Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Mutlu olmayı biliyor muyuz?

Mutlu olmayı biliyor muyuz?
 

Arabesk bir toplumun eseri olarak mutlu olmayı öğrenemedik galiba. Bir önceki kuşak arabesk şarkılarla büyüdü. Özünde umutsuzluğu çaresizliği anlatan, ayrılık, kavuşamamak, ölüm, şiddet gibi daha birçok olumsuz duyguları barındıran bu müzik bize acı çekmeyi sevdirdi. Acı çekmek bizim yaşantımız gibi oldu. 

Hüznü hep sevdik. Ayrılık şarkıları ile hüzünlendik, zevkle dinlerken ağlamaklı olduk. Hatta acıklı şarkı türkü sözleri eşliğinde oyunlar oynadık. Ne yapacağımızı bilemez hale geldik bir yandan. Aşk acısı çektik kavuşamadık, sevdiğimizden ayrıldık acı çektik. Ailemizden ayrıldık üzüldük. Yeterli para kazanamadık dertlendik. Hep bir şeylere sahip olalım istedik tatmin olmadık. Hep daha istedik. Bir türlü mutlu olamadık. 

Nasıl mutlu olunur? İnsanlar mutlu olmayı istiyorlar mı sahiden? Önce mutlu olmayı istemek lazım değil mi? İnsan kalbi yaşamı boyunca hep mutluluğun peşinde koşar. Hep bir arayış içindedir. Herkesin büyük özlemi olan mutluluk acaba nerededir? Mutluluk bizim için ne anlama geliyor? İstediğimiz şartlar yerine geldikçe mi mutluluğu yakalayabiliriz. Yoksa hep daha mı isteriz. Öncelikle kendimiz için buna karar verelim. Ardından nerede bulacağımızı düşünelim. 

Mutluluk para ile satılan bir şey olsaydı zenginler bol bol satın alabilirlerdi. Fakirler de en mutsuz insanlar olarak yaşarlardı. Halbuki mutlu olmak insanın gönlü ve aklı ile bağlantılıdır. 

Mutlu olmak için kendimizle yüzleşmemiz lazım öncelikle. Çünkü mutluluk bize sunulan bir hediye değil. Mutluluk öğrenebilinir diyor uzmanlar. Mutsuz insanlar mutlu olmayı bilmedikleri için mutsuzlar. Oysa ki mutluluğu, mutlu olmayı bilenler daha çok aramaktalar. Çünkü mutlu olmanın tadına varmış oldukları için mutlu olmak istiyorlardır. 

Günümüz ilişkilerinde çok kolay yaşanan aşklar sonucu yaşanan ayrılıklar, kolay vazgeçişler, ardından yeni ufuklara yelken açma dilekleri, gitmekle kalmak arasında bir yerlerde muallak duruşlar, bir çok alanda yaşanan tatminsizlikler, güvensizlikler, istikrarsızlıklar mutsuzluk nedenleri. İnsanın elinde olmayan kayıplar ya da hastalıklar da mutlaka mutlu olmayı engeller ama sebebinin kendisi olan nedenler daha çok mutsuzluğa sevk eder. 

İkili ilişkilerde gençler daha çok aşkın bitmesini kabul edemezken, yetişkinler yaşanmışlıklar ve alışkanlıkların bitmesini kabullenememekte. Çünkü gençlerin öncelikleri belki tutku ve aşk olurken, yetişkinlerin isteği sevgi ve huzur olmakta. 

Kendini seven insan yaşamayı da sever ve etrafına ışık saçar. Daha çok, çalışan, üreten, yeniliklere açık, keşfetmeyi seven, meraklı insanlar mutlu olmayı bilmekte. İsteyenler gevşeyerek, gülmeyi deneyerek, diğerleriyle anlaşmayı deneyerek stres altında bile olsa mutlu olmayı bilebilirler. Olumsuz olanları kafalarından atıp, hayatındaki olumlu yanlara konsantre olarak mutlu olmak yönünde kendilerine yardımı olabilir. 

Basında veya gelen mesajlarda mutlu olmanın yolları diyerek maddeler halinde tavsiyeler sıralanır. Bunları hayata geçirmek ne kadar mümkün. Oysa ki önce kendimizi tanımak nasıl mutlu olunacağını bilmek esas burada. Daha azla yetinmek, yaşamı sevmek, küçük şeylerle mutlu olmak, dostlarla vakit geçirmek, tatlı sohbetler eşliğinde gülmek, kaliteli zaman geçirmek. Bunlar mutlu olmanın yolları bence. 

Bir de bahar rüzgarını arkana alarak şöyle yemyeşil kırlara açılmak ve kırçiçeklerinin ortasına yayılıp bahar dalları ile mest olmak, şakıyan kuşların şarkılarını dinlemek. İşte küçücük bir mutluluk anı size. 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..