Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Mutlu olma sanatı

Mutlu olma sanatı
 

Geçen akşam kitaplarımı karıştırırken gözüm, Fransız filozofu ve edebiyatçısı Alain’in “Mutlu Olma Sanatı” adlı kitabına takıldı. Kitabı elime alıp şöyle bir karıştırırken birden okumaya başladım. Aslında bu kitabı daha önce de okumuştum ama nedense bu okumamda sanki o satırları ilk defa okuyormuşum gibi, etkilenmiştim. Hızımı alamayarak yarısına kadar okuduğum kitabı ertesi gün bitirmiştim. Çoğu okumalarımda yaptığım gibi, bu okumamda da hoşuma giden kısımların altını çizmiştim. İşte, o altını çizdiğim kısımları sizlerle paylaşmak istiyorum.


“…Mutlu olmanın ilk kuralı, bugünkü ya da eski sıkıntılarından kimseye söz açmamaktır…

…Mutlu olmak kolay değildir, bir sürü olaya ve insanlara karşı bir savaştır bu…

…Herkes ticareti ve mesleği uğruna çalışır, ama genellikle evinde mutlu olmak için kimse zahmete girmez…

…Zorla yaptırılan işi kimse sevmez, kimse zorunluluğa boyun eğmekten hoşlanmaz. Ama insan kendi isteğiyle kendini zahmete soktuğu zaman mutlu olur…

…Bütün dikkatini güç bir işi başarmaya ayıran adam çok mutludur. Geçmişini ve geleceğini düşünen ise tam anlamıyla mutlu olamaz. Geçmiş ve gelecek, yolumuz üstünde büyük engellerdir…

…Halimizden şikayet etmemiz başkalarını üzer, dolayısıyla canlarını sıkar, hatta bu çeşit itirafları teşvik eder. Çünkü üzüntü bir zehir gibidir, onu sevebiliriz ama faydasını göremeyiz…

…Sırf konuşmak, sızlanmak, şikayet etmek için birlikte oturup konuşmak, dünyanın en büyük afetlerindendir…

…Bir şikayet bin şikayete yol açar, bir korku bin korkuyu tahrik eder…

…Genellikle herkes düşmanları olduğunu sanır ve bu hususta aldanır, ve bu yüzden genellikle dostlarımızdan çok, düşmanlarımızla meşgul oluruz. Halbuki bir insanın kendinden başka düşmanı yoktur. Yanlış hükümleri, boş kaygıları, umutsuzluğu ve kendi kendilerini yiyen dırdırlarıyla o asıl kendisinin baş düşmanıdır…

….Kendinizi bir parça sevmeli, kendinize karşı iyi davranmalısınız. Her olayın bıçak gibi iki yüzü vardır, elinize alırken keskin tarafını avucunuza batırıp canınızı yakmanın ne manası var?...

…Bilgi gözlem ve seyahatten gelmelidir. Gerçek bilgi gözlerimizin dibine kadar gelmez. Çünkü bilmek demek, en küçük şeyin bütüne ne suretle bağlı olduğunu anlamak demektir…

…Görülen şeylerin asıl zenginliği ayrıntılardadır…

…İnsan gözü kısa mesafeler için yaratılmamıştır. O uzaklara bakarak dinlenir. Yıldızları ya da deniz ufkunu seyrettiğimiz zaman gözümüz rahatlamıştır. Göz rahatlayınca kafa serbesttir, yürüyüş daha kararlıdır. Damarlarımıza varıncaya dek vücudumuzda her şey gevşer ve hafifler…

…Hayat ne kadar güç şartlar içinde olursa, insan zahmetlere o kadar kolay katlanır ve zevklerin tadını daha çok çıkarır. Çünkü mümkün ve muhtemel belaları düşünüp kendine dert edecek vakit yoktur, zaruret dizginleri ele almıştır…

…Asıl erdem inanmaktır, ummak ikinci derecede kalır. Hiç umutsuz işe başlamamalıdır. Umut ilerleme ve genişlemeden doğar. Gerçek projeler ancak başlanmış bir iş üzerinde boy atabilir…

…Güçlü adamın özelliği her şeye kendi damgasını vurmasıdır…

…İnsan hayatını ne kadar doldurmuşsa onu kaybetmekten o kadar az korkar…

…Ne geçmiş, ne gelecek bizlere dert olabilir. Çünkü biri artık mevcut değildir, öteki ise henüz yok…

…Dünyanın büyüklüğü ile insanın aczini kıyaslamaya kalkışacak olursak, hiçbir iş göremeyiz. Onun için işe koyulmalı ve yaptığımız işi düşünmeliyiz…”

 
Toplam blog
: 25
: 1154
Kayıt tarihi
: 28.03.07
 
 

1968 yılında Sivas'ta doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Gürün'de tamamladı. Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğ..