Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '13

 
Kategori
Siyaset
 

Nalına da mıhına da 67

Nalına da mıhına da 67
 

NALINA DA MIHINA DA


Şimdi gözlerinizi kapatın.

Ormanın içinde bir şelalenin önündesiniz. Şelalenin hemen dibinde küçük bir göl oluşmuş. Sen bir çam ağacının dibinde çıplak ayaklarını suya daldırmışsın. Su gölet’e aktıkça su zerrecikleri su yüzeyinde beyaz bir sis yaratıyor. İçine sindiriyorsun o ortamın tüm güzelliğini. Ruhunla nefes aldığını bedeninin ağırlığını yitirdiğini, istesen bir kelebek gibi uçabileceğini sanıyorsun…

Olmadı mı?

Deniz kenarındasın. Gökyüzünde önce hiç bulut yok. Sırf sen hayal ettin diye su damlasını andıran bembeyaz bulutlar sıra sıra geçmeye başlıyor. Sonra o bulutlar benek benek oluyor ama yine bembeyaz. Gökyüzünde pırıl pırıl bir güneş. Güneş ışıklarından kaçmıyorsun çünkü bedenini yakmıyor güneş ışığı. Ama içini ısıtacak kadar ruhuna ışık veriyor. Ruhun sahilin altın rengi kumlarının güzelliği ile güneşin sımsıcak buğusu arasında güzelliğe çırpınıyor…

Olmadı mı?

Önünde bembeyaz bir papatya ovası. Milyonlarca papatya nereden geldiği bilinmeyen bir müzik eşliğinde salınıyorlar. Ve kelebekler şarkının güzelliğine uyup papatyalar üzerinde rengârenk kanatlarıyla uçuşuyorlar. Kelebek olasın geliyor, ruhun içten içe dans ediyor kelebeklerle. Gün anlamını yitiriyor, gece yok gündüz yok. Sıcak ve soğuk yok, anlamsız kelimeler bunlar…

Yine mi olmadı?

Kevser şarabını içerken huriler geliyor. Hepsi senin. Kaç tane istersen o kadar, hepsi bakire.

İşine geldi değil mi?

Ama hayat dürüst insanlara böyle davranmaz canım kardeşim. Zenginin cimriliğini değil fakirin cömertliğini iktidara taşımadığın sürece fukara kalmaya mahkûmsun. Kömür dağıtılır koşarsın, iftar verilir sıraya girersin; oyuncak dağıtılır kendin almış gibi çocuğuna armağan edersin. Sorgulamazsın, düşünmezsin, muhakeme yapmazsın. Çünkü birileri senin öyle olmanı ister. Kenarda durmanı, onların verdikleriyle oyalanmanı ve son bölümde anlattığım cennetin hayaliyle yaşlanmanı isterler.

Peki ya seni yönetenler?

Hiç onları kendi düşünce salonlarında sorguladın mı?

Yoksa sorgulama yeteneğin de mi kayboldu?

Onların kendini savunmalarına emme basma tulumba misali hep onayladın ve hep onların doğrularıyla kendi doğrularının iç içe geçmesine izin mi verdin?

Şimdi biraz daha gerçeğe yakın gözlerini kapat…

İşin var, sağlık problemin yok. Eşin, işin, aşın var. Çocukların büyüyüp gidiyor. Maaşın çalışmanın tam karşılığı. Ev derdin yok çünkü alabiliyorsun. Altına bir araba çekebiliyorsun, üstelik benzin fiyatı zulüm değil. Çoluk çocuk hafta sonu veya yıllık izinlerinde bu canım memleketin her köşesini gezip bu ülkenin bir ferdi olmakla gurur duyuyorsun. Kimse kimsenin hakkını yemiyor, her kes bir olmanın tadını çıkarıp şükrediyor. Muhammet’e, İsa ya, Musa ya inananlar inançlarında hür. Her dindar ezbere dindar değil, okuyarak, okuyarak inanarak dindar.

Hayat böyledir kardeşim. Ya birlikte yazacağımız cenneti kurmaya çabalarız ya da vaat edilen cennetlerin hayaliyle yaşarsın. Seçim senin…

Çocuklar malumunuz üzerine yakalandılar, birilerinin de Arsen Lüpencilik yaptığını bilseler belki yapmazlardı. Aslında telefonda bile olsa baba nasihati iyidir. Oğlum telefonda bazı şeyleri konuşmayalım diyorsa eğer konuşmayacaksın. Hatta kırmızı pembe hatlı olsa bile. Bak kimin eli kimin cebinde hatta kim daha çok Müslüman o bile belli değil. Aslında Müslümanlığın temel taşları bile yerinden oynadı. Mezhep adına boyun vuranlar mı ararsın, meydanlarda şu daha az Müslüman diye birbirine hakaret edenler mi ararsın hepsinden bolca var. Aslında siyaset ve din birbirine hiç yakışmayan birer olgu. Ama insanlar ikisini bir araya getirmeye gün geçtikçe daha çok azimli. Çünkü iktidar dürüstlüğün yanına bile uğramıyor, dinin koltuğundan geçiyor. Eh böyle olunca insanların inançları da istemeden de olsa çıkar uğruna feda ediliyor…

Demokratik rejimlerde iktidarlar gelip geçicidir. Çünkü sizden daha iyi hizmet edecek birileri mutlaka bulunur. Önemli olan o koltuğu terk ettiğinizde arkanızdan söylenen sözler ve yönettiğiniz insanların sizden sonra çocuklarınıza nasıl davranacağı. Ak partinin bir daha meydanlarda söylendiği gibi yüzde elli oyla iktidara gelmesi mümkün değil. Bunun emareleri yerel seçimlerde görülecek. Genel seçimler beklenir mi işte onu bilemem. Çünkü otomobil toplama otomobil. Motor başka yerden, kaporta başka yerden; direksiyon başka yerden. Eh, bir yerde savrulup yoldan çıkmaması mucizelere kalmış. Önemli olan kazadan dersler çıkarmamız. Bir ülkenin değer yargıları nasıl değişti. Bir ülkenin insanlarının değer kavramları nasıl bu kadar aşındı. Nasıl kutuplara ayrılıp birbirimize nefretle bakmaya başladık. Nasıl oldu da mezhepler, çıkarlarımız ön plana çıktı bu kadar. İlk genel seçimlerden sonra üniversitelerin ders programlarına alınıp incelenmesi gereken bir durum bu…

Bu haftalık bu kadar sevgili dostlar, kalın sağlıcakla…

Mehmet ÖZCAN

 
Toplam blog
: 57
: 222
Kayıt tarihi
: 18.01.13
 
 

Emekliyim, köpekleri çok severim. Fotoğraf ama anlam saklayan fotoğraflara bayılırım. Yazmak uzun..