Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Nasıl bir Birleşik Kıbrıs?

Nasıl bir Birleşik Kıbrıs?
 

Rum basınında inciler yağıyor bu hafta. Cyprus Mail gazetesinde, 45 yıl sonra sonra ilginç itiraflar yayınlandı. Loucas Charalambous imzalı başyazıda “Okulları biz yaktık, ama Türkler`e yıktık” itirafı da ilginçti. Kimbilir daha ne itiraflar gelecek. Davamızda ne kadar haklı olduğumuzu, bir gün elbette dünya da bilecek.

Nasıl bir “Birleşik Kıbrıs”?

Boş araziye yeni dubleks bir bina mı?

Ölçüleri ve özellikleri ayni, bahçe sınırları belirlenmiş her evin güvenliği kendine ait iki birleşik villa mı?

Yoksa bir villa ve açık arazi ortasında yağmura çamura dayanıksız bitişiğinde bir klübe mi?

Ya da büyük bir köşk ve bize ait bir bodrum katı mı?

Peki bu ortaklığın bedeli? Artık Kuzeye bakan yüzümüzü güneye mi çevireceğiz?

Güneyle birleşip de iyi bir “Kuzey-Güney” olabilecek miyiz? Yoksa Doğumuzdan Batımızdan sezdirilmeden çiğnenecek miyiz ?

Bedelinden önce hedefimiz ne?

Bizim için vatanın bütünlüğü ve korunması temel ilke midir? Kendimize kesin ve sapmaz bir yön belirleyebildik mi?

Rumların, bugüne kadar Dünya kamuoyunun gözünün içine, baka baka anlattığı yalanlara karşı kendi davamızdaki haklılılığımızı ortaya koyacak bir kampanya başlattık mı? Yoksa biz davayı sükutla kaybetmeye mi niyetliyiz? Suskunluğumuz, tehlikenin ve teslimiyetin geçiş merasimindeyiz diye mi?

İki halkı kabul etmeyen Hristofyas “Tek halk vardır” diyorsa ve Sayın Talat o zaman bu tek halkın dili nedir? onu da söyle bari” diyorsa ve elbette bunun cevabı da “Kıbrıs’ta iki halk vardır, iki ayrı dil ve din vardır, iki ayrı devlet ve iki egemenlik vardır” olmalıdır. Elbette bu cevabı Hristofyas’tan bekleyemeyiz bu cevabı da Sayın Talat vermelidir ve veriyordur.

Bu ülkenin vatandaşlığını taşıyan herkes, evinin anahtarına sahip çıktığı gibi, KKTC’nin varlığına da sahip çıkmalı. Evinin anahtarını kimseye emanet etmediği gibi, KKTC’nin yarınlarını da kimseye emanet etmemelidir..

KKTC, kumar masasında blöf olarak yatırılacak bir nesne değildir..KKTC bir devlettir. Cebimizdeki kimliğin ait olduğu ülkedir. Ben neyim, sorusunun cevabının ta kendisidir.

GKRY’nin, Kuzey için çok hayalleri ve umutları vardır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, KKTC’nin elini, kolunu, ayağını bağlayıp onu sadık bir sömürge haline getireceği günü sayıklamaktadır. Yıllar önce, Makarios’un olduğu gibi, dün Papadapulos’un, bugün de Hristofyas’ın rüyası aynidir, değişmemiştir.

Dolayısıyle, Kıbrıs Türkleri olarak, bize düşen görev; içinde buluduğumuz adanın jeopolitik ve jeostratejik önemin de farkında ve bilincinde olarak, üzerimizde oynanan oyunlara karşı, her zaman uyanık ve kararlı olmaktır.

İçteki kavgalarımızı sonlandırmak için de, en basit ifadeyle kendimize de çekidüzen vermeliyiz. Bizim, önce kendi kendimizi yönetmeye, kendi kendimizi idare etmeye, “muktedir” olmamız gerekir. Hükümette, hükümetçilik oynamadan, ciddi anlamda, ulusal boyutta ve anlayışta, küçük ve zayıf bir ülke değil, büyüyen ve gelişen, güçlü bir ülke olmayı beceren bir yönetim kabiliyetine sahip olmalıyız. Bunun için de, bu kabiliyete sahip ve dürüst kişilerce yönetilen bir ülke olmalıyız. Nedenine gelince;

Bugüne kadar yapılan yanlışlar yüzünden çok büyük bir zaman kaybı yaşanmış ve tarihsel hatalar yapılmıştır. KKTC’nin yeni bir döneme ve beyaz sayfalara ihtiyacı vardır. Geçmişin hataları, geçmişe gömülmelidir. Tavanda yapılan hataların bedelini, maalesef bugüne kadar hep halk ödemiştir.

Yukarıda işler ciddi yapılmıyorsa, geleceğimiz hala tehlike altındadır ve katlediliyor demektir.

Oysa, bizlerin bugün sahip olduğu “özgürlük ve bağımsızlığımızı korumak” için daha çok çalışıp daha güçlü olmalıyız, ilkeli hareket edip inançlarımıza sımsıkı bağlı kalmalıyız. Aksi halde birlik ve dirliği korumadan, yanlıştan dönülmeden, nasıl güçlü olabiliriz?

Kendi içinde parçalanmadan, sınırlarımız içinde bir bütün olma kararlılığıyla; KKTC’nin, çok daha güvenli yarınları için azim ve irade sahibi ve biraz da geniş görüşlü ekiplere ihtiyaç vardır. İnanın ki, bu inanç ve kararlılıkla yola çıkan kişilerin sayısının fazlalığı hiç önemli değildir..

Bir kişi, yeri gelir, bin kişi olur. Çünkü verilen mücadele, ülkemiz için bir birlik savaşıdır. Bu birliği sağlamak için “doğru” diye nitelendirebileceğimiz, bir adıma ve bir tek kıvılcıma ihtiyaç vardır..

Uzakları herkesten daha iyi gören ve bugünlere engel olmayan, bir aydınlık temsilcisine, içimizdeki ruhun elçisine ya da elçilerine ihtiyaç vardır...Bu elçiler, bir yumruk halinde, “biz” olmayı becerebilirse eğer, güçlü olmayı ve kendi ayaklarımız üzerinde durmayı da becerebiliriz. Ayrıca varlığımızı dünyaya kabul ettirebiliriz..

Birleşik Kıbrıs’tan önce, içimizde birleşik bir yapıya ihtiyacımız var. Birlik beraberlik içinde hareket etmeye ve “tek ses” olmaya ihtiyacımız var.
"İlkeli birlikteliğe, elimi uzatıyorum."

Emine Sütcü

03 Aralık 2008

 
Toplam blog
: 62
: 707
Kayıt tarihi
: 18.11.08
 
 

1962 dogumluyum. Doğu Akdeniz Üniversitesi mezunu bilgisayar programcısıyım. Mesleğim gereği birçok ..