Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '10

 
Kategori
Felsefe
 

Mutluluk bazen çok yakınımızdadır

Mutluluk bazen çok yakınımızdadır
 

Mutluluk, öylesine...


İyi bir hayat nasıl olmalıdır? Hemen herkesin ortak özlem ve hedefi olan, dingin, huzurlu, sağlık ve neşe içinde bir yaşam mümkün mü? Mutluluğun kısa tanımına göre, iyi yaşamak için elde etmeyi, sahip olmayı düşündüğümüz maddi ve manevi değerlere ulaştığımızda gerçekten mutlu olur muyuz? Son yıllarda öyle hızlı bir değişim yaşıyoruz, tüm değerler, algılar, tepkiler öyle farklılık gösteriyor ki, bu soruya kolayca evet demek zor görünüyor. Biraz gamsız, vurdumduymaz biriyseniz, ya da kimsenin semtine uğramayan mucize gelip kapınızı çalarsa o başka tabi.

Peki, asla vazgeçemediğimiz bazı şeyler hayatımıza bu denli egemen olmasa: biz yine de yaşamımızı sürdürebilir miyiz?  Böylesi bir yaşamı kabullenmek bizi mutlu kılar mı?  Şurası muhakkak, hayatımızda büyük alışkanlılarımız ve bunların doğal sonucu büyük beklentiler hep olagelmiştir. Hatta bazen de, kendiliğinden bir şeyler olsun, sihirli bir el değsin ve her şey istediğim gibi olsun, düşsel beklentilerimize kolayca ulaşalım ve keyfini sürelim isteriz

İnsanların bazı ideal ve hedeflerine ulaşmak için, büyük bir umut ve heyecanla beklentiler içinde olması bir yere kadar anlaşılır bir durumdur. Bu uğurda gerekli çabayı göstermek, gerekli adımları atmak sonra da olumlu sonuçlarını beklemekten doğal bir şey olamaz. Böyle bir uğraş içinde olan kişiler mutlu sona ulaşmak için tüm engellere direneceklerdir. Onların bu beklentisi, adeta kutsal ve saygı duyulması gereken bir beklentidir. Benim irdelemeye çalıştığım ise, büyük ideal ve hedefleri olmasa da, sıradan hayatlarını yaşayan insanların içine düştükleri açmazdır. Bu guruba giren insanlar da, mutluluğa ulaşmak için bir şeyler yapmak zorunda olduklarını bilmek durumundadır. Yukarda bahsettiğim gibi,içe kapanıp oturarak gökten mutluluk yağmasını bekleyemezler, aksi yönde davranışlar büyük hayal kırıklığını da beraberinde getirir ve tecrübelerle sabittir ki, hayat bu konuda çok acımasızdır.

Belki işe, kanıksadığımız alışkanlıklarımızı gözden geçirmekle başlayabiliriz; örneğin, bazı şeyler istediğimiz gibi olmuyor diye paniklemekten, umutsuzluğa düşüp kendimize ve çevremize hayatı zehir etmekten kurtulabiliriz biraz gayretle. Başkalarının bizi anlamasını isteriz, ama bizim de başkalarını anlamamız gerektiğini hiç hatırdan çıkarmamalıyız. Neden kötü şeyler hep benim başıma gelir diye hayıflanmak yanlıştır, hayatı hep iyi giden bir kimse de yoktur zaten. Doğrudan itiraf etmesek de kayıplarımıza çok üzülürüz, geri gelmeyecekleri için hep bir burukluk vardır içimizde. Oysa huzura, mutluluğa giden yolda kayıplarımıza üzülmek yerine, nedenlerini araştırıp sorgulamamız daha doğru olacaktır. Böylece yeni hataların ve kayıpların da önü kesilmiş olur ve içe kapanmamıza gerek kalmaz, daha güvenli adımlar atabiliriz. Bunu yaparken bizi yolumuzdan alıkoyan, içi boş düşünce ve saplantıları sabırla, kararlılıkla hayatımızdan ayıklayabilirsek işimiz hayli kolaylaşacaktır.

Buraya kadar, tutum ve davranışlarımızı, olaylar karşısında tepkilerimizi dile getirmeye çalıştım; ama bütün bunları hayatımızı paylaştığımız insanlarla, günübirlik hayatımıza giren insanlarla, kısacası bizim gibi varlıklarla birlikte yaşarız. Dostlarımızı seçmek ve onlarla ilişkilerimizi geliştirmek bizim elimizdedir, zaten her şey seçimlerimize bağlı değil midir, bir başka deyişle hepimiz seçtiğimiz hayatı yaşamıyor muyuz? Mutluluğun bir sırrı da iyi ve güvenilir dostlara sahip olmaktır. Sosyal seviyelerimiz farklı olsa da, aynı şeyleri seven, aynı zevkleri paylaşan insanlarla bir arada olmayı yeğleriz. Bunu yaparken, kendimizi üzüntü ve kederden uzak tutabilir ve neşeli dostlar seçebilirsek eğer işimiz kolaylaşabilir; neşe, insanlığın gerçek servetidir. Neşeli insanların yanında iyilik, huzur ve mutluluk halkaları oluşur ve dalga dalda bütün çevreye yayılır.

Dostlar, iyilik mutluluktur, sevgi mutluluktur; ben önemliyim, varlığım sevdiklerim ve çevrem için önemlidir, bunun kıymetini bilmeliyim. Duygu ve düşüncelerim değerli, tecrübelerim ise rehberimdir diye düşünmeli, bunun böyle olduğuna da kuvvetle inanmalıyız. Ve, belki de en önemlisi, mutluluğu yakalayabilmek için bir çaba içinde olmamız gerektiğini her zaman hatırlayalım, yılgınlığa kapılıp asla vazgeçmeyelim; unutmayalım ki bütün güzel şeyler güç ele geçer. Bütün bunları başardığımızda mutluluğun o kadar da uzaklarda olmadığını, belki de hayret ve sevinçle görebileceğiz; yeter ki, adeta insanlığa küskün olan ve hızla akıp giden zamanı boşa harcamayalım. Yaşadığımız her an bir zenginliktir, bunu hiç ama hiç hatırımızdan çıkarmayalım.

 

 

Yeni yılın size mutluluk getirmesini ve şimdiye kadar yaşadıklarınızın en güzeli olmasını dilerim.

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..