Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '09

 
Kategori
Anılar
 

Nalın terlikler

Nalın terlikler
 

"Anne bana etek al, dönünce açılsın kocaman olsun , ama kenarları fırfırlı olsun. Birde nalın terlik, yürürken ses çıkarsın." Lambada şarkısını dinlerken dans ettiğim zamanlar kırmızı ve mor ojelerimi sürer, komşumuzun gıcık oğlu mahirin karşısına geçer onun yapamadığı alamadığı ne varsa karşısınd büyük bir zevkler sergilerdim.
Neden sevmezdim Mahir'i bilmiyorum. Sırf onda var diye erkek şortu bile aldırırdım anneme. Ve ona inat ilk ben söktüm okumayı dört yaşlarımda. Yazın köyde dedeme bile onu şikayet ederdim, ne kinmiş tükenmek bilmeyen. Şimdi gülümsetiyor insanı bunlar.
80'lerde çocuk olmak. Barbi bebeklerin en pahalı olduğu zamanlar, kimisinin dizi bükülürdü kalitesi ona göre ölçülürdü.
Saçları ise tek kullanımlık, ne sürsem fayda etmez mısır püskülü gibi kullanılırdı. Sonraları bi de Paul bebekler çıktı. Benim bebeğin yanına babam birde yeni doğmuş barbi aldı. Sanırım boşuna kendim çabalayım üretime geçirmeyeyim diye.
Sonra teypler vardı ses kaydı yapan, hem kırmızıya hem ortadaki playa basınca ses kaydeden ve kayıt canavarı olan ben. Sesimin çirkinliğine rağmen bir sürü kasedi sesimi kaydederek çarçur etmiştim.
Çok yaramazdım kabul ediyorum ama baba korkusundan bir o kadar şaşkındım. Örneğin o zamanlar 50 tl değerinde olan parayla bakkala gönderilmiştim, ve sıkı sıkı tembihlenmiştim düşürmemem için. Markete girmeden bisikletimi koymuştum kaldırımın kenarına. Bakkalda işim bittiğinde bisikletimin yerinde kocaman bir kola kamyonu duruyordu. Ve eve gittiğimdeyse paranın üstü yoktu. Ve beni kızgınlıkla bekleyen üstümde çeşitli işkenceler planlayan babam sabırla gelmemi bekliyordu, hem yaya hem parasız ev yolu ve üstüne de acılı nasihat.
Çok değişmişim aslında yedimle yetmişim bir birini tutmuyor. İlkokulda çete kurardım, haberlerden mi öğrendiysem artık. Bir de parola uydururdum. Paraloyaı bilmeyen benden değildi. Bir de bayrağımız vardı. Ne korkunç işler yapmışım meğer, küçücük bir ilçenin küçücük bir ilkokulunda küçücük bir çocuk bölücülük faaliyetlerinde bulunuyor. Aslında nedeni yüzüne mendil bağlayan kovboylara özenmemdir. Ben biraz daha batıya uyarlamışım o kadar.
Okul dışında da çete faaliyetlerim oldu. Mahallenin çocuklarını toplar çeşitli planlarla kedi kovalardım. "A planı !" diye bağırır yollarda koşuştururdum.
Aynı zamanda da çok zeki bir uyur gezerdim. Gecenin bir yarısı sokaklardan toplardı ailem , annem anahtarı saklardı bu defa camdan çıkardım. Sonra da uyanır koşa evin yolunu tutardım.
Çok fenaydım çok. teşvikçi ve ispiyoncuydum. "Bir gün bir gün bir çocuk" şarkısında ilaçları şeker sana çocugun ablasıydım. Dışı kahverengi ilaçları bonibona benzetip ama ilaç olma ihtimalini de bilerek ve ilk önce işini sağlama almak için komşu çocuklarıyla kendi öz kardeşine yediren cani bendim. Sonra sersem sersem yürüdüklerini farkedip annelerine koşup ispiyonlayan ve hayat kurtaran kahramanda yine bendim.
Kim sevgilisyle buluşmak istese yanında beni götürürdü. Mahallenin bahanesiydim.
Büyümeyi çok istedim, özür dilerim. Bir şans daha verseniz o 5-6 yaş günlerime dönebilir miyim?

 
Toplam blog
: 34
: 1022
Kayıt tarihi
: 02.07.09
 
 

Kuşadası ve Antalya arasında geçiriyorum günlerimi. 25 yaşındayım ve Akdeniz üniverstesi mezunuyum. ..