Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '13

 
Kategori
Siyaset
 

Nasıl bir devlet adamı?

Nasıl bir devlet adamı?
 

Yüzyılların devlet adamı


Bu soruyu ünlü devlet adamı, sanatçı ve aynı zamanda Bursa Valiliği yapmış Ahmet Vefik Paşa yanıtlamış, devlet adamlığı özelliklerini, “M” harfi ile başlayan şu sıralamalarla nitelemiştir: Mutebil (itibarlı olan, sözü geçen), Mutedil (orta ölçüde, aşırı olmayan), Mutener (özenilmiş), Mu’tezim (azimli), Mutlif (affedici, bağışlayıcı) Muvaffak (başarılı), Muvahhit (tek tanrılı), Muvakkit (zamanı tayın edebilen), Muzaffer (üstün gelebilen), Mübeccel (yüceltilmiş), Mübeşşir (iyi sevindirici haber veren, müjdeci), Müceddit (yenileyici), Mücerreb (denenmiş), Müdebbir (tedbirli), Müeyyit (kuvvetlendiren), Mufarik (ayırabilen), Müvekkir (düşünen), Müferrih (ferahlık veren), Mühayyer (hazır olan), Mühip (heybetli), Mükrim (ikram eden, misafirperver), Mültelif (iltifat eden), Mümeyyiz (iyiyi kötüden ayıran), Münevver (aydın, kültürlü), Mümtaz (diğerlerinden ayrı ve üstün tutulan).

Bunları sıraladıktan sonra “Ancak bu niteliklere sahip adamları önce devletin arzu etmesi, sonra olanak vermesi şarttır. Devlet, kendi onur ve şerefinin temsilcilerine bu kadar ilgisiz ve vefasız olursa, yukarıda sayılan niteliklerin hiç anlamı ve faydası da yoktur” der, Ahmet Vefik Paşa.

Kafasında ve yüreğinde, ülkesine, toplumuna, demokratik rejimine karşı sorumluluk taşıyan devlet adamı ve politikacı, hukuk devleti ilkesine, Anayasaya, yasalara, yargı kararlarına, vicdanının sesine titizlikle uymalıdır.

Devlet Adamı, bilimi, demokratik yaşam ve ilkeleri, bireysel, politik çıkar ve makamın üstünde tutmalıdır. Gerçekçilik, akılcı bilim, hukuk rehber olunmalıdır. Planlı programlı çalışmayı esas almalıdır. Yaptıklarının ve yapacaklarının hesabını ve faturasını açık yüreklilikle verebilmelidir. Tarihsel olayları rehber edinmeli, özellikle rejimi yaralayan olayları hiç mi hiç akıldan çıkarmamalıdır. Sonuç olarak, devlet adamı ve özellikle politikacıların ağır sorumsuzluk ve fütursuzluklarının sonucudur ki, genç demokrasimiz rayına bir türlü oturmamıştır.

Devlet nedir sorusunu bir sosyal düşünür yanıtlamıştır bunlardan biri: “Devlet, belli bir ülke üzerinde yerleşmiş, zorlayıcı yetkiye sahip bir üstün iktidar tarafından yönetilen bir insan topluluğunun meydana getirdiği siyasal kuruluştur”. Başka bir dedevleti şu şekilde tanımlamıştır: “Devlet, kurumsallaşmış bir siyasal iktidar; kendine bağlı insanların güvenliğini sağlamak üzere kurulmuş etkin bir sosyal örgütlenme biçimi, en yüksek düzeyde ve değerleri kapsayan bir egemenliğe bağlı sivil toplumun kendi kendisinin bilincine varmasını ifade eden belirli bir toprakla sınırlı siyasal bir iktidardır”. Büyük Larousse’de ise devlet; “kültürel birliği olan ve kurumsallaşmış bir iktidar tarafından yönetilen bir insan grubunun sınırlarla belirlenmiş bir toprağa yerleşmesi sonucu meydana gelen siyasal toplumdur” şeklinde tanımlanmıştır.

Yukarıdaki tanımlardan yola çıkarak devletin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1.Belli bir ülke üzerinde yaşayan insanların oluşturduğu bir birliğe sahip olmak,

2.Üstün bir iktidar tarafından yönetilmek,

3.Kurumsal bir siyasal iktidara sahip olmak,

4.Kültürel birliğe ulaşmak,

5.Yüksek düzeyde değerleri kapsayan bir egemenliğe sahip olmak.

Orta Asya Türk Devletlerinde hükümdarın görevleri sadece ülkeyi yönetmek değil aynı zamanda,

1.Ülkede asayişin sağlanması,

2.Adil kanunların yapılması,

3.Ekonomik bağımsızlığın sağlanıp halkın fakirlikten kurtarılması da devlet adamlarının görevleri arasındaydı.

Orhun Kitabelerinde:“Aç milleti doyurmak, çıplakları giydirmek, az olan milleti çoğaltmak (Türk siyasi birliğini sağlamak)”, “gece uyumadan, gündüz oturmadan çalışmak” gibi birçok konu hükümdarların görev ve sorumluluklarını oluşturuyordu

Bir devlet adamında bulunması gereken belli başlı nitelikler için Ulusal Önderimiz Atatürk ise şunları belirtmektedir :

*Önder olacakların, her ne olursa olsun mücadeleden dönmemesi, memlekette barınabilecekleri son noktada, son nefeslerini verinceye dek, mücadele uğrunda fedakârlığa devam edeceklerine işin başındayken karar vermeleri gerekir. Yüreklerinde bu gücü hissetmeyenlerin teşebbüse geçmemeleri elbette daha iyidir. Çünkü, bu durumda hem kendilerini ve hem de milletleri aldatmış olurlar.

*Gerçekten de milli hakimiyet ilkesine bağlı olarak yönetilen medeni devletlerde, kabul edilmiş ve yürürlükte olan kural, milletin genel eğilimlerini en üst düzeyde temsil eden ve bu eğilimlerin bağlı bulunduğu yararları en yüksek kudret ve yetki ile gerçekleştirebilecek siyasi grubun devlet işlerini üzerine alması ve bunun sorumluluğunu en büyük liderinin omuzlarına yüklemesi ilkesinden ibarettir.

*Uyrukları arasında değişik dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adaletli ve tarafsız davranmaya ve mahkemelerinde uyruklarıyla yabancılar hakkında adaleti eşit ölçülerle uygulamakla yükümlü olan bir devlet, düşünce ve vicdan özgürlüğüne saygı göstermek zorundadır.

*Devlet idaresi işlemez olursa, kişilerin özgürlüğünü koruyacak hiçbir güç aracı kalmaz.

*Toplumsal gelişmenin de, çürümenin de temelinde, yöneticilerin tavırları