Nane Limon

Şöminedeki odunların yanarken çıkardığı ses kulaklarımdan içeri girip, vücudumun tüm kıvrımlarını dolaşıyor gibi. Ateş gözlerimi yakmaya, boğazımı kurutmaya başladı. Şu üzerinde oturduğumuz koyun postu da bacaklarımı kaşındırıyor. Duvarlarda asılı geyik kafaları midemi bulandırıyor. Hoş midem son zamanlarda hep bulanıyor zaten. Yemek yemeyi bırak, yemek kokusuna tahammül edemez oldum. Altı kilo verdim son iki ayda. Levent diyet yaptığımı sanıyor. Şapşal sevgilim benim.

Off, niye geldik şu eve yahu? Levent romantik bir hafta sonu geçirelim diye tutmuş burayı. Benim romantizm yaşayacak halim mi var. Üstünde oturduğum şu koyun postunu, yanı başımdaki şömineye atsam, geyik kafalarını da söküp kırsam anca rahatlarım. O denli dengesiz ruh halim.

         “Hayatım şarabın soğudu”
         “Yok, ben..içmek…ığğhh”
         “Ne oldu hasta mısın?”
         “Tuvalete gitmem gerek”

Fırladım oturduğum yerden. Arkamdan sesleniyordu Levent.

         “Nane limon kaynatayım sana, mideni üşüttün herhalde”

Kustum ama rahatlayamadım. Midem ağzımda hala. Sevgilim elinde nane limon fincanıyla peşimde dolaşıyor. İçeyim bari de, şüphelenmesin. Zaten eve girdiğimizde, bebekli misafirler için konulmuş olan park yatağı görünce, bebek olan kendisiymiş gibi agucuk bugucuk sesler çıkarmıştı. Bayılıyor bebeklere. Şüphelerini kabartıp da kendimi sorgulattırmayayım durduk yere. Sorumluluk almak, özgürlüğümden olmak istemiyorum.

         “Ellerine sağlık canım, iyi geldi biraz”
         “Oh, iyi iyi, ama hiç dikkat etmiyorsun kendine, üzülüyorum. Şu yüzünün haline bir bak Allah aşkına”

Gerçekten de aynaya baktığımda solgun bir yüz ve iyice çukurlaşmış mor gözaltları gördüm. Levent, neden böyle bitkin düştüğümü bilmediği için, endişelenmekte çok haklıydı. Ancak ben de açılmamakta kendimce çok haklıydım.

Aynadaki bitkin kadından gözlerimi güçlükle ayırarak sevgilime döndüm, gözyaşlarımı belli etmeden ona sarıldım.

         “Hadi hayatım” dedim “ benim için üzülmeyi bırak da biraz dolaşıp hava alalım, açık hava ikimize de iyi gelir, bu arada daha önce söylemiş miydim? Seni çok seviyorum”