Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '07

 
Kategori
Anılar
 

Müzeyyen Senar ile güzel bir anı

Müzeyyen Senar ile güzel bir anı
 

Türk Müziğine büyük emeği geçmiş değerli ses sanatkârı Müzeyyen Senar'ın konserini organize ediyorum Münih'te. Yandaki resme bakınca yıllar önce olduğu anlaşılıyor zaten. Sunuculuk görevini de ben yaptığım için, kendisini sahnede yanağından öperek selamlıyorum. Yani bir sevişme sahnesi değil o resim.

Müzeyyen Hanım şu anda biraz rahatsız. Kendisine acil şifalar diliyorum. Beni mutlaka hatırlar, kendisine birkaç gün Münih'i gezdirdim, büromda çiğ köfte yaptı kendi elleriyle. İnsanlığı da en az sesi kadar güzel 1919 Bursa doğumlu bir İstanbul Hanımefendisi. Şu anda 88 yaşında. Allah uzun ömür versin!

Ben aslında hiçbir zaman konser organizatörlüğü yapmadım. Bazı organizatörler vardı o zamanlar. Hüseyin ÇAKMAK ve Hüseyin OYLUM gibi. Bunlar İstanbul'da bir kadro oluştururlar, afişleri bastırırlar ver elini Avrupa. Ellerindeki afişlerle dolaşırlar şehir şehir Avrupa'da. Dolaştıkları şehirlerin en tanınmış ve konser yapmaya hevesli iş adamlarını bulurlar ve onlarla anlaşırlardı. Avans alıp afişeri bırakırlar, konser tarihini tespit ederler ve çekip giderler.

Artık uygun bir salon bulmak, onun parasını ödemek, konserin reklamını yapmak için el ilânları bastırmak, konser günü gelen sanatçıları ağırlamak filân konseri o şehirde organize etmeye talip iş adamının işiydi.

İşte ben bu şekilde girdim konser organizasyonu işine. Maksadım videoculukla ilgili çalışmalarımı yaparken konser aracılığıyla da firmamın ve işimin reklamını yapmaktı.

8 - 10 konser organizasyonu yaptım ve hemen hepsinden de en az 5-10 biner DM zarar ettim. Bir rahmetli ÖZAY GÖNLÜM konserinde 400 DM kazandım, onu da konser akşamı gazeteci arkadaşa konser reklamından kalan borcum olarak ödedim.

Müzeyyen SENAR Hanımefendi'nin konserini de zevkle yaptım. Gerçekten çok cana yakın ve sevecen davrandı bana. Hatta İstanbul'a evine filân davet etti.

Neyse konser akşamı ben bir de sunuculuk yapıyorum. Heves işte... Müzeyyen Hanımı sahneye davet etmeden önce bir fıkra anlattım sahnede. Herkes güldü. Hızımı alamadım bir de anımı patlattım. Milliyet BLOG'da da ANILAR bölümünde ''GARSOINLARA DİKKAT'' diye yazdığım anıyı anlattım. Hani diskotekte garsonluk yaparken uyuklayan müşteriden 3 kere hesap almıştım ya. İşte o anımı anlattım Keşke anlatmasaydım. Konserden sonra beni yolda gören birçok kişi, gülerek, şakalaştılar benimle,

''- Vay üçkâğıtçı vay! Müşteriden 3 kere hesap alırsın ha!''

Hatta konserden 3 yıl sonra bir arkadaş, bürosunda beni bir hanımla tanıştırdığında yerin dibine girdim. Kendisiyle flört etmeyi düşündüğüm güzel bayan,

''- Beyefendiyi tanıyorum. Garsonluk yaparken müşteriden 3 defa hesap almış'' diye gülmeye başladı. Vallahi utancımdan kadınla flört etmeyi bile unuttum. Eskiden utanıyordum demek ki. Şimdi...

Konu yine nereden nereye geldi. Ben şimdi fıkra ve anıdan sonra misafirlerin kahkahalarla gülmesinden aldığım moralle, Müzeyyen Hanımı güzel bir şekilde takdim ederek sahneye çağırmayı düşündüm.

'' - Sevgili misafirler! Şimdi sizlerin huzuruna çok değerli bir sanatçıyı davet edeceğim. Tabii ki kim olduğunu biliyorsunuz. Biletlerinizin üstünde ismi, afişlerde kocaman resmi var. Ama bırakın da biraz da ben anlatayım kim olduğunu. Büyük kurtarıcı, rahmetli Atatürk'ün huzurunda defalarca şarkı söylemiş ve hâlâ hayatta olan büyük bir üstat, Müzeyyeeeeeeen Senaaaaar!''

Avazım çıktığı kadar bağırıyorum ama gelen yok.

Kaldım sahnede öyle yapayalnız. Aval aval bakıyorum.

'' Hadi gel artık ya!'' diye mırıldanmaya başladım kimsenin duymayacağı şekilde. ''Allah Allah niye gelmiyor acaba?''

Seyircilere bakıyorum, herkes heyecanlı ve meraklı gözlerle bana bakıyor. Ben de onlara baktım. Bir müddet karşılıklı balıştık. Ben bu arada ''Ne oldu acaba? Niye gelmedi ki?'' der gibi el kol, kafa sallama işaretleri yapıyorum.

Sonra müzisyen rahmetli METİN BÜKEY,

''- Abi bir baksana sahne arkasına!'' dedi de aklıma geldi. Gittim paldır küldür. Müzeyyen Hanım oturmuş, gülüyor.
Sebebini anlayamadım. Yanındakilere sordum anlattılar. Başladım ben de gülmeye.

Neyse ben tekrar geri dönerek bir anons daha yaptım, O niye geciktiğini seyircilere de bana da şöyle izah etti:

''- Seni birkaç gündür tanıyorum. İyi niyetli, temiz bir insansın. Yoksa çıkmazdım sahneye. Böyle mi sahneye davet edilir? 'Hâlâ yaşıyor' ne demek? Ölmemi mi istiyorsun?''

Ben tabii kırdığım potun ezikliği içinde kıvranarak özür diledim sahnede. Sonra sarılarak yanaklardan öpüştük.

Unutulmaz bir konser verdi. Herkes ayakta alkışladı bitiminde. Bu konserde de para kazanamamıştım ama en azından zarar etmedim. Kapıda biletleri kontrol eden arkadaş, aslında beni çok severdi buna rağmen birçok arkadaşını biletsiz içeri almış. Haliyle para kazanılmıyor bu durumda.
Sağlıklı ve mutlu günler dilerim herkese ve Milliyet BLOG'da merkeze.

Mustafa Mumcu, 25. 06. 2007 Saat:02:30

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..