Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '09

 
Kategori
Siyaset
 

Nasıl bir Anayasa…

Nasıl bir Anayasa…
 

Nasıl Bir Anayasa…

İki yıldır süregelen anayasa tartışmalarından bıktınız mı? O zaman bu yazıyı okumayın. Zira bu yazıda toplumun sözüne değer verdiği beyinlerden bir kısmının bu konudaki görüşlerine yer vereceğim.

Bilindiği gibi anayasalar öyle sık sık değiştirilmez. Daha doğrusu değiştirilemez. Zira anayasa toplumun tamamına kucak açmalıdır. Aksini söyleselerde, gerek siyasi partiler, gerek sivil toplum kuruluşları kendi isteklerini kayıran bir anayasadan yanadır. Hatta öyle ki; iki ayrı görüşteki partinin, sendikanın, aynı ismi taşıyan talepleri bile farklı farklıdır. O zaman yeni bir anayasa yapılmalımıdır. Yapılacaksa nasıl bir anayasa olmalıdır?

Yargıtay başkanı Hasan Gerçeker: Türkiye’de şu an topyekûn bir anayasa değişikliği için ortam uygun değil. Anayasanın değiştirilmesi için gerekli ortamın hazır olması lazım. Topyekûn yeni bir anayasa hazırlanmasındansa anayasada kısmi değişikliğe gidilebilir. Bu kısmi değişiklikte de öncelik yargı bağımsızlığı olmalıdır.

DİSK genel başkanı Süleyman çelebi: “1982 Anayasası, yenilenmeli. Fakat yenilemenin yöntemi ve yeni anayasanın içeriği üzerinde, gerçek bir siyasal ve toplumsal mutabakat sağlanmalı” diyen Çelebi, devletin güçler ayrılığı doğrultusunda dengeli bir yapıya kavuşmasının, yeni birimler kurulmasını gerektiğini söyledi. Çelebi, “Örneğin senato oluşturularak çift meclisli bir yapıya geçilebilir” görüşünü kaydetti. Yeni anayasa hazırlanması için yeni bir meclis oluşturulması önerisini getiren Çelebi, “Mevcut TBMM’nin olağan işleyişine devam etmesi kaydıyla, sırf anayasa yapmak üzere halk tarafından 100-150 kişilik temsilî niteliğe sahip ve tarafsız bir meclis seçilmeli. Bu kişilerin en az iki yasama seçimi döneminde aday olma haklarından vazgeçmeleri istenmeli” dedi.

Prof. Dr. Burhan Kuzu: Hükümetin 10-15 maddelik bir anayasa değişikliği paketi üzerinde çalıştığını, metinde “siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılması”, “Anayasa Mahkemesi üyelerinin Meclis tarafından seçilmesi”, “Türkiye milletvekilliği”, “Anayasa Mahkemesi’nin 2 daireli çalışma usulüne kavuşturulması” ve “Ombudsmanlık sistemi” konularının öncelikli olarak ele alınacağını söyledi. Muhalefetin, kendileriyle konuşması halinde ortak bir metin üzerinde uzlaşılabileceğini de belirten Kuzu, “Bütün mesele muhalefetin tutumunda. Oturulup konuşurlarsa bir metin çıkar, konuşmazlarsa milletin gözü önünde bunun yapıldığını görürler” dedi.

Marmara Üniversitesi (MÜ) Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: Başbakan ile Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini belirtti. Kaboğlu, “Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin dolup seçimlerin yapılacağı 2012 yılında zaten anayasal olarak yetkili bir Cumhurbaşkanlığı konumuna bir de halk tarafından seçilmenin meşruluğu eklenince Cumhurbaşkanlığı makamı çok daha güçlü bir hale gelecek. Yönetim biçiminde yörünge kayması tehlikesi doğacak. Önümüzdeki dönemlerde anayasal değişiklik yapılacaksa, gerek Başbakan gerek Cumhurbaşkanı’nın yetkileri sınırlandırılmalı” dedi. Prof. Dr. Kaboğlu, eğer Türkiye’de başkanlık ya da yarı başkanlık rejimi amaçlanıyorsa bunun adının da açıkça konulması gerektiğini belirterek “Ancak ad koymadan ‘Anayasayı revize edeceğiz’ söylemleriyle hareket etmek son derece sağlıksız. Askeri darbe olmasın derken anayasal darbe ile karşılaşmayalım” değerlendirmesini yaptı.

TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi CHP Milletvekili Atilla Kart: AKP hükümetinin anayasa değişikliği konusunda şeffaf ve samimi bir tutum içinde olmadığını belirterek “AKP, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde kendi devletini kurdu. Anayasa Mahkemesi’nde yapılmak istenen değişiklik bu faşizan sürecin, parti devleti olma sürecinin tamamlanması demektir” dedi. Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının da öncelikler arasında olması gerektiğini belirten Kart, “Hükümet bunlardan hiç bahsetmiyor” diye konuştu.

DTP Milletvekili Aysel Tuğluk: yeni anayasa metninin farklı kimlik ve kültürlere sahip kişi ve grupların beklentilerini karşılayacak demokratik, çoğulcu düzenlemeleri içermesi gerektiğini belirterek yeni anayasanın “Anayasal Vatandaşlık” temelinde şekillendirilmesi gerektiğini söyledi.

Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum: AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ni dahi demokrasiye aykırı sanan bir zihniyeti savunduğunu belirterek “AKP, yeni anayasa kavramından sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ndan ve Anayasa Mahkemesi’nden intikam alma yollarını arayan hukuk anlayışını algılıyor. İçinde bulunduğumuz anayasal sorunun özeti bu” dedi.

Türk Hukuk Kurumu Başkanı Tuncay Alemdaroğlu: AKP’nin kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırarak ülkeyi tek kişi diktasına yönlendirmeyi amaçladığını söyledi. Alemdaroğlu, “AKP iktidarının özlemi tek kişi yönetimidir. Ülkemiz, otoriter tek kişi yönetimlerinden çok çekmiştir. Türkiye’de 1876 yılından başlayarak uğrunda mücadele verilen demokrasinin sigortası, devlet yönetiminde ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayrı ve bağımsız olmaları, birinin diğerinin etkisinde olmaması anlamını taşır. Türkiye’de 90 yıldan beri yaşanan sıkıntı da dini siyasete alet eden teok- ratik tek kişi yönetimine duyulan özlemin giderilememesidir. AKP, yasamayı yürütmenin emri altında almıştır. Yargı da emir altına alındığında özlenen teokratik devlet kurulmuş olacaktır” dedi.(cumhuriyet)

Çeşitli görüşleri sizlere aktardım. Bütün görüşler kandi çerçevesinde değerlidir. Bir tek hükümret kanadı hariç herkes yargının yeterince bağımsız olmadığından yakınıyor. Hükümet ise Anayasa mahkemesinin üçte bir üyesinin kendi tarafından seçilmesini istiyor. Yani zaten bağımsızlığı zedelenmiş denilen yargıyı tam anlamı ile siyasallaştırma peşinde. O zaman toplumsal mutabakat nasıl sağlanacak? Veya meclisteki çoğunluğu kullanıp dayatma bir anayasa yapılsa ülkeye ne kadar faydası olacak?

Çarşamba, Haziran 03, 2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..