Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '18

 
Kategori
Güncel
 

Mutlu Olma Kuralları

Mutlu Olma Kuralları
 

Toplumsal kuralların insanları bir alana sıkıştırdığı düşünülür. Haklı veya haksız gerekçe aramaksızın yasaklar, kurallar genellikle insanları daha fazla tahrik eder. Sorumluluğun belki de başkasında olduğunu düşünmenin verdiği umursamazlık ya da aslında doğa kurallarına son derece aykırı düzenlenmiş yaşam alanları, kurallar bütünü bir süre sonra mutluluğun değil mutsuzluğun, çatışmanın başlıca nedenine dönüşür.

Bir yerde yaşayan insanlar; toplumsal kuralları düzenleme anlamında aralarında bir ittifak ve sorumluluk duygusuyla hareket ettiklerinde genellikle ortamda daha az kavga ve işlerin daha pratik çözümüne yönelik çalışmaların hızla arttığı görülmüştür. Misal bir şehirde insanların yaşamakta olduğu bir zamanda devlet mevhumunun işini artık yapmaktan vazgeçtiğini uzun süreli tatile çıktığını düşünelim, bu insanlar ne yapacaklar? Ortalıkta birbirini boğazlayan insanlar cirit atacak değil, en fazla bu iş böyle olmayacak deyip birileri sorumluluk alacak hatta devlet olmadığı için daha fazla sorumluluk hissedecek, trafikte, kazalar esnasında daha fazla sorumluluk alacaklar. Aynı şekilde belki de birbirlerine ne kadar çok ihtiyaçlarını kavrayıp, daha da enteresan bir şekilde saygı toplumu inşa etme yoluna dahi gidecekler. Hâlihazırda insanlar arasında kabadayılık yapmayı adet edinenlerin önce aile bireylerinin kalabalık oluşuna daha sonra da kamuda erişebilecekleri makamlarda kendilerini kurtaracağına kesin olarak inandıkları kişilere olan güvenlerinden dolayı suç işledikleri bilinen bir gerçektir. Örneğin, bir zengin ile bir fakir aynı davalarda farklı cezalar alabildiği dünyanın hemen her yerinde bilinir. Yani bunun medeniyetle veya batı ile alakası yok. Hatırlayalım Amerika Birleşik Devletlerinde ekonomi hasar aldığında devlet mekanizması küçüklere borçlarını ödetirken, büyüklere devlet hazinesinden doğrudan para yardımı yaptı. Aynı para kriz sonrası düşen faiz oranlarından dolayı ise Amerika’yı terk etti. Aynı şekilde geçenlerde ülkemizde bir sürü tekel konumundaki büyük şirketin vergilerine milyarlarla ifade edilen aflar gelirken hala söz konusu şirketlerin işçi çıkarmasından endişe ediliyor olması da cabası. Aynı zamanda ülkede son altı ayda fiyatlar bazı ürünlerde yüzde yüzden fazla artarken dolar milyarderlerinin arttığını haber alıyoruz. Bu dahi normal şartlarda bir insanın üzülmesi, güveninin zedelenmesi için yeterli bir haber ama acaba haber kanallarını da ellerinde tutan elitler gerçekten de bu haberi insanlara ne amaçla veriyor olabilirler! En nihayetinde ikili ilişkiler anlamında Galatasaray kulübünün başkanının kızının veya oğlunun layğıyı en fazla Trabzonspor klübü başkanının çocuklarından biri olabilir, sıradan Galatasaray veya Trabzonspor taraftarı değil. Olur mu; olursa sürpriz olur. Büyük sürpriz.

Normal şartlarda insanlar doğrudan sorumluluk aldıklarında birincisi kendilerini değerli hissederler. Onayları alındığında ise söz konusu faaliyet her ne ise onun başarılı olmasını isterler ve daha fazla emek, çaba harcarlar. Halk arasında bir inanış vardır; yarın Pazartesi ve bu inanışı test edebilirsiniz; bu inanışa göre bir noktada trafik sıkışıksa, eğer kaza yoksa orada illa trafik polisleri vardır diye bir inanış var. Ben bilemiyorum ne derece doğrudur ama kaza olmadıysa şayet trafik polisi vardır anlayışı trafik sıkışıklığının nedeni görülüyor. Gerçekten de halkın bizzat sorumluluk aldığı işlerde, işlerin çok hızlı ve mümkün olan en az niza ile olayların sonuçlandığı söyleniyor. Elbette kuralların oturması için belli bir zaman geçmesi emek verilmesi gerekiyor ancak kurallar şehir, kasaba, mahalle sakinleri tarafından benimsendiği anda artık uyulması zorunlu hale geliyor. Elbette söz konusu kuralların çoğunluk tarafından alınan kararlar neticesinde oluşması önemli.

Yine trafik konusuna gelirsek; örneğin bir kasabada çeşitli noktalarda trafik ışıklarının olduğunu kabul edelim. Işıklar standart şekilde yanıyor ve sönüyorsa insanlara faydadan çok zarar vereceği kesindir. Örneğin, saat gece on ikide araçlar için kırmızı ışık yanıyor ancak bilinen gerçekse gece saat on ikide oradan yaya neredeyse geçmiyor. O durumda yayanın geçmesi için ışıkların butonla basılarak yapılması daha isabetli olur. Yayaların asla geçmediği bir yola yaya ışıkları koyup insanların araçlarıyla durmasını sağlamak, arabaların fren aksamları, lastik aksamları, ışık aksamları, yakıt tasarruflarına olumsuz etkileri olduğu bilinen bir gerçektir ki böyle bir uygulama yapmak ve kurallara uyulmasını sağlamak faydadan çok zarar getirir… Aynı zamanda trafik ışıkları kaldırılan küçük yerleşim yerlerinde halkın trafikte sorumluluk almasıyla inanılmaz rahatlama olmuş.

