Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '10

 
Kategori
Şiir
 

Nalan Çelik "Kokulu Saat Çiçeği"nden gülümsüyor şiire

Nalan Çelik "Kokulu Saat Çiçeği"nden gülümsüyor şiire
 

Nalan Çelik Düzce Gümüşpınar’da 1961’de doğmuş. Yıllardır İstanbul’da yaşıyor. Şiirine çalışıyor 2001 yılında bu yana. Neredeyse 10 yıldır şiirin, öykünün, denemenin, yazının içinde. İstanbul’da yayımlanan Kar Dergisi’nin de Yayın Kurulu’nda görev yapıyor. Cemal Süreya derneği'nin de etkin üyelerinden. Bugüne dek şiir ve yazılarını İnsancıl, Akköy, Akademi Gökyüzü, Patikalar, Kar, Şarköy Sanat, Ünlem, Maviada… gibi yazın dergilerinde değerlendirmiş. İlk şiir kitabı gelincik ise İnsancıl Yayınları’ndan 2005 yılında çıkmış.

Kokulu Saat Çiçeği (*) Çelik’in 37 şiirini topladığı ikinci kitabı. Kapağını şairin kız kardeşi Handan Küçük tasarlamış. Öylesine içten bir yazıyla bu tasarımını anlatıyor ki, bir öyküyü okur gibi oluyorsunuz: “Kitabın adını düşündüm, kokmalı bu çiçekler, kapağı görenler dokunmak, koklamak istemeli. (…) Resimde, küçük kız, pabuçları, kaldırımlara sürüklediği kokulu saat çiçekleriyle konuştum, korka korka.” (Nar, Kasım–Aralık 2009)

Nalan Çelik adını daha önceden biliyordum. Ünlem Dergisi Yazı Kurulu’ndayken birkaç şiir göndermiş ve yayınlamıştık. Sonrasında başka dergilerde de okudum şiirlerini ve yazılarını. Bu yıl bir İstanbul kışında tanışma, görüşme olanağı buldum. Soğuk bir Şubat akşamını, Bostancı’da ünlü şairlerin buluşma yeri olan Hatay Restoran’da şiirle ısıttık.

Berin Taş’a göre Nalan Çelik “Zamana sorular soruyor.” Elbette şair zamana karşı sorumlu; ancak zamandan da alacağı var hep. “Nalan Çelik’in sorusu yanıtını içinde barındırıyor. Zaman çabuk geçiyor, yaşamalı diyor şair.” Berin Taş da Çelik’i iyi tanıyanlardan, biliyor zamanla yarıştığını. Çünkü Nalan Çelik daha başta ipucunu veriyor bize: “Zaman…her sapakta oynuyor kırmızı pabuçlu bir kızla.” Çelik kendisiyle, yaşadığı zamanla, egemen olmaya çalışanlarla da hesaplaşmayı önemsiyor, sorgulamalarını eksik etmiyor şiirlerinde. Yasaklara karşı da duruşunu belirliyor.

Yaşadığı ortamın, sokakların, yaşanılan olayların dışında kalmayı sorumsuzluk gibi algılıyor. Örneğin tinerci çocukları, gecekonduda yaşayan kalabalık ailelerin sorunlarını dizelerine aktarırken, yakınmalarını, kırılmalarını da açığa vuruyor: “gözlerimiz…yanıyor gözlerimiz / bu yangın / yakacak bir gün yangın çıkaranları” Kadın duyarlığını da şiirlerine yansıtan bir şair Nalan Çelik. Kadın Ağaçlarımda (s.27) direnmenin sözcülüğünü yapıyor: ”devrilmek yok / yeni bir sabah oluyor / kaldır dallarını göğe / tutun yıldızlara / bak köklerine / bugünden başlangıca / devrilmek yok / yeni bir mevsim geliyor” .

Kafkas(çerkes) mitolojisinde aydınlık elli, güzel kadın demek olan Adıyıf’ı konu edinirken, sürgünlüğün dilini çözüyor, “dünyanın tüm insanlarıyla konuşabilmek için” şiirle anlatıyor içindekini. Kadın ve Elma’da (s.51) “yanaklarımda rengi hiç solmayan / iki kızıl elma / gözlerimde onlarca şair bakıyorlar şaşkınlıkla / titreyen bedenime yayılan yangın / çıkıyoruz gözlerimdeki bitimsiz yolculuğa” derken, bu uzun yolculuğa okurunu da ortak ediyor.

Bahçesinde eflatun çiçekler midir, yoksa kurguladığı imge aydınlığı mı? Hangisi olursa olsun, şairin şiirlerine renk, ses, görüntü katıyor ya, ona bakın siz. Çünkü o saat, o çiçekler salt ona ait. Ona göre kuruyor yaşamın düzenini, ona göre ayarlıyor zaman saatini. ”kurguladım ben de yaşamı / çiçeklere ad verdim / hep oynamak için” Acaba diyorum Nalan Çelik kurguladığı yaşamla oynuyor mu? Ne dersiniz?

Yakında yeni bir şiir kitabıyla, “Yalınayak” la çıkageleceğini duydum İstanbullu martılarından. bu kez daha bir şaşırtacak gibi geliyor bana Naln Çelik şiirleriyle.


(*) Kokulu Saat Çiçeği, Şiirler, Nalan Çelik, İnsancıl Yayınları, 86 sayfa

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..