Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Kasım '09

 
Kategori
Spor
 

Napoli’ de II. Maradona devri

Napoli’ de II. Maradona devri
 

maç çıkışı


Napoli denince aklınıza gelen ilk şey nedir? Fazla düşünmeye gerek yok, tabii ki Maradona.

İtalya’ nın bu güney liman kenti halen Maradona ile yaşıyor, her köşesinde ondan izler görülebiliyor. Nitekim halen her hediyelik eşya dükkanında 80li yılların sonundaki Maradonalı Napoli’nin, ön tarafında “Mars” reklamlı arkasında “10-Maradona” yazılı açık mavi formasından bulabilirsiniz, hem de her ebatta.

Sene 1990, yer Napoli’nin tarihi San Paolo stadyumu. Onbinlerce Napolili Dünya kupasının yarı-final maçını izlemek için yerlerini almış, finale çıkacak takımı merak içinde bekliyorlar. Napoli bir İtalya kenti fakat Roma’nın güneyinde yaşayan italyan vatandaşları italyan muamelesi görmüyor kuzey vatandaşları tarafından ve nitekim de Maradona maç öncesi napolitanların bu hassasiyetini Arjantin lehinde kullanıyor, tribünlerde oluşturduğu alternatif taraftar grubunu da arkasına alarak Arjantin’i finale taşıyor. Bu Napoli’ li Maradona’nın zaferiydi.

Sene 2008, ilkbaharın ilk günleri, yer yine San Paolo. Bir Serie A maçı, Napoli ezeli rakibi Roma’ya karşı. Sezonun ilkyarısı Roma’da oynanan maç sadece İtalya futboluna göre değil global kapsamda değerlendirecek olursak astronomik bir skorla (4-4) bitmiş, “Derbi Del Sole”(Güneşin Derbisi) denilen bu kapışmanın rövanşı için de gol skoru olarak napolitanlardan farklı bir beklentim yok.

Dedim ya napolitanlar Maradona’ yı unutamıyor, onların bu özlemi, yine bir Arjantin vatandaşı olan Lavezzi’den Maradona yaratma umuduna mecbur bırakmış. Bu genç çocuktaki potansiyelin Napoli’de ortaya çıkacağına kendilerine inandırmışlar, bazıları da sabır gösterme zahmetine katlanamayarak bu çocuktan Maradona’nın “Ma”sının zor çıkacağı konusunda hemfikir olmuşlar ki bu öngörüde Lionel Messi’nin Maradona’nın veliahtı olduğunu ispatlamış olması en büyük parametre.

Kimbilir, belki napolitanlar ceplerindeki paralarla 2. Maradonalarına kavuşabilirler önümüzdeki yıllarda.

Biletler haftaiçinden tükenmiş, maç günü karaborsacılara bel bağlayarak San Paolo’ ya gelmiştim. Derbinin anlamına nazire yaparcasına güneş tüm ihtişamı ile Napoli semalarından tüm ışınlarını stadyuma yönlendirmişti adeta.

Stadyum çevresinde konuşlanan küçük bir fanatik grupçuktan; Türk olduğumuz, Roma ile ne alakamız olabileceği, Fatih Terim satırbaşlarından oluşan birkaç dakikalık ikna mücadelesi neticesinde karaborsacıların volta attığı alana vize almayı başardık ve soluğu bir karaborsacıda aldık. Maçı izleyebilecek olmanın verdiği heyecanın yanında her ne kadar adamın garanti vermesine rağmen o adamın bir napolitan olduğu parametresini de hesaba katmanın neticesinde bir o kadar da maça girememe riskinin varlığının getirdiği bir huzursuzluk da yok değildi içimde.

Biletler sahte çıkıyor ve maçı izleme ihtimalimiz stad görevlisininin insafına kalıyordu. Nitekim ikna süreci çetin geçiyor, 10 dakika gecikmeli olarak tribünlere çıktığımda da stada girebilmek için şansını zorlayan tek bahtlı kişinin ben olmadığını anlıyorum. Stadyumun kapasitesi 60 bin, ama tribünlerde en az 80 bin olduğuna dair bahse girebilirdim. Ayakta durmak zorundaydım, nitekim herkes ayakta izliyor maçı ve sanki herkesin ayakta durduğu noktanın sanal bir numarası var. Herhangibir 2 sanal numaranın arasına sıkışıyorum, konumlanma ihtiyacımı giderdikten sonra maça odaklanıyorum. Gözlerim bir skorbord arıyor, bulamıyorum. Aklıma skorbordun napolitanlar tarafından çalınmış olabileceği ihtimali geliyor şaka ile karışık, gülümsüyorum.

Napolitanların Maradonalaştıramadıkları Lavezzi parçalıyor kendini, düşüyor, kalkıyor, alıyor, vermiyor, bal yapmayan arı misali. Yine bir Latin Amerikan, Uruguaylı Zalayeta da ceza sahasında bir türlü topla buluşamıyor. Roma’ da Totti Vezüv’ü bile ben yarattım edlasında sahada geziniyor, resmen yürüyerek oynuyor, Vucinic birşeyler yapma telaşında sadece. Tribünlerden hakeme “Venduta” (Satılmış) veryansınları yükseliyor, son derece masumane bir betimleme bizim tribünleri düşündüğümde. Top ceza sahasını görmeden maç bitiyor, nitekim gol de penaltıdan geliyor Roma adına. (Kaldığım otelde internetten kontrol ettiğimde maçın skorunun “0-2” olduğunu görüyor, ilk golü kaçırdığıma hayıflanıyorum)

Maç çıkışı taraftarı olduğum Türkiye Süper Ligi nacizane takımlarından birine ait atkım ile hatıra fotoğrafı alıyorum, atkıma napolitanlardan talep var ama karşılıksız olan bu talepleri nazikçe geri çeviriyorum, Atkımı, Napoli SSC atkısı ile takas yapabileceğim bir şanslı napolitana rastgelememenin burukluğu ile stadyum çevresinden ayrılırken bu kısır derbinin adına yakışmadığını sorgularcasına güneşin halen tüm gücüyle ışımaya devam ettiğini farkediyorum.

Sene 2010, Lavezzi’ nin Napoli’ de 3. sezonu ve napolitanlar halen bu gençten umutlular. Ben ise napolitanlardan bir II.Maradona devri başlatacaklarını umut ediyorum.

Haydi Napoli, pamuk eller cebe.

 
Toplam blog
: 6
: 732
Kayıt tarihi
: 29.11.09
 
 

Tam anlamıyla bir spor tutkunuyum. Sporla tanışıklığım 1982 Dünya Kupası' na dayanıyor. İlk idolüm P..