Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

14 Kasım '08

 
Kategori
Tarih
 

Müthiş Bir Buluş !..

Müthiş Bir Buluş !..
 


Dev sürüngenler birkaç yüz milyon sene boyunca bütün dikkatimizi üzerlerinde topladılar. Yeryüzünün o zamanki olağanüstü görüntüsünde, toprağın altında saklanan ya da otların arasında koşuşan dört ayaklı küçük yaratıklara kimse aldırmadı!..


Bugün bu hayvanları ancak elimize geçen dişlerinden tanıyoruz. Çünkü dişler bir mine tabakasıyla kaplı olduğundan, iskeletin kemiklerinden çok daha az bozulurlar, daha uzun süre dayanırlar. Bunun yanı sıra dişler, ait olduğu hayvanın neyle beslendiğini gösterir. Bir kaplanın dişlerini gören herkes, bunların etleri parçalamaya yaradığını tahmin edebilir; et yiyici ile ot yiyici hayvanların dişlerinin arasındaki fark apaçık bellidir.


Sürüngenlerin dişleri koni biçiminde olup uçları sivridir ve hemen hepsi birbirinin aynıdır. Oysa yeni türeyen hayvanların dişleri birkaç çeşittir. Bu durum, memeli hayvanların büyük özelliklerinden bir tanesidir.


Yer tarihinde, şimdi canlıların kralı sayılacak memeliler ortaya çıkmaya başladığı dönemin ilk zamanlarında, bu hayvanlar böceklerle beslenirlerdi. Daha sonraları "otçul" ve "etçil" olmak kaydıyla ikiye ayrıldılar. Ardından da irileşmeye başladılar. Boyu 2 metreyi geçtiği tahmin edilen ve bilimsel adının karşılığı "köpek çenesi" olan bir tanesinin adından da kanıtlandığı üzere, bizim tanıdığımız hayvanların biçimini almaya başladığı anlaşılmaktadır.


Lâkin ne yazıktır ki, hayvan türünün en büyük gelişimini taşıllarda asla göremeyeceğiz. O çağlarda en büyük evrim dişlerde ve kafa şekillerinde değil, vücut ısısındadır!.. Memeliler, her yerde yaşayabilmelerini sağlayan sıcak kana sahip olmakla, canlılar dünyasına çok büyük bir yenilik getirmektedirler.


Gözeler, bağımsız varlıklarken, suyun içerisinde yaşıyorlardı. Sonradan, biraraya toplanıp hayvanları meydana getirdikleri zaman da suyu aramaktan vazgeçmediler. İlk zamanlar hayvanlar durmadan tuzlu su yuttular... Sonra denizkestaneleri bazı mineral tuzları kattılar. Daha sonraları yumuşakçalar ve balıklar, ana maddesi deniz suyu olan kanı yarattılar. Gövdeleri, içerisinde gözelerin yüzdüğü gerçek bir akvaryuma dönen hayvanlar, karalara çıktıkları zaman kanlarının içerisindeki deniz suyunu da birlikte götürdüler.


İşte memeliler ve kuşlar, bu düzene bir yenilik getirdiler... Kan artık sıcaktı!.. Balıklarda, kurbağagillerde, sürüngenlerde vücudun ısısı çevrenin ısısına uyduğu halde, yeryüzüne bu yeni gelen hayvanlarda bazı kimyasal tepkimeler durmadan ısı üretiyordu. Bu hayvanlar içlerinde bir çeşit kalorifer tesisatı taşıyorlar ve bu sayede, içerisinde gözelerin yaşamakta olduğu bu akvaryumu otomatik olarak, ona en uygun gelen ısıda tutabiliyorlardı.


O zamana kadar, havanın sıcaklığı çok arttığı ya da çok azaldığı takdirde hayvanlar ölürlerdi. Şimdi artık aşırı sıcaklara ve şiddetli soğuklara dayanabileceklerdi. Bu hayvanlar yalnız, sıcaklığın aynı kalmasını sağlayan kimyasal tepkimeler bozulduğu zaman ölüyorlardı.


Yeryüzünü fethetme yolunda geniş adımlarla ilerleyen canlıların dünyasında, bu hayli önemli ve büyük bir gelişme sayılır! Bundan açıkça anlaşılıyor ki, hayat yolunda en son ortaya çıkan canlı varlıklar, ilk canlıların içerisinde yaşadıkları suların sıcaklığını aramışlar ve o ortamı, sıcak kanları vasıtasıyla elde etmişlerdir.


Üstelik daha da ileri giderek, içerisinde çok küçük hava kabarcıklarının sıkışıp kaldığı, tüylerden ya da kıllardan ibaret bir giysi edinmekle, ısıtma sistemlerini pekiştirmişlerdir. Bu giysileri onları soğuktan olduğu kadar sıcaktan da korumaktaydı. Bu şekilde onlar artık istedikleri yerde yaşayabileceklerdi.


Yer gezegeninin fethi artık tamamlanmaktaydı... Memeli hayvanlar ve kuşlar en şiddetli soğuklara ve en kavurucu sıcaklıklara rahatlıkla göğüs gerebileceklerdi.
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..