Televizyon, basın ve birçok kuruluş insanlara en zayıf noktalarından yaklaşarak onlara faydalarına oldukları durumları bildirir ve şu anda benim yaptığım gibi yazı yazarlar, haber yaparlar, müzik yaparlar, film hazırlarlar.  Özellikle yapılan işlerin bir mutfağı, mutfağında fikir aşaması, kayıp kazanç tahlili en sonunda da ürünün piyasaya çıkma süreci takip eder.

Ortada insanların ihtiyaçlarınaymış gibi görünen açıkçası insanların ulaşmak için hayatlarının hedefi kabul ettikleri durumlar, erdemler genellikle bir oyundan ziyade sıradan insanı içine çekmek üzere hazırlanmış bir tuzaktır.

Afrika’da ve Amerika’da veya Avrupa’da yaşayan iki çocuğu ele alalım. Dondurma hakkındaki bir reklam veya görsel ikisinde de arzu uyandırır. Uyandırılan arzu tatmin edildiğinde geçici bir süre sonra tekrarını isteteceğinden tatmin duygusu geçicidir. Dolayısıyla Afrika’da yaşayan birisi eğer çevresinde dondurmaya ulaşan sayısı az veya hiç yoksa bunun bir anlamı olmaz. Türkiye örneğinden yola çıkılırsa lüks bir sitede site görevlisinin oğlu veya kızı olarak yaşamak, kendi sosyokültürel yapısı aynı olan bir mahallede yaşayan çocuğa oranla yokluk, eksiklik etkisini daha fazla yaşamaktadır.

Haberler ve filmler de aynı etkiyi yapar. Hâlbuki her kare özenle seçildiği, bazen sekiz on kez tekrarlandığı, filmde oynayanların makyajından ışığına bir dekor oluşturulduğu halde biz yetişkinler dahi çoğu kez etkisinde kalıyoruz. Çoğu yetişkinin hayatı filmler üzerinden açıklamaya çalışması, insanları bir kısmının oradaki “performansları” gerçek olarak algılamaları “ben de yapabilirim” duygusuna kapılmalarına yapamayınca hayal kırıklığına uğramalarına ve hayal kırıklıklarının insanlar üzerinde daha da yıkıcı etkiler yaptığı, bilinir. Farzı misal insanların acılarına dillerine derman olduğu iddia edilen kişilerin film, şarkı ve arabesk yoluyla durumu içselleştirdikleri tabiri caizse insanları bulundukları noktaya tabiri caizse zamkla yapıştırma görevini, kişilerin beyinlerine kazıdığı kendilerinin lüks içinde toplumun dinine, örf ve adetlerine hakaret edercesine yaşarken azınlık birkaç kişinin yaptığı her türlü ahlak dışı fiili,  eylemi (kadın dövme, uyuşturucu kullanma, nikâhsız yaşama eylemlerinin tamamında rol model halinde gelebildikleri, ancak söz konusu eylemler toplum içinde ayıplandığı bilinir) ünlülere normal şartlarda onlara yakıştırmakta sorun yaşamazken, kendi içinde aynı durumu onaylamıyormuş gibi gözükür. Bu gerçekte böyle midir; yoksa bu durumlar perde arkasına mı taşınmaktadır araştırılması gereken toplumsal araştırma konuları arasında yer almalıdır.

Bu durumda mutlu olmak için dikte edilen konuların insanların mutlu olmaları için değil, bağımlıklarını artırmak için farklı bir yol izledikleri malumdur. Mutlu olmak için bulunulan durum bir şekilde kabul edilerek dışarıdan verilen zararlı sinyallere karşı duyarlı olabilmeyi gerektirir. Bu ciddi bir sorundur… Haberleri seyreden bir kişi akşamki haberleri izlediği zaman sinirleri gerilmiş olarak kalkar. Değişen bir şey olmamasına karşı sinir sistemine verilen zarar muhteşemdir…

Toplum tarafından kabul edilen kurallar akıl yürütme yoluyla geçmiş birçok deneyimin ışığında doğru kabul edildiği halde yanlış olabilir.

Buna göre aslında detaylı olarak sorulması ve cevaplandırılması gereken birçok soru hayatın hızı ve yaratılan arzların pazarlanması ve oluşturulan düzenlerle geçiştirilir.  Kişiler devasa demokratik kuruluşlarla söz sahibi olduklarına inandırılır. Daha fazla tüketim yapabilmek erdemli insan olmanın tek gerçeği sayılır, herkesin bir Microsoft, Apple veya Facebook olabileceğine inandırılır. En fazla rezillikleri sergileyenler ünlü olarak halka sunulursa toplumda mutlu olma imkânı da sıradan insanlar için hayal haline gelir. Birçok şüpheli durum laf kalabalığı, medya aracılığıyla profesyonelce araya kaynatılır, sonuç mu arz-talep dengesine dünya değil dünyalar gerekir. Ama gerçekte henüz bir dünya var. Matematiksel olarak birileri çok yediği sürece diğerleri az yiyecek, hatta açlıktan ölecek…

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..