Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Namaz 3 Vakit Kılınır mı?

Namaz 3 Vakit Kılınır mı?
 

Ramazan ayında olmamızdan dolayı dini konulardaki tartışmalar, her sene olduğu gibi bu yıl da almış başını gider vaziyette malumunuz. Bunlar arasında en ilginci namazın günde üç vakit kılınıp kılınmayacağı ile ilgili olanı galiba. Tam anlamıyla eski köye yeni adet durumu gibi görünüyor.

Konunun uzmanı falan değilim. Bırakın üç vakti, bir vakit bile kılmadığımı da açık yüreklilikle ifade edebilirim. Bu nedenle konuyla ilgili görüş beyan etmeyeceğim doğal olarak. Zaten ortalıkta bir dolu ahkam kesici, fetva verici, kalem kırıcı ve din allame-i cihanı mevcut. Bir de benden dinleyin olayına hiç girmeyeceğim rahat olun lütfen.

Benim derdim; biraz nükte, biraz mizah, biraz gönül hoşluğu olsun babından iki kelam etmek. Merhum dedemden dinlediğim bir hikayedir. Üç-beş sene önce, yine yeri gelmiş ve bu sayfalarda anlatmış, yazmış idim. O zaman okuyanlar için tekrar olacak, aflarına sığınıyorum:

Eski zamanlardan birinde, Anadolu’nun ücra bir köyüne yeni bir imam atanmış. Hoca Efendi, tayin emrini alır almaz yola düşmüş. İlçeden sonra köye yol olmadığından, bir öğlen saati katır sırtında köye ulaşmış.

Köylüler, yeni imamlarını ağırlamış, yedirmiş, içirmişler. Biraz yorgunluğunu atınca, muhtar konuşmaya başlamış:

Hocam, bizim bir derdimiz var, onu demem lazım” demiş.

İmam, meraklanmış. Ne ola ki böyle gelir gelmez, acilen konuşmak ihtiyacı hissettiler diye düşünmüş.

Senden iyi olmasın, önce ki hocamızdan rica etmiştik. Köy yerinde, hasatta, harmanda bu, sabah ve yatsı namazları bize zor geliyor, bir mümkünü yok mu, şu beş vakti üç vakte indirsek demiştik. Allah razı olsun, kendisi bize kolaylık sağladı, yıllardan beri biz namazlarımızı, beş değil üç vakit kılarız.”

Yeni imam, kulaklarına inanamamış duydukları karşısında. Ama asıl şok sonra gelmiş.

Ancak senden ricamız şudur ki oldu olacak şu ikindiyi de kılmasak da iki vakitle işimiz tamam olsa be Hoca Efendi” demiş, pişkince.

Yeni köy imamı ne diyeceğini şaşırmış ve sakin bir halde kısa bir süre düşünmüş ve kekeleyerek cevap vermiş:

Valla ne diyeyim ağalar ben size? Ömr-ü hayatımda ben böyle bir şey duymadım, görmedim. Benim böyle bir değişikliğe olur demem mümkün değildir. Ancak elçiye zeval olmaz, yarın kazaya gider müftü efendiye danışırım isterseniz” diyebilmiş.

Muhtar ve köylüler, hep bir ağızdan “git sor hocam, git sor da kurtar bizi bir vakitten daha” diye sızlanmışlar.

Yeni İmam, ertesi gün, ilçedeki müftünün kapısını çalmış ve utana sıkıla durumu anlatmış. Biraz da sert ve otoriter bir adam olan müftü:

Bu ne rezalet kardeşim, böyle şey olur mu? Ne indirmesi, tez elden tekrar beş vakit kılınmaya başlasın namazlar köyde” buyurmuş.

Hoca, katır sırtında tekrar köyün giriş kapısına geldiğinde, muhtar ve köylüler daha orada, köyün girişinde merakla kendisini bekliyorlarmış. Hep bir ağızdan:

İndirdi mi Hocam, indirdi mi?” diye sormuşlar.

Hoca Efendi’nin yorgunluk ve sıcaktan, ha bir de müftüden yediği azardan mütevellit, kıçından ter damlıyormuş:

Ne ‘indirdi mi’si kardeşim. Nah indirdi, bindirdi, bindirdi be..!” demiş.

Muhabbetle sevgili dostlar…

Ramazan Geyikleri ve Jet İmam Hikayeleri

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..