Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mutluluk için ufak dokunuşlar

Mutluluk için ufak dokunuşlar
 

Mutlu olmak için bazen ufak dokunuşlar yapmak lazım öncelikle o beton saraylardan kafamızı çıkarıp yaşayabileceğimiz en güzel sarayın doğa olduğunu unutmamalıyız.

Sabahın serininde bahçede elimde sütlü kahvemi içerken doğanın ne kadar muhteşem olduğunu, ağaçların yeşil renklerinin, rengarenk çiçeklerin, gökyüzünün muhteşem mavisinin, mavi gökyüzüne karışmış bulutların beyaz görüntüsünün, toprağın kahverengi görüntüsünün ne kadar insana mutluluk ve huzur verdiğini bir kez daha hissettim.

Dokuz yıldır bahçemizde yaşayan minik kaplumbağa iyice büyüdü, bahçeye girip çıkan kedilerle beraber aynı kaptaki kuru mamaları paylaşıyor. Kediler değişiyor, kaplumbağa değişmiyor.  Sabah erkenden kedilerin mama istemek için kuyruklarıyla cama ve kapıya vurup bizi uyandırmaya çalışmalarına ise bazen kızıyoruz bazen gülüyoruz. Dediklerini yaptırana kadar mücadeleden vaz geçmiyorlar. Yine de başınızı kaldırdığınız zaman her köşeden bir kedinin sizi gözetlemesi bile insana mutluluk veriyor.

Tüm bu güzellikleri düşünürken aslında insan olarak ne kadar aciz olduğumuzu, bizi yaratan muhteşem gücün istediği anda saniyede bizi çarpabileceğini de düşündüm ve halime şükrettim.

Doğanın sarayında yaşamak için ve tüm bunları hissedebilmek ve görebilmek için illa bir bahçemiz olması gerekmiyor, kendimizi parklara, yeşil alanlara, deniz kenarlarına ya da dağlık alanlara atabiliriz.

Sokağa çıkarken bir poşete aç gezen kediler ve köpekler için yiyecek koyup onlara verebiliriz, kuşlara ekmek artıklarını ufalayıp atabiliriz, ihtiyacı olan insanlara ufak tefek kendi çapımızda bir şeyler verebiliriz, hasta olanlara bir tabak çorba, bir tabak yemeği çok görmemeliyiz. Bunları yaparken sizde mutlu olduğunuzu hissedeceksiniz.

Ben şuyum, buyum diyerek kurum kurum kurulmaktansa her çeşit insanlarla iletişime girmekten kaçınmamalı, insan aşağılamanın ve sınıflandırmanın zaten dinimizde de yeri yok ama çirkef insanlardan da uzak durmamızda yarar var.

Yıllar önce gazetelerde okumuştum. Eski Amerikan Başkanı Bill Clinton Başkanlık seçimini ilk kazandığında sevincini kapıcısıyla paylaşmıştı. Mal, mülk, tahsile göre değerlendirilen insanlar maalesef bunlara sahip olmayınca aşağılanıyorlar ama bazen çoğu kimsede olmayan ruh asaletine sahip oluyorlar.

Ruhu yıkamak aslında sadelikten ve sade yaşamaktan geçiyor, yaşayan canlılara, insanlara ya da hayvanlara iyilikten geçiyor.  İyi görünmeye çalışmak önemli değil, bunun için çaba sarf etmenize hiç gerek yok yoksa kendi riyakarlığınızda boğulabilirsiniz. Önemli olan kendi vijdanınızın rahatlığı ve davranış biçiminizdir.

Son söz olarak diyorum ki eskiler ne demiş. “Parayla saadet olmaz.” Çok doğru, mutluluğu sadelikte, doğada, iyilik yapmada, aç gözlü olmamada ve güzel davranışlarda aramalıyız.

Her şey gönlünüzce olsun.

 
Toplam blog
: 627
: 3456
Kayıt tarihi
: 11.06.11
 
 

Kendi halinde yaşayan doğa tutkunu, sıradan bir vatandaş. İnsanların dış güzelliğine değil iç güz..