Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '09

 
Kategori
İnançlar
 

Müteşabih (Şifreli) ayetler

EUZÜBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

KUR-AN’IN (ŞİFRELİ ) MÜTEŞABİH

AYETLERİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM

Ali İmran Suresi / 7 sana kitabı indiren O’dur. O’nun ayetlerinin bir kısmı muhkemlerdir. (Kesin anlamı ifade eder.) Kitabın temelidir. Ayetlerin bir kısmı da müteşabihtir. (Çeşitli anlamlıdırlar.) Kalplerinde eğrilik olan kimseler, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için kitabın sadece müteşabih kısmının ardına düşerler. O’nun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, “O’na inandık, hepsi Rabbimizin katındandır”derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez.

“Kur-an; alemler için, bir öğütten başka şey değildir. Kur-an’ı ağır, ağır düşüne, düşüne oku, doğrusu biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız. Kuran’dan kolay olanı oku. Yalnız Rabb’in için dayanıklı kıl benliğini an dolsun ki biz Kur-an’ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Okunup anlaşılması için de O, topluluğun dilinde Arapça olarak indirdik.”

Ahseni Takvim üzere yaratıp, kendisine halife seçtiği kullarına. Vahye dayalı kutsal kitabı okuyup düşünerek, aklını işletenler için mucize rehber, yol gösterici kıldık. Daha iyi anlaşılması, gizlisi saklısı kalmaması için Cebrail A.S. ile desteklenen Peygamberler göndererek açıkladık. Allah’ın Kur-an ile bize verip ve almak istedikleri;

Vahye dayalı akıl ve düşünce, gönlümüze de aşk, sayılamayacak kadar da çok nimet vermiştir.

Kemal noktasındaki tekamülün gerçekleşmesini, zaman ve mekan içinde birliğe layık parçalar olarak terbiye olmamızı, vahye dayalı kitabı okuyup anlamaya çalışmamızı. Bu şekilde yaşayarak erdemli olgunluğa kavuşmamızı ve tekamüle giden yolda ilerlememizi istemiştir.

Bu erdemli olgunluğa kavuşmak için yol gösterici, ışık tutucu güzel yaşantısı ile örnek olacak, Peygamberler de artık gelmeyeceğine göre akıl süzgecinden geçmiş hazır bilgi kaynaklarını değerlendirerek Kur-an’ı; insanların okuyup, doğru aşamaları için, anlamaları gerekmez mi? diye, düşünmeye başladım. Bu düşünceyle de okuma alışkanlığı elde edindim. Okuyup, düşündüklerimi de sizlerle paylaşmak istedim. Bu yüzden de; Kur- an’ daki bazı sürelerin başındaki harfli ayetlerin (müteşabih) çeşitli anlamlı ayetler olduğunu, gizli sır taşıdıklarını, anlamlarını ise sadece Allah bilir demenin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Tabii ki Allah herşeyi bilir ona ne şüphe.. Ama bizim de düşünmememiz için sır diyerek üstünü örtmenin, çok doğru bir düşünce olmadığını ve aklımıza da uymadığı kanısındayım.

Allah kendisi için sakladığı bir sırrı neden? Bizim için indirdiği okumamızı emrettiği kitapta neden vahiy edip açıklasın. Bizim tekamül yolundaki erdemli gidişimize katkısı ve faydası olmayacaksa, bizi bizden daha iyi tanıyan Allah, bu ayet ya da şifre harfleri yüce kitaba neden koysun, vahiy etsin. Hem kolay hem de daha iyi anlayıp anlatılması için o, toplumun dilinde indiren Allah, birde Peygamber (Resul, Elçi) gönderip, açıklatıyor. Hatta Peygamberler de yanlış anlayıp anlatmasınlar diye onlara da Cebrail A.S. mı gönderip gerektiğinde düzeltip yardım ediyor. O halde insanlığın tekamülü için zaman ve mekan içinde Kur-an’da gizli üstü kapalı, bilgi kalması doğru bir düşünce tarzı olamaz diye düşünüyorum. Yalnız haddi aşıp aşırı gidenleri Allah sevmez dikkat etmeliyiz. Çünkü biz düşünüyoruz. Doğru olanı yalnız Allah bilir.

Allah insanların unutkanlığını bildiği için Kur-an’daki bazı surelerin başına vahiy ettiği bu harfli ayetlerle bize söylemek istediği, kastettiği şeylerin şimdi sıralayacağım sözcükler olduğunu düşünüyorum; İyi dinle - iyi anla - iyi anlat.

Oku – okut - okusunlar. Yaz – yazdır – yazsınlar. Ezberle - ezberlet - ezberlesinler. Yaşa – yaşat - yaşatsınlar. Okuyup - düşünüp - ders alsınlar şeklindeki daima yapmamız gereken emirleri olduğunu, hem peygamberleri hem de insanları uyardığını düşünüyorum.

Bu gizlilik konusuna gelince ancak, tekamül evreleri içinde insan zekasıyla zamanla anlaşılıp yaşanması olabilir diye düşünüyorum.

Bilginin aslı, özü, kaynağı Allah’tadır. Tekamülün gerçekleşmesi zaman içinde bu bilgilere ulaşmakla olur ki, Allah insanların belleğine bu bilgileri ezelde (fıtratta) yaratılışta yükleyip, gizlemiştir. Cüzi irade, akıl ile gayret edip çalışıp, tefekkür edenlere İlahi aşk ile ilham geldiğini düşünüyorum. Bu ilham ile gelen ilmin sırrına tüm yüceliğine rağmen insanın akıl gücü yetmez. İnsanı Allah’taki öze ulaştırmaz O’nu anlayıp anlatamaz. Gayb alemindeki bilgileri öğrenmek veya bilmek Allah’ın izin verdiği ve bizim O’na olan yakınlığımız, dostluğumuz ölçüsünde ancak rüya veya ilhamla olur. Bizde ondan yardımını diliyoruz.

Özden açılan pencereden bize bilgi ses getirecek olan ilahi aşktır. Çünkü öz kendisini aşk dediğimiz bir temel duygu ve arzu ile hissettirir. Gönüldeki bu aşk ezele, öze dayanır ki insanı Allah’taki birliğe, tekliğe götürür.

Öze duyulan bu aşırı sevginin mükafatını Allah kulun kalbine ilham veya rüya yoluyla ilim olarak yansıtır.

Taşın içinde ki saklı heykeli, yontmadan önce gören heykeltıraş misali.

Üstü kapalı bilgileri bu duygu ve düşüncelerle ortaya çıkarıp yazma arzusu du-

yuyorum. Vebal almaktan Allah’a sığınırım. Rızasını kazanmayı umar yardımını

dilerim. Herşeyin en doğrusunu elbette Allah bilir.

Yarın açıklamasını yaptıklarımı açıklayacağım.

Arz ederim.


Cahit KARAÇ

O7.04.2002

 
Toplam blog
: 322
: 1004
Kayıt tarihi
: 08.03.08
 
 

1953 Elbistan doğumluyum. Lise mezunuyum. Kamuda çalışıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Ken..