Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '19

 
Kategori
Felsefe
 

Mutluluk ve Ölüm

 Sokrates, Platon, Aristo - Mutluluk ve Ölüm
 
 
1
Dahiler yoktan varolmazlar.
Bir zincirin halkaları olarak doğar ve evrilirler.
Sokrates, Platon ve Aristo birbirini takip eden zincirin birbirine benzemeyen halkalarıydı.
Tekrar etmeden yüceldiler.
 
Bildiğini düşündüğün şeyi aslında bilmiyor oluş = İnsana yapışan rahatsız edici at sineği
 
Bu at sinekliği Sokrates’in kendine biçtiği rolüydü.
O şişman, kalkık burunlu, antipatik ve yerli yersiz ayaküstü soru soran çıkıntı bir adamdı.
İnsanlara bildikleri şeyleri aslında pek de bilmediklerini ayaküstü diyaloglarla kanıtlayıp, iç dünyalarında çelişki yaratıyordu. 
 
Bu nahoştur.
İnsanlara çelişki yaratırsan sevilmezsin.
 
Onları inandırman ve tatmin etmen gerekir.
Bu samimiyetsizlik devam etsin ki sevilesin.
Sanılanın aksine dürüst insanlar hiçbir zaman sevilmez.
Dürüstmüş gibi yapanlar sevilir.
 
Gerçekten zeki ve farkındalıklı insanlar sevilmez.
Zekiymiş gibi yapanlar sevilir. 
İnsanların övdüğü hiçbir zaman zeka değildir, başarıdır.
Çünkü zeka çoğu kez bir şey üretmek zorunda hissetmez kendini.
Zeka = yakıcı ve yıkıcıdır.
Zeka = saygısızdır.
Zeka = çiğner ve tükürür.
 
Sokrates’e ağır gelen şey şuydu.
İnsanlar ne için yaşadıklarını ve neye niçin ve nasıl inandıklarını bilmiyorlar.
Bildiklerini sanıp aslında değersiz bir hayat sürüyorlar. 
Bilmediklerini öğrendikleri zaman aslında bir şey bilmiş oluyorlardı.
 
Sokrates’in bilgeliği çok bilmesinden ya da bir şeyler öğretmesinden gelmiyordu.
Adam gibi soru sormasından geliyordu.
Tıpkı Atina’da Delphi rahibesinin dediği gibi 
‘Sokrates hiçbir şey bilmemesine rağmen bu şehrin en bilgesiydi.’
 
Sokrates’e göre bilgelik mutluluk getirir.
Bilgelik ise erdemli olmaya bağlıdır.
Erdemli insan mutlu olur.
Sokrates’e göre bilgi ve iyilik bir ve bütündür.
Bir insan biliyorsa iyi olanı seçer.
Cahil ise kötülüğü seçer.
Yani iyilik ve bilgi bir ve bütündür bu da erdem ve mutluluğun ta kendisidir.
 
Sokrates yargılanırken mahkemede 501 kişi oy kullandı.
Yarısından daha fazlası ‘ölsün ‘ dedi.
 
Sokrates geri adım atmadı ve kaçabilecek durumdaydı ama kaçmadı.
Ne özür ne altan alma hiçbirisini yapmadı.
O hayatı boyunca susmayan adam artık sessizdi ve ölüme gitti.
Entelektüel bir intiharın tarihteki ilk temsilcisi - ya da bu bir intihar değildi.
Tam bir kader farkındalığı, tam bir görev ve rol bilinciydi. 
Anlam arayışındaki bir hayatın anlam içeren trajik sonu.
 
İnsan sorgulayıp cevaplandığında anlamı olur, anlamı olunca da mutlu olur.
Her trajedi kendi denkleminde kaçınılmaz anlam barındırır.
Sokrates = trajik, onurlu ve mutlu öldü.
 
2
Platon, dünyayı yalnizca filozofların kavrayabileceğine inanıyordu.
Filozoflar duyularına göre değil akıllarına göre değerlendiriyordu. 
Mağara metaforunda sembole gömerek anlattığı gibi, zinciri kırıp Güneş'i gören kişi filozoftur. Gördüklerini anlatmakta zorlanır bu yüzden de yalnızdır.
 
İnsanların çoğu varlıkların gerçekliğini kavramaktan çok önlerindeki gölgelere ve yansımalara bakarak zamanını geçirir.
Bu illüzyon her zaman burnunun ucunda olan ve kolay olandır.
 
Formlar ve Gerçekler = Nesneler dünyası ve İdealar
Eğer kusursuz bir daire görmek istiyorsan daire formlarına ait ne varsa unutman gerekir.
Yoksa asla gerçek bir dairenin neye benzeyeceğini kavrayamazsın.
Aşağı yukarı böyle özetlenebilir Platon’un anlatmak istedikleri.
 
Dünya aklını kullanmayan insanı duyuları aracılığıyla yönlendirir.
Bu da onun gözü önüne çekilen perdedir. (Matrix)
Sıradan insanlar dünyayı duyularıyla kavrarlar.
Somut olana takılıkalırlar oysaki filozof soyut olanı sembolik olanı kavrayabilir.
 
Mutlu olmak için özgürlük gerekir.
Özgürlük içinse illüzyondan kurtulmak ve realite = O artık her neyse.
Platon = uyandı, aydınlandı ve mutlu öldü.
 
3
‘Bir bulutla kış olmaz, bir çiçekle yaz gelmez.’
 
Mutluluk ve mutsuzluk bir süreçtir. 
 
Aristo formlar dünyasında uçarken aslında somut dünyanın da yabana atılamayacak bir gerçeklğinin ve de enterasan girift bir doğa olduğunu farketti.
Nesneler dünyası aslında hakikati sallayan beşiktir.
 
Mutluluk = ‘eudemonia’
Mutluluk haz peşinde koşmak değildi,
O mutluluğu genel bir hal olarak tanımlıyordu.
Yani iyi bir yaşam ve mutluluk genel karakter yapısından ve dünyayı kavrayıştan bağımsız değildi.
Aklını kullanmalıydı ve varoluşunu anlamlı kılmalıydı insan. 
Her ne için varolduysa onun gereğini yapmalıydı.
 
Doğru duygular insanı doğru davranışlara götürür, doğru duygular ise çocukluktaki koşullara, yetiştiriliş tarzına ve erken yaş deneyimlere bağlıdır. Bu noktada bir çocuk genellikle irade ve farkındalıktan yoksun olduğu için tüm bu süreçler şans faktöründen bağımsız düşünülemez.
 
Yani kısaca mutluluk kişinin kendini tanımasından rolünü kavramasından geçer.
Bu da aslında toplumsal yaşama bir atıftır.
Aristo insanı politik hayvan = Zoon Politikon olarak tanımlamıştır.
Mutlu olmak, bir devlete ve topluma bağlı olmanın dışında bir olay değildir. 
Birey tek başına sınırlı seviyede mutlu olabilir.
Malesef başka insanlara ihtiyacı vardır.
Aristo = akıl sahibi olarak mutlu öldü.
-
 
Belki de hepsi çok mutsuz öldü.
Bir yerden sonra hiç önemi yok, o son an'ın.
 
*
 
 
 
 
 
 
Toplam blog
: 104
: 490
Kayıt tarihi
: 20.03.18
 
 

* ..