Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Mutluluk...

Mutluluk...
 

Mutluluk , küçücük bir su birikintisine taş atıp, taşın çıkardığı sesi ve yaydığı dalgaları görebildiğin ve duyabildiğin için şükretmektir.  Hiç su yoksa yıldızlara bile umarsızca taş atabilmektir mutluluk... Mutluluk , bazen de tek başına etrafına bakarak yürürken, önündeki park edilmiş arabayı görmeyerek çarpıp sonra da kendi kendine gülerek uzaklaşabilmektir. Eski kartonlarda yatan bir sokak çocuğunun hayali yumuşacık ve sıcacık bir yatakta sabahı karşılamaktır ya hani, küçük bir kızın  rüyasında kendini çiçek tarlasında gördüğü gibi, yine  bir çocuğun büyüyüp pilot olmayı hayal ettiği gibi... Mutluluk, istemek ve hayal etmektir aslında...

Köy de geçimini topraktan sağlayan bir çiftçinin hayali toprak üzerinedir. Bu çiftçi için mutluluk, tarlasında ki buğday başaklarını hasat edip tarladan ayrılırken geriye dönüp tarlaya bakabilmek ve tarlaya inip kalkan kuşları gördüğünde çuvalındaki mahsulden bir avuç tarlaya  kuşlar için atabilmektir.

Hani, bazen  deriz ya “ Şu işimi yapayım da , ölsem de gam yemem.” Aslında isteğimiz bizden çok sevenlerimizin de mutluluğumuzla mutlu olmasıdır.

Bir anne var çocukluğumdan beri tanıdığım , eşi erken yaşalarda öldüğü için tutunabilecek tek dalı olan bir de kızı...Evladının mutlu olmasını isterdi, anneme anlatırdı hep tüm hayalleri kızının üzerineydi.. İstediği kişiyle evlensin , istediği yere gitsin isterdi kızı için . Kızı  yurt dışına gitti evlendi,  o teyze yalnız kaldı. Bir süre alışamadı yalnızlığa, çok kere ağladığına şahit oldum. Bir gün annemleo teyze asma çardağının altında muhabbet ediyordu. Bende evin bahçesinde oynuyordum. Beyaz taş gibi bir şeyin hareket ettiğini gördüm. Anneme  doğru kaçtım çığlıklar atarak. Meğer o teyze bahçesini sularken yavru bir kaplumbağa bulur. Önce kaplumbağanın sebzelerini  yememesi için kaplumbağayı bahçeden uzaklaştırmak ister. Sonra vazgeçip bahçeyi ufak delikli bir telle ikiye böler. Bu sırada birde kaplumbağa kaybolmasın diye kaplumbağayı beyaza boyar. Ve zavallı kadın o evde yalnızlığına arkadaş eder o beyaz kaplumbağayı. Ve bu yaptığından mutlu olur.

Bir dergide okumuştum bir grup küçük çocuğa dünyada ki en büyük ve lüks sarayın fotoğraflarını  gösterirler. Çocuklara bu resimdeki sarayla ilgili ne yapılabilceğini sorarlar grup olarak. Ortaya çıkan hayal gücünün saflığına ve temizliğine bakarmısınız.

“ O sarayda ne güzel saklambaç oynanır.”

Bir çocuk için en büyük  mutluluk oyundur bence.

Birçok kişi çocuğu büyüsün ister de “Hayırlı evlat olsun yeter” der.

Herkesin mutlu olduğu şeyler farklıdır mesela. Ben şahsen maddi şeylere değer vermem. En yakınlarım bu yönümü iyi bilirler bu nedenle özel günlerimde  pahalı hediyeler de  beklemem, çünkü pahalı hediyelerle mutlu olmam.  Yürekten söylenen” iyiki varsın” kelimesi herşeyden daha değerlidir benim nazarımda.

Kimi insanlar vardır işte. Mutluluğu uzakta aramazlar, küçük şeylerle mutlu olabilirler onlar.

Bilirler mutlu olmayı...

Kısacası mutluluk kocaman bir sarayda saklambaç oynamayı istemekte saklıdır aslında… 

 
Toplam blog
: 146
: 762
Kayıt tarihi
: 02.05.14
 
 

İnsanları ve yaratılmış tüm canlıları severim. Yazmak amatörce de olsa hayatımda bir süredir var...