Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '10

 
Kategori
Öykü
 

Müzik Kutusu

Müzik Kutusu
 

Günün en sevdiğim saatleri gelmişti. Dışarıda güneş batıyor olmalıydı. Kim ne derse desin, en güzel gün batımı Bodrum Gümüşlük’te izlenir. Hemen bir kahve koydum kendime. Yine Mozart dinliyorum. Gözlerimi hafifçe kapatıp, daha önce izlediğim yüzlerce gün batımını aklımdan geçirdim kısa bir süre için.

Dükkânın kapısından baktığımda işten çıkan insanları görüyorum. Ortalık hareketlenmeye başladı. Benim kapımı açacaklarını düşünmüyorum. Ayda 1 ya da 2 müşterim olur, onlar da öğlen saatlerinde, alış veriş merkezi sakin olduğu zamanda gelmeyi tercih ederler. 43 yaşına gelmeme rağmen hiç evlenmedim. Buradaki antikalara benzetiyorum bazen kendimi.

Antikalarımın büyük çoğunluğunu müzik kutuları oluşturuyor. Hepsi kurmalı, ahşap tasarımlar içine yerleştirilmiş müzik kutuları. Satmaya kıyamayacağım bir tanesini çekmecemde saklıyorum. Ahşaptan yapılmış bir ev şeklinde. Çatısında minik taşlar var. Evin önünde mutlu bir aile yerleştirilmiş, minicik yüzlerindeki tebessümü görebilmek için çok dikkatli bakmak gerekiyor. Ufacık ahşaptan bir kuyu var bahçesinde. Evin kenarına yerleştirilmiş odun parçaları sanırım evi ısıtmak için kullanılacak. Evin çatısını kaldırdığınızda yüzlerce mekanik parçadan oluşan büyüleyici kutu çalışıyor ve güzel bir melodi kaplıyor etrafı. Melodinin çalması için çatıyı kaldırmadan önce evin altındaki minik anahtarı saat yönünün tersine doğru çevirmek gerekiyor. Bu küçük kutu güzel şeylerin; sevginin, aşkın, mutlu bir ailenin emek istediğini anlatırcasına, sizden anahtarı çevirmenizi bekliyor. Hem de asla karşı duramayacağınız, zamanı anlatan, saat yönünün tersine doğru. Elektriğe takamazsınız bu müzik kutusunu. Pil yerleştiremezsiniz herhangi bir yerine. Gerçek müzik kutularını çalıştırmak için başkalarının depoladığı enerji işe yaramaz. Sizin uğraşmanız gerekir; tıpkı mutlu aileleri psikolojik danışmanların ya da evlilik programlarının kuramayacağı gibi.

Karşı dükkânda elbise satan genç çifti çok seviyorum. Çalışkanlıklarının karşılığı işlerine yansıyor ve günden güne müşterileri artıyor. Bugün farklı bir kalabalık var ve telaşla koşturuyorlar. Dükkânı yardımcıma teslim edip onlara yardım etmeye gidiyorum.

Kasaya geçip onlara müşteriler ile meşgul olmalarını söylüyorum. Hemen önümde duran mutsuz beyefendinin, ilgisizlikten mutsuz olduğunu düşünüp, nasıl yardımcı olabileceğimi soruyorum. Biraz ilerideki hoş bayanı işaret ederek, eşini beklediğini söylüyor. Onun yüzünden maça yetişemeyeceğini de ekliyor. Tebessümle kafamı öne eğerek onu anladığımı ifade etmeye çabalıyorum ama adamın huzursuzluğu eşine de yansımış; telaşla üzerine olması imkânsız bir pantolonu kapıp soyunma kabinine giriyor. 5 dakika sonra kendi pantolonu ile çıkıyor ve kızgın eş hiç bakmadan ''Bu ne be, bir şeye benzememiş. Hadi çıkar da gidelim artık'' diyerek çamları deviriyor.

O akşam maç nasıl bitti bilmiyorum ama beyefendinin anahtarı saat yönünün tersine doğru biraz daha çevirmesi gerektiğinden eminim.

 
Toplam blog
: 38
: 363
Kayıt tarihi
: 06.06.10
 
 

Yaşam Koçuyum. Aynı zamanda Satış/Pazarlama konularında danışmanlık yapıyorum. ..