Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '13

 
Kategori
İnançlar
 

Namaz kılmak Eşcinsellere Farz mı ?

Namaz kılmak Eşcinsellere Farz mı ?
 

Mutlu olmak onun da hakkıdır.


“Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma yönelik bir tehdittir.”Doğuştan çift cinsiyetli Bülent Coşkun, hormon testlerine göre yüzde 92 kadın. Küçük bir ilçede yaşıyor ve şiddet gördüğünü savunarak kadınlar için uygulandığı gibi tam polis koruması talep ediyor. Ama erkek olduğu gerekçesiyle verilmiyor. Camiye bile alınmadığını söyleyen Coşkun ve benzerleri için ilahiyatçı görüşü de net: “Namaz ona da farz!

Düzce’de yaşayan 33 yaşındaki Bülent Coşkun, doğuştan hermafrodit, yani çift cinsiyetli. Nüfus cüzdanında erkek olan ancak kendisini bir kadın gibi hisseden Coşkun, yaşadığı çevrede şiddet ve hakarete maruz kaldığı gerekçesiyle savcılığa başvurup koruma talep etti.

Hakkında “çağrılı koruma tedbiri” uygulanmasına karar verilen Coşkun, “Sürekli tehditle karşı karşıyayım.” Sürekli koruma talep ettim ama “Sen erkeksin diyerek reddettiler” şeklinde konuştu. Düzce’de namaz kılmak için gittiği camiden kovulduğunu öne süren Coşkun, “İbadet bile edemiyorum, camide bile yerim belli değil” diyor.

Doğuştan çift cinsiyetli olan Bülent Coşkun, Düzce’nin Cumayeri İlçesi’nde anne, baba ve iki kız kardeşiyle birlikte yaşıyor. Ailenin ilk çocuğu. Babası Nüfus Müdürlüğü’ne erkek olarak kaydettirmiş. Ve adını Bülent koymuş. Bülent büyüdükçe kendini erkekten çok bir kadın gibi hissettiğini fark etmiş. Ailesi tarafından hep erkek olması için teşvik edilen Bülent Coşkun, ilk ameliyatını sekiz yaşındayken olmuş. 33 yaşına gelene kadar art arda 5 ameliyat daha geçirmiş.

Erkek bedeninde kadın olan Coşkun, tedavi için gittiği doktorlar da ailesine Bülent’in erkek olduğunu söylemiş. Ancak Bülent 20 yaşına geldiğinde, ailesinin talebi doğrultusunda vajinası ameliyatla kapatılmış. Velhasıl bu ameliyattan sonra idrarını bile yapamaz hale gelmiş.

Bu telkinlerin etkisinde kaldığını ve bir süre erkek gibi davranmaya çalıştığını ifade eden Coşkun, “Ama yapamadım. Hiç bir zaman kendimi erkek olarak hissetmedim. Erkek bedenine hapsedilmiş bir kadınım” diyor. Bu arada yapılan hormon testlerinde yüzde 92 kadınlık hormonu çıktığını anlatan Bülent Coşkun, “Erkek ortamlarında hiç bulunmadım. Kahveye, birahaneye hiç gitmedim. Küçük bir yerde yaşadığım için dışarıda kadın kıyafetleri giymiyorum. Fiziksel görünüşüm dışında erkekliğe dair bir şey yok bende. Küçükken kızlarla oyun oynardım. Oynarken onları erkek yapar, ben kız olurdum” diye anlatıyor yaşadıklarını.

Bülent Coşkun’un bu durumunu ilçede bilmeyen yok. Akrabaları dahil, ailesi dışında hiç kimse Bülent’i olduğu gibi kabul etmemiş. Çevrenin ailesine ve kendisine baskı yaptığını, kötü davrandığını anlatan Coşkun gittiği yerlerde de benzer tepkilerle karşılaştığını anlatıyor. İnsanların sormadan, öğrenmeden kendisine kötü davrandıklarını söylüyor. “Saldırıya uğruyorum.”

Coşkun, yaşadığı bir olayı anlatırken gözyaşlarına hâkim olamıyor: “Sokakta yürürken yaşlı bir teyze yanındaki torununa beni gösterip gülerek bir şeyler söyledi. O an benimle alay ettiğini anladım. Çok üzüldüm. Bir şey diyemedim. Ben kendimle barışığım ve mutluyum. İnsanların beni yargılamasını, hor görmesini istemiyorum. Beni böyle kabul etsinler. Allah’ın bana verdikleriyle yaşıyorum. Allah’ın verdikleri dışında vücuduma hiçbir şey yaptırmadım.”

Benim yaşadığım durumun ne kadar zor olduğunu anlayabilmeleri için benim bu halimle bir saat yaşasınlar, o zaman anlarlar. Akrabalarım doğarken beni gördü. Gözlerine de mi inanmıyorlar. Öldürülmekten, günün birinde bir çöp tenekesine atılmaktan korkuyorum.” Tartıştığı iki komşusu tarafından darp edildiğini de savunuyor. Olaydan sonra gece vakti evlerinin kapısının ateşe verildiğini söylüyor. Şikâyetçi olan Bülent Coşkun, savcılıktan koruma da talep etti. Soruşturma sürerken, savcılık Bülent Coşkun’a “telefon çağrılı koruma” verilmesine karar verdi. Şikâyet için gittiği polis merkezinde de polislerin kendisini “ötekileştirerek” kötü davrandığını iddia eden Bülent Coşkun, kadına yönelik şiddetin önlenmesini öngören tedbirlerin kendisi için uygulanmadığından ve tam koruma talebinin reddedilmesinden dolayı da öfkeli.

Küçüklüğünden beri defalarca doktora giden ve şimdiye kadar 5 kez ameliyat olan Bülent Coşkun’a 2008’de Düzce Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde “Tedavi edilemeyen cinsel kimlik bozukluğu” teşhisi kondu. Yüzde 61 oranında özürlü raporu verildi. Kendisini özürlü olarak kabul etmeyen Coşkun ise normal bir birey olarak görülmek istediğini söylüyor. Ameliyat olup tamamen kadın olmak isteyip istemediği sorusuna “Benim Allah’a inancım var. Beni böyle yarattı ve ben de kendimi böyle kabul ettim. Kadın görüntüsüne sahip olmak için ameliyat olmak istemiyorum” şeklinde cevap veriyor. “Hiç sevgilin oldu mu” sorusuna ise cevap vermek istemiyor. Ama “Beni ben gibi kabul edecek, sevecek bir insan olsun isterim” diye ekliyor.

İlahiyatçı Prof. Dr. Beyza BİLGİN “Çift cinsiyetli kişilerin camiye gitmesinde, ibadet etmesinde hiçbir sakınca yoktur. Dışlamak çok büyük bir yanlış.” Allah böyle yarattıysa dışlamak bizim haddimize değil. Namaz onlara da farz kılınmışsa kim kılmalarına engel olabilir ki! Kuran’da namazın çift cinsiyetlilere farz olmadığına ilişkin bir ayet yoktur. Burada Diyanet İşleri Başkanlığı’na, oranın müftüsüne ve caminin imamına iş düşüyor. Bu insanların ibadet yapmalarına yardımcı olmalı ve sorunlarına çare bulmaya çalışmalılar.”

Eşcinsellik konusu, bilgisizlik nedeniyle, özellikle bizim gibi toplumlarda bireylerde her bilinmeyene duyulduğu gibi korku ve kaygı yaratabilmektedir. Aslında birey eşcinsel olduğunu fark ettiğinde, kendini toplumdaki diğer bireylerden farklı olarak algılar, kendini yalnız hisseder. Eşcinsel olduğunu açıkladığında, ailesinden tepki alıp, kendisini reddetmelerinden korkar. Arkadaş çevresinde kendisini dışlayacaklarını veya alay edeceklerini düşünürler. İşinden atılacağı, işsiz kalacağı şeklinde, geleceğe yönelik kaygılar taşırlar. Yaşadıkları duygulanımlar nedeniyle kendilerini günahkâr olarak değerlendirir ve vicdan azabı çekerler. Zaman zaman karşılaştıkları şiddet ve ayrımcılık tehdidi, eşcinsellerin bireysel gelişimi için ciddi bir engel oluşturmakta. Yapılan bir araştırmada, eşcinsel oldukları için erkeklerin %5’inin, kadınların %10’unun küfre ve fiziksel şiddete maruz kaldığını, toplam olarak % 47’sinin farklı şekillerde ayrımcılığa maruz kaldıklarını göstermektedir.

Uğur MUMCU’nun "Demokratik toplumlarda bir kişiye yapılan haksızlık bütün topluma karşı yapılmış sayılır. Bu bilinç yerleştirilmedikçe, haksızlıkların ve adaletsizliklerin önüne geçmeye olanak bulunamaz." sözünü dikkate aldığımızda, bu toplumun tüm bireyleri olarak, Bülent ÇOŞKUN’u anlamalı, onun bir insan olduğu olgusu ile davranmalıyız.

Çok sıradan insanların bile zorluklar içinde yaşadığı toplumumuzda dışlanan bu tür insanların anlamaya çalışılması, empati yapılması insan olmanın“temel zorunluluğudur” diye düşünüyorum. (Son olarak ifade etmeliyim ki amacım; Bülent ÇOŞKUN’u deşifre etmek değil, onun nezninde Milliyet Blogta bu konuya dikkat çekmektir.)

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..