Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '12

 
Kategori
Bayramlar
 

Mutluluğun resmi geçidi

Küçükken bütün mahalle toplanır, bayramları bayram ederdik. Dinî ve Millî Bayramları öylesine birliktelik, sıcaklık ve yakınlık içinde kutlardık ki, sormayın. Hani neredeyse her günün bayram olmasını dilerdik! Hepsinde bir sevinç, bir mutluluk vardı. Öyle ki “Bit pazarına nurlar yağdıracak” şekilde arıyorum o eski günleri.

Hele millî bayramların akşamları… Yer, Türkiye’nin başkenti Ankara, Ankara’nın merkezi; Ulus. Genç yaşlı, kadın erkek herkes sıralanırdı bulvarın iki yakasına. Neden mi? Resmi geçit yapılacak, Fener Alayı geçecek…

Şimdi hepsi rahmetli oldu ya, Kurtuluş Savaşı Gazilerimiz göğüslerinde gökyüzünü aydınlatan İstiklal Madalyaları ile yürüyecekler. Cumhuriyetin kurumları da kamyon ya da traktörlerin kaplanması ile oluşturulmuş kendilerine has temaları içeren süslemeleri ile ağır ağır fakat ışıl ışıl geçecekler; alkıştan elleri kızaran, gururdan göğüsleri kabaran, marş söylemekten sesleri kısılan vatandaşların ve gözyaşlarından oluşan duygu sellerinin tam ortasından. Bandolar ve Mehteran Takımları marşlar çalar, askerler, polisler, izciler, öğrenciler, üniversiteler ve meslek grupları mensuplarının sert adımları içimizi titretirdi.  Sizce hangi kurumlar yer alırdı bu Fener Alaylarında! Sümerbank, Halk Bankası, İş Bankası, Ziraat Bankası (ki ben, duruşu itibarıyla; Artık bana müsaade! dediğine inandığım Mithat Paşa’nın heykeline her görüşte el sallardım) , Tarım Kredi Kooperatifleri, Etibank… ve diğerleri.

Bir de takip etmek vardı onları, yetmezdi bir kez görmek. Yenimahallle’den de mi geçecekmiş! Yetiş oraya…

Ne yazık ki o günlere dair bir fotoğraf yok elimde. Fakat resim bu idi, dilim döndüğünce anlatabildiğim.

Bugün de güzel oldu. Sabah erkenden Anıtkabir’e gittik. Devlet Büyüklerimizin Ata’mıza Saygı Töreni devam ediyordu. Ver elini Ulus. Ulus’a Ulus öylesine dolmuş ki, meydana girmek ne mümkün! Yavaş yavaş ilerledik. Yerimiz güzel, ilk meclise yakınız fakat ulaşamıyoruz. Hani bu toplanma Atina’da olsa böyle bir engel doğaldı. Marşlar söylenerek saat geçti, olduğumuz yerde bekliyoruz. Bir ara suskunluk oldu. Bu suskunluğa dayanamayanlar verdiler gazı verdiler gazı, vatandaş hareketlendi. Çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek herkes yüzlerine avuçlarını,  mendillerini kapamış ağlıyor! Kendimi tutamadım, ben de ağladım. Sağ olsunlar, tazyikli su ile herkesi ayıttılar! O duygu ile Rüzgârlı Sokak’a yürüdük. Bir de baktık ki, engeller ortadan kalkmış herkes vatan toprağı üzerinde özgürce yürümeye başlamış, Anıtkabir’e doğru. Yollar yürümekle aşınmamış olabilir beyefendi ancak merak etmeyiniz; Aşıldı!

Yolda süvarilere rastladık. Nal sesleri kulaklarımızı okşadı.

İstanbul’da, İzmir’de ve Ankara dışında düzenlenen sanatsal ya da diğer tüm etkinliklere beni davet eden arkadaşlarıma çoğu zaman “üzülerek katılamayacağımı bildiririm” fakat bu sefer onlara müjdem var!

Çizmeyi beceremem lakin onlara “mutluluğun resmini çektiğimi” kıvançla bildiririm. Hepsini paylaşıyorum.

Sevgi ve Saygılarımla...

 

 
Toplam blog
: 63
: 945
Kayıt tarihi
: 30.08.12
 
 

Reklam ve Metin Yazarıyım. 1962 Yılında başkentte doğmuşum.  O beni bitiremeden ben O'nu ..