Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Mutluluk Maskesi

Mutluluk Maskesi
 

Gecelerim,  gündüzlerim, uykum, uyanıklığım… Her şey kasvetli bugünlerde. Birikmiş acılar, içe akan gözyaşları aşmış sınırını ve geçmiş kırmızı noktasını. Patlamak ve atmak istiyor dışarı hepsini, kurtulmak istiyor tüm ağırlıklarından.

Bakıyorum geçmişime; hep hayal kırıklıkları, hep hüzün… Tartıyorum mutluluklarımla ikisini; kefesi ağır geliyor hüznün. Bir uçurum oluşmuş; düşersem o uçuruma kaybolurum zifiri karanlıklarında. Sınırındayım; uçurumdaki son kayadayım. Sallanıyorum; ufak bir rüzgar esse yuvarlanabilirmişim gibi uçurumdan, dayanıksız görünüyorum. Çürük, ezik, eksik…

Dışarıdan nasıl gözükürse gözüksün; biliyorum kendimi ben. Ne rüzgarlar geldi dayandım. Kayayla bütünleşmiş gibi kopmadım ondan. Yuvarlanmadım karanlığa. Bekledim tanın ağarmasını ve yitirmedim hiç umudumu. Biliyorum ki yitirirsem umudumu yutacak uçurum beni. Sonsuz karanlığı ile sarıp sarmalayacak kefen gibi bedenimi. Yaşarken öldürecek, öldürürken acıtacak, hırpalayacak beni. Direniyorum gücümün son haddesine kadar; ama nereye kadar dayanabilirim bilmiyorum…

Bir çocuk var içimde büyümeyen. Kimi zaman derdini anlatamayınca birilerine ağlayan. Kimi zaman nedensiz şeylere bile gülebilen. Bazen hayatı hafife alabilirken, bazen hayatın sanki tüm ağırlığı üzerindeymiş gibi hisseden.

Bir çocuk var içimde; eksik bir yanı hep. Büyürken hırpalanmış, yara almış her yerinden. Bir yarasını iyileştirmeye çalışırken, başka yerlerinden yaralar almış hep. Kan kusmuş bazen hayata; ama ertesi güne hep yeni bir umutla açmış gözlerini. Perdelemiş hüznünü gülen gözlerinin ardına, korkmuş biri anlar diye… Mutluluk maskesinin arkasına saklanmış hep.

Denemiş bazen olduğu gibi görünmeyi ve hissettiklerini yansıtabilmeyi. Ne zaman düşürse maskesini; yalnız kalmış. İyi gününde yanında olanlar, kötü günlerinde kaybolmuşlar. Ne ailesi varmış yanında ne de bir dostu. Yalnız, yapayalnız kalakalmış. Anlamış ki çıkmamalı o maske hiç; susmalı ve içinde yaşamalı her şeyini…

Gerçekten kendini anlayabilecek birini dilemiş hep. Ne hikmetse hiç olmamış dileği. Günlerce yas tutmuş, ağlamış… Herkes unut demiş ne olduğunu bile sormadan; kimileri ise sırtını sıvazlayarak boş sözlerle avuttuğunu sanıp onu, çekip gitmişler yanından.

O küçük çocuğun bir umudu var hala… Kurtarmak kendini o uçurumun kenarından ve yalan maskeden. Çünkü tükendiğini hissediyor artık; bittiğini. Yakılan bir sigaranın kalan izmariti gibi küçüklüğünde atmış küllüğüne umutlarını. Böylece kala kala elinde bir izmariti kalmış o umutlarının, bir de cılız bir ateşi… Korkuyor kopmaktan uçurumdaki kayadan. Pençesine düşmek istemiyor o uçurumun. Elinden gelebilen tek şeyi yapıyor şimdi. Ufak umut kırıntılarıyla kendini avutup açmak Allah’a ellerini ve beklemek gelecek olan güzel günlerini…

 
Toplam blog
: 26
: 1114
Kayıt tarihi
: 25.02.10
 
 

19 Mart 1990 İstanbul doğumluyum. Uludağ Üniversitesi İktisat öğrencisiyim. Kitap okumayı seven, ..