Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '09

 
Kategori
Deneme
 

Mutluluk koku ve dokunmayla gelir

Mutluluk koku ve dokunmayla gelir
 

Erkek veya bayanın mutlu olduğunu hemen anlarsınız.

Bu nasıl olur?

Yüzüne bakarsınız, gözlerine bakarsınız. Neşeli ise gözlerinin ışıldağını görürsünüz. Onun için olsa gerek “-Gözler yalan söylemez.”derler. İstese de o kişi size mutlu olduğunu saklayamaz. Doğrudur. Mutluluk saklanamaz. Mutsuzlukta saklanamaz. Ve de ikisi de bulaşıcıdır. Yanınıza gelen biri mutlu ve neşeli ise siz de öyle olursunuz. Yok değilse, siz de mutsuz ve neşesiz olursunuz.

Ama Nazım Hikmet’in “ ünlü ressama “ Sen mutluğun resmini yapabilir misin Abidin?” dediği gibi mutluluğun resmi yapılamaz. Ama o mutluluk denen olay, öyle bir şeydir ki, bir yere girdiği zaman girdiği yeri bile değiştirir. Karanlık bir ev aydınlık olur, samanlık ise seyranlık olur. Mutlu olan bir çift için samanlıktan daha iyi bir yer yoktur. Mutsuz olanlar ise İstanbul’da boğaza nazır villalardaki, en lüks, ortopedik yataklar bile azap verici olur.

Dokunmayla mutlu olursunuz. Yani çoğu zaman mutluluk bizi dokunmayla bulur. Bu bir arkadaşımızın bize sarılması, sevdiğimiz birinin elini omzumuza götürmesi olabilir. Ya da eski cumhurbaşkanı Özal gibi, belimizden tutması ile olur.

Kısaca mutluluk dokunmakla olur.

Bir de mutluluğun kokusu vardır. Koku olmadan mutluluk olmaz. İnsanlar bunu pek bilmezler. Hayvanlar bile birbirleriyle iletişim kurmadan önce koklaşırlar. Onun için “hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşır.”derler. Onların koklaşmaları konuşamadıkları için olsa gerektir. İnsanlarda cep telefonlarının çıkmasından ve de internetin yaygınlaşmasından beri daha çok bu aletlerle konuşuyorlar ve de birbirlerini kaybediyorlar gibi geliyor bana. İnternetten yeni tanıdığınız biri, erkekse çok yakışıklı ise, kız ise çok güzel olabilir. Çok iyi de konuşabilir. Ama siz bu kişiyle karşılaştığınız zaman, onun kokusunu alırsınız. Bu olumsuz ise bir daha onuna görüşmezsiniz, sorana da “olumlu elektrik” alamadım dersiniz. Aslında kokusunu iyi alamamışsınızdır.

Artık yüzyüze az konuşur olduk.

Saatlerce cepten, MSN den konuştuğum biri ile karşılaştığım zaman hiç bir şey konuşmuyorum. Siz de belki öylesinizdir.

Bir arkadaşımla bir gün otururuken, bu durum onun da dikkatini çekti. “Neden?” diye sorduğu zaman “Netten, cepten çok konuştuk, konuşacak bir şey kalmadı.”dedim.

Oysa konuşacak her zaman bir şey vardır.

Konuşurken artık duygu kelimelerini de az kullanır olduk.

Koku konusuna dönersek, üniversite yıllarında bir arkadaşıma “koku önemlidir, buna ten uyumu diyorlar” dedim, başka şey anladı. Anladığı şeyde iyi bir şey de değildi.

Bir kadının kokusu farklıdır. Bir erkeğin de kokusu farklıdır. Kendi çocuğunuzun, yeğeninizin kokusunu seversiniz. Çok sevdiğiniz, yakın zamanda ölen, yaşlı bir yakınınızın elbiselerinin kokusunun uzun zaman kaybolmadığını fark edersiniz. Kokusunu almanız için kokladığınız olur o elbiseleri. İşte koku öyle bir şeydir.

Bir gün pahalı bir parfümü arkadaşım test ediyordu. Satıcı, arkadaşıma “Güzel parfümdür, üzerinizde farklı, daha güzel kokar.”demişti de, arkadaşım önce pek inanmadı, sonra satıcının doğru söylediğine ikna oldu. Hiçbir parfüm kadın ya da erkek tenine değmeden asıl kimliğine kavuşmuyor. Parfüme kişiliğini veren, erkek ya da kadının kendi özel ten kokusudur. Bu özel ten kokusunu tanımadığınız hiçbir erkek ya kadını gerçekte tam tanımış sayılmazsınız. Seven insanın sevilen insandan aldığı kokuyu alın. Bunu unutmayın. Bir gün mutluluğun kokusunu tanıyacaksınız. Ona dokunun. O zaman daha da mutlu olacaksınız. Çünkü mutluluk koku ve dokunmayla gelir, biliyorum.

 
Toplam blog
: 718
: 2690
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

Tıp alanında doktor olarak çalışmaktayım, beyin cerrahi uzmanıyım..