Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Mutlu bir evliliğin formülleri var mı?

Mutlu bir evliliğin formülleri var mı?
 

Geçen gün elektronik postamı kontrol ediyordum.

Bir sonraki cümleyi kurmaya çalışırken,

son TTNet reklam filmi geldi aklıma.

Gülse Birsel ilk defa beni güldürmeyi başardı.

TTNet reklamını pek beğendim.


Nereden çıktı şu reklam şimdi?

Yazımın başlığı ve içeriği ile pek uzak sayılmaz aslında,

ne de olsa bir aileyi canlandırıyorlar.

Bence, bu reklam filminden bazı ipuçları yakalanabilir

şu mutluluk formüller hakkında.

***

Evet, internetsiz hayat çekilmez oldu gerçekten,

bende postamı kontrol ediyordum demiştim.

İş yerime geldikten sonra yaptığım ilk iş.

Maillerimin arasında bir başlık çekti dikkatimi:

“Erkeğin ağzından Mutlu Evlilik Sırları”

Pek eğlendim ve güldüm okurken, çok güzeldi.


Sonra düşündüm:


Mutlu bir evliliğin formülü var mı gerçekten?

Zor bir soru. Cevabını bulmak için Amerika’yı yeniden

keşif etmeden ne yapmalı?

Atasözler bu konuda ne demişler, önce onlara bakmalı.


Bizim atasözlerinden sonra, en çok Çin atasözlerine güveniyorum.

Neden mi?

E ne de olsa en çok nüfuslu ülke, en çok hayat hikayeleri orada var.



Ve bir Çin atasözü diyor ki:



Bir gün mutlu olmak istiyorsan içki iç

Bir hafta mutlu olmak istiyorsan seyahate çık

Bir ay mutlu olmak istiyorsan evlen…


Yorum yapmama gerek yok sanırım.



Türkçe dili konusunda kendimi hep çok yetersiz hissettim.

Bir çok zorluklar, komik durumlar, potlar, gözyaşları vs. yaşadım.

Ancak dil bilmemenin aynı zamanda, mutlu evlilik formüllerden

bir tanesi olduğunu da yaşayarak öğrendim.


Nasıl yani?


Evlilik hayatımda, dil bilmemenin yararlarını çok gördüm.

Mağlum evlilik, kolay iş değil, ne zaman eşimle kavgaya tutuşsak,

kavganın tam alevleneceği zaman eşim:

“ Bütün bunlar beni tam anlayamadığından kaynaklanıyor. Türkçeyi iyi bilmediğin için!

Türkçeyi iyi bilseydin, şayet …”


“SUÇLU” bulunmuş olup, kavga tatlıya bağlanıyor.


Türkiye’ de doğup büyüseydim 16 yıllık evli birisi olabilir miydim

soruyorum kendime bazen?



Bir de çok sevdiğim sözü var Sokrates’in:

Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, önce kendisinden başlamalıdır.”

Aslında bu sözlerden tam olarak ben ne anlıyorum:

Kendimizi, en iyi tanıdığımz kendimizi, değiştirmek o kadar zor ki,

Başka birisini nasıl değiştirebiliriz ki?



Bence mutlu evliliğin formülerinden bir tanesi de:

Eşlerimizi oldukları gibi kabul etmek,

onları asla ve asla kendi istediğimiz kılıfa sokmaya çalışmamak.



Tabii ki her evliliğin kendine özgü formülleri vardır.

Beklentiler ve öncelikler farklı çünkü.



Hayatta en önemli şeylerden biri denge olduğuna inanıyorum.

Hayat mükemmel bir denge üzerine kurulmuş.

Her olumsuz yönün bir de olumlu tarafı vardır mutlaka.

Bu değişmez bir kuraldır.


Hayatı, hep saatin topuzlu sarkacına benzetirim,

hani duvar saatleri var ya,

çalarlar her saat başı, çok severim o saatleri.

O topuzlu sarkaç bir sağa bir sola gider.

Sağ taraf pozitif, sol taraf negatif, sürekli birbirlerini dengelemeye çalışıyorlar.

Ne kadar çok sağ giderse sarkaç o kar çok sola da gider.

Orta da dengedir.


Sapmalar ne kadar az olursa hayat o kadar dingin olur.

Hayat durağan olmadığı için sapmalar mutlaka vardır,

bazen büyük, bazen küçük.

Bunun için ödenen bedeller de aynı oranda değişmektedir.



En karanlık gecelerden sora, güneş yine doğuyor.


***


Ve işte benim okuduğum ve yazıma ilham kaynağı olan mail:

“Karım ve ben bir evliliği sonsuz yapmanın sırlarını keşfettik...

Haftada iki kere, güzel bir restoranda gideriz, biraz şarap, biraz güzel yiyecek...
Salı günleri o gider, Cumaları ben...

Ayrı yataklarda yatarız...
Onunki İzmir’de, benimki İstanbul’da...

Karımı her yere götürürüm...
Ama her seferinde dönüş yolunu bulur...

Yıldönümümüz için karıma nereye gitmek istediğini sordum...

O da "Uzun zamandır gitmediğim bir yer olsun" dedi... Mutfağı önerdim...

Her zaman elele tutuşuruz...
Eğer elini bırakırsam, hemen alışverişe başlar...

Elektrikli blender’i, elektrikli tost makinesi, elektrikli ekmek kızartıcısı var...

Bana diyor ki "çok fazla ıvır zıvır var ve oturacak tek bir yer yok" Ben de ona elektrikli sandalye aldım...

Şunu her zaman hatırlayın... Evlilik boşanmanın birinci nedeni...

İstatiksel olarak, boşanmaların %100 ü evlilikle başlıyor...

Karıma 18 aydır tek bir söz söylemedim...
Onun sözünü hiç bir zaman kesmek istemem...

Son kavgamız benim suçumdu...
Karım bana "televizyonda ne var" diye sordu... Ben de "toz" dedim...”

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..