- Kategori
- Şiir
Nasıl anlatayım bilmem?
Hani bir his dolar içine, yıllar önce yaşadığın bir andaki
Ansızın giriverir, sabırsız bir heves, nedensiz bir coşkudur, ürperirsin
İyice açıldığın, ufka yaklaştıkça sadece sana ait sandığın denizin iyotuyla karışık;
Yıllardır gidemediğin yaylanın kekikli portakallı mayhoş kokusunu duymaktır
İnatla o adı konmamışı, o gaipten gelip ilham vereni arayıp bulamamaya alışık,
Pes etmiş tarifsiz bir huzurdur kimi zaman, o kokularla süzülür genizden
Bir fabrika sireninin hicazı karışır havanın nihavendine, bir bakarsın,
İçinde yankılanan içli bir şarkının ortasında, teli atan el emeği sazsındır maun ve cevizden
Hatırlatır kendini, o anı kıymetli yapan şey, gülümsetir seni
Bir çocukluk kahvaltısında zeytinyağına ekmeği banıp zahtere bulamaktır bazen
Sevdiğin komşu kızı izlerken topu doksana çivilemektir
Hani sonra bakardın gözlerin yan, ağzının bir kenarında gülümsemen, kafanı da çevirmeden
Hemen gitmesin diye sıkı sıkı sarılırsın , gelmiş geçmiş tüm kıymetlilerin gelir de aklına
Tutamazsın, yolcudur o, biner gider bir evvel zaman tahtına…