Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Namus kişiseldir, toplumu da devleti de ilgilendirmez; ister ahlaksız gezer, ister çarşafa girerim

Namus kişiseldir, toplumu da devleti de ilgilendirmez; ister ahlaksız gezer, ister çarşafa girerim
 

Ülkemizde insanların yaşayışları üzerinde gizli-açık bir tahakküm var. Bizler bu ülkede yeni bir düzen kurmak istiyorsak bu konudaki görüşümüz halkımız tarafından bilinmeli. Yani bu konu öteden beri böyle gelmiş ama böyle devam edemez. Tahakküm sahipleri haklı değiller. Çünkü sizler insanların yaşayışları üzerinde söz sahibi olamazsınız. Kimseye hiçbir şeyi yasaklayamazsınız. Nedenleriniz, haklı gerekçeleriniz olabilir; beni ilgilendirmiyor. Eteğini dizinden biraz daha yukarı çeken kadınımız bu ülkede bunu yaparken korkuyorsa ortada kabul edilemez bir durum var demektir.

Ama hassasiyeti olan insanlar, ortada sizlerin Kerim Korkut’a destek vermenizi gerektirecek bir durum var. Daha önceki yönetici adaylarınız modernlik adına sizin hassasiyetlerinizi göz ardı ediyorlardı. Kerim Korkut kendisi mutasıp değil, belki ahlakı da tartışılır ama insanların inançlarına çok saygılı. Bizim düzenimizde kapanmak isteyen kapanacak, açılmak isteyen açılacak. Her iki tarafta da insanlara istedikleri kadar özgürlük verilecek. Yasak olan şey ne açık kapalıya ne de kapalı açığa müdahale edemeyecek.

Zaten olması gereken bu değil mi; demokrasi herkesin güvencesi.

İnsanları hâşâ biz yaratmıyoruz. Yaratan bin bir türlü huy karakter vermiş. Mutasıp, mazbut bir hayatı isterseniz insanlara zorla yaşatabilirsiniz; ama neye yarar. Valla bir bakıma herkesin Tanrısı ayrıdır. Hesabını kitabını ayrı verir. Kimse kimsenin ahlakından sorumlu tutulmamıştır. Burada hassas insanların haklı oldukları nokta şu olabilir: Bizim ahlakımızı bozmasın.

Haklı bir istektir bu. Kendin ne yaparsan yap, benden uzakta yap, gözüm görmesin. Bir ülke yönetimi bunu sağlamalıdır. Adamın penceresinin karşısına bilinçli bir şekilde çıplak kadın resmi asarsan Beyazıt’da sakallı Cuması normaldir.

Bir toplumun tutucu kesimleri de vardır, özgür kesimleri de. Her ikisine de alabildiğine özgürlük verilecektir. Ayrıca 21 yaş üzeri herkes hayatını dilediği gibi yaşama hakkına sahiptir. Bunlardan bazıları kişisel olarak sosyal hayat, aşk ve cinsellik, ilişkiler anlamında özgür bir hayat yaşamak isteyebilirler. Dışarı yansımamak ve başkalarını rahatsız etmemek şartıyla kimin nerede ne yaptığına karışılmayacaktır. Artı gerek din, mezhep, tarikat, ibadet, dua, zikir ehillerinin inanç ummanlarında diledikleri gibi yaşamaları gerekse özgürlerin istekleri doğrultusunda yarattıkları fanteziler denizinde kaybolmaları profesyonel güvenlik sisteminin güvencesinde olacaktır.

Senin sevabın beni, benim günahım da seni ilgilendirmez. Şimdiki hale bir bakalım. Namus gerekçesiyle hayatını kaybetmiş binlerce kadınımız, hapislerde çürüyen kocaları, yıkılmış yuvalar, acı, gözyaşı… Peki, ne yaptınız, namussuzluğu/ahlaksızlığı önleyebildiniz mi? Karının böyle bir şeyi varsa niye öldürüyorsun, ayrıl ondan. Ayrıca mahkemeler böyle namus gerekçeli davaları aynı gün hem de ücretsiz görmeli.

Namus/ahlak nedeniyle insan ölür mü/öldürülür mü? Bu bir utançsa, günahsa kim yaptıysa onu bağlar. Sen niye utanıyorsun ki! Namus Türkiye’nin önemli sorunlarından biri. PKK sorunu kadar önemli. Evlenen kızlar, baştan söyleyeceksiniz; özgürsen ben özgürüm diyeceksin. Bak böyle yaşarım, sonra zoruna gitmesin diyeceksin.

Toplumun algısı da yanlış, bu işi açıklar yapıyor sanıyorlar. Hayır, isterseniz araştırma yapın; mutasıp/kısıtlı yaşayanlar arasında daha fazla. “Komşunun oğluna baktığını duyarsam…” dediğiniz eşiniz sizi aldatıyor da erkek arkadaşlarıyla adalara gezmeye yolladığınız aldatmıyor. Erkek arkadaşla adaya gitmek cinsel merak ve dürtüleri azaltıyor çünkü.

Gerekçesi ne olursa olsun namus saiki ile kadınlar üzerinde baskı kuranların hiçbir şekilde haklı olmadıklarını düşünüyorum. Kabullenemiyorsan evlenme kardeşim. Kimse senin isteğine göre yaşamaz. Çocuklarımın annesi. Çocuklar anneye bir kutsallık katmaz. Kedinin de yavruları var ama bahar gelince kızanları peşine takıyor. Kadın dediğin alt tarafı zevkleri, arzuları olan bir canlı, peygamber duası ile büyümüyor ya. Anneye yakışmaz. Herkese her şey yakışır. Yan yana getiremediğin gerçekten yan yana gelemeyecek şeyler değil senin cahilliğin ve acziyetindir. Topluma aldırma. Eğer bu bir pislikse (ki asla kabul etmiyoruz) kimse temiz değil belki de. Görünen o ki her 10 kişiden 6’sının en azından gezmek, tozmak, sinema, minema bu işlerle ilgisi var. Yani kimsenin kimseye diyecek bir şeyi olamaz. E böyle bir toplumda yaşıyorsun niye kendini kasıyorsun. Biliyorum gerçek görüşün bu değil, sen de özgürlükten yanasın; her şeyi el ne der diye yapıyorsun. Anlattık işte kimsenin sana bir şey diyecek hali yok.

Eskidenmiş o, yaptıkları bilinmeyen ya da sadece dedikoduda kalan zırtapozlar şimdi kendilerini saklayamadıkları için başkaları hakkında da ulu orta konuşamıyorlar. Dedikodunun modası bitti. Artık herkes bu söylenenlere gülüp geçiyor. Şu şunu yapmış, bu bunu yapmış. Sana ne, sen de yap.

İşte söylüyorum; komşunun oğluyla balkondan balkona konuşabilirsiniz. Bunu engelleyecek kocanızı biz Bakırköy akıl hastanesine atacağız!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..