Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '12

 
Kategori
Müzik
 

Müzik üzerine zırvalar

Tamam, klişeler klişedir ama doğrudurlar. Mesela benim en sevdiklerimden bi tanesi şudur;

‘’Müzik ruhun gıdasıdır.’’

Bunu çok severim çünkü çok önemli bi bilgi verir insanoğluna. Müzik der, ruh halinin nasıl olacağını belirler ve bunu derken müziği gıdaya benzetir. Gıda, almazsan açlıktan ölebileceğin, bozuk olanını alırsan zehirlenebileceğin, damak tadına uymayanını alırsan kusabileceğin ama kalitelisini ve damak tadına uygun olanını alırsan hem hayatta kalmana hem de mutlu olmana sebebiyet veren temel bi ihtiyaçtır. Adam boşuna benzetmemiş müzik ve gıdayı. Diyo ki; saçma sapan şeyler dinleme, psikolojin bozulur. Çünkü dinlediğin şeyler direkt olarak bilinçaltına gidiyo ve olaylara bakış açını, hayat görüşünü etkiliyo. Mesela bugün metroda bi adamın kulaklığından dışarı taşan sesler şöyleydi; dumbbb dumbb dumbb varavıttiiiiiiii dumb dumb dumbbb varavitiiii…  Hadi tarzını eleştirmeyeyim  diyorum da yaaannii sabah sabah o ne saçmalık, o ne kaba saba müzik, o ne gürültü öyle? Bi de bizim kendi müzisyenlerimizin saçmalıkları var. Ne biliyim işte, sevgiiiilimiii koluuumaaa takarııımm, arabayla bebek yaparım, sinemaya giderim bilmem ne. Efendime söyliyim; gaamsıızzz vicdaaansıızzzzlar, batsın bu dünyalar (ki ben çok severim Orhan Baba’yı ve şarkılarını ama mümkün olduğunca hayatıma sokmamaya çalışırım), Serdar Ortaç’lar bilmem neler. Mesela dikkat ettim bizim kültürümüzde hep acımasız hayat, kavuşulamayan sevgili, ihanet eden arkadaş, yalancı adam, gidip dönmeyen evlat, zorluklar, sıkıntılar ppiiiyyyyyy içi şişiyo insanın yemin ediyorum. Hatta zaten doğu kültürünün genel bi özelliği bu çilecilik. Tüm olayların sadece kötü yanlarını görebilme ve acı çekmekten haz alma odaklı bi kültürümüz var ansını sataayımmm sataayyıımmm  ateeşşleeerde yakaaaayım gibisinden. Sonra tekrar bakıyorum şarkılardaki gibi bi sosyo-kültürel düzen süregidiyo gerçekten de Türkiye’de. Bilinçaltına o zorlukları, sıkıntıları, imkansızlıkları yükleyen insan seçimlerinde de öyle, şarkılarıdaki türkülerdeki gibi davranıyo. Ne biliyim işte, kimisi severek ayrılıyo( sinema tarihinde türk sineması dışında örneği yok severek ayrılmanın), kimisi hayatı boyunca sevdiğini söyleyemiyo, kimisi başına gelen her şeyden kaderi suçluyo; kahpe hayat, kalleş kader sen bize eşit davranmadın falan… Kader gibi soyut bir kavrama bile küsme yeteneğine sahip insanlar yetişiyo bu saçma şarkılar yüzünden.

     Acaba diyorum restoranlardaki gibi a la carte müzik menüleri mi hazırlasak insanlar için? Şu müzik şu psikolojiye iyi gelir, şu müzik şu psikolojiye ulaşmanızı sağlar falan gibi. Hepimizin iyiliği için sonuçta bu. Sen ne kadar yüksek psikoloji sahibi olursan ol  işin, aşkın, ailen orada, o psikolojide değillerse seni de aşağı çekiyolar. Hatta şimdi aklıma geldi, bazı insanlar-mesela ben- sevdikleri ve beraber daha çoook vakitler geçirmek istedikleri insanlara hemen kendi seçkilerinden oluşan bir müzik cd’si hazırlar. Sanırım bunun sebebi; ‘hadi aynı psikolojide olalım’ dürtüsü. Beraber eğlenip beraber huzurlanalım, ya da beraber üzülelim.

 Şimdi… Hangi müzik insanı en güzel psikolojiye taşır diye düşündüğümde şöyle sonuçlara varıyorum ben kendi adıma;

 Dingin, huzurlu bi eğlence anlayışı için; Reggae ve Latin jazz süper bi seçim mesela. Gidelim Küba’ya, Jamaika’ya da sokaklarda dans edip mutlu olan fakir insanları görelim. O da acı çekiyo ama bizim gibi bağırıp çağırmıyo, sakin sakin kabulleniyo ve bi şekilde hayatına devam etmeye çalışıyo, müzik yapıyo, dans ediyo.

Masa başında değil de, şehir hayatı içinde sürekli koşturanların gerekli tempoyu yakalayabilmesi için en iyi müzik; drum&bass olabilir mesela. Dans etme ihtiyacı duymazsın ama temposuna ayak uydurursun. Dinç tutar.

Hafta sonu eğlenmeye çıktığında ana mekana gitmeden önce kafayı başka bi yerde bulma süreci vardır. O süreçte; hip-hop, acid jazz ve funky güzel olabilir. Hafif hafif dans ettirir, enerjini stabil tutar, ön sevişme gibi, seni geceye hazırlar.

Sevgilinle beraber romantik ve eğlenceli bi gün geçirmek istiyosan; swing  ya da eski Fransız şarkıları olabilir. Romantizmi sıkıcılaştırmadan, iç şişirmeden yaşatır bu tip şarkılar.

Yaratıcılık, üreticilik  içinse özgür iradeye sahip olmak gerekir. Yani belli bir ritim olmamalı, tahmin edilebilir olmamalı. Bu yüzden yaratıcılık için; emprovize jazz derim ben. Ki sanatçıların, entelektüellerin  vs. genelde emprovize jazz dinlemesi bilinçli ya da bilinçdışı bu yüzdendir diye düşünmekteyim. Marjinallik olsun, hava olsun diye değil.  

Bunlar şuan aklıma gelenler. Ama  bi ara oturup Müzik-Psikoloji el kitapçığı hazırlamaya karar verdim insanlık için. Hangi müzik hangi psikolojiye iyi gelir. O müziğin en belirgin özellikleri, öncüleri ve babaları kimdir gibi bi içeriğe sahip olacak. Güzel di mi? Yazaaayıımm yazayııımmm daarattdaaarannnınıınıaaaağğğğ… 

 

 
Toplam blog
: 16
: 111
Kayıt tarihi
: 06.12.11
 
 

Freelance Reji Asistanı Her felsefe, yazarının kişisel itirafı ve bir şekilde de, kasıtsız ve..