un Mutaassıp Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan itiraf etmiş… “Merdivenleri  biz siyaha boyadık.”
“Niye?”
“Efendim, herkes her yeri istediği renge boyarsa, bu işle biz nasıl başa çıkarız. Söylesenize? Böyle bir iş için önce mahalleli ile anketler yapmalıyız. Sonra renkler üzerinde anlaşmalıyız…” Falan, filan bir sürü hikaye…

Fakat İstanbullu’nun canı bu işe çok can sıkılmış. Ver yansın etmeye başlamışlar Belediyeye, Başkanına, işçilerine ve bu işi bu yere getiren anlayışa.

Bu anlayış nedir? Bu anlayış mutaassıplıktır arkadaşlar… Bu anlayışta renk yoktur. İnsanlar karalar giyinirler olmazsa gri, daha olmazsa en fazla koyu lacivert…

Ama en cok takdir edilen renk siyahtır: Hani demiş ki şair:

“Karadır bu bahtım kara
Sözüm kar etmiyor yare
Yüreğimi yaktı nara
Eyvah eyvah eyvah ey”

Türk insanı  hep bahtının karalığından yakınmış, çevresini kara görmüş; karısını da kara çarşaflara sokmuş… Yüzyıllarca yıl böyle gitmiş.

Daha şimdilerde renkleri tanıyoruz; Cumhuriyet’ten beri resim yapmasını öğrendik, bazılarımız da çok iyi resim yapıyor; gerçi mutaassıplar resim yapmayı da günah sayarlar ve hatta nerde bir resim görseler yırtmayı, nerede bir heykel görseler yıkmayı marifet sayarlar. Olmazsa yapanlar hakkında ağzı alınmayacak kötü sözler söylerler. Veya heykelleri yıktırırlar.. Ne yazık ki, böyle bir devirden geçiyoruz…

Böyle bir devrin rengi “Renk ahenk…” olamazdı ki… Elbette siyah olacaktır, kara olacaktır; bilemediniz gri olacaktır… Çünkü adamların ruhları kara… En aşağısından renksiz.

Şimdi bakalım o merdivenler öyle “GRİ” kalacak mı? Çünkü İstanbullular rengarenk merdivenin ne kadar güzel bir şey olduğunu gördüler.

İnsanlar bir kez güzel bir şey gördüler mi, artık eskiye kolay kolay dönemezler. Onun için bütün insanlarımıza yalnız Mekke’yi, Medine’yi değil bütün dünyayı gösterelim. Dünyanın ne kadar renkli olduğunu gördükten sonra belki karalardan vazgeçerler, uygar insanlar gibi giyinirler ve çevrelerinde renk görmek isterler.

Zaten eğitim de böyle bir şeydir; dünyanın renklerini göstermektir; yoksa insanları karanlıklarda tutmak değil.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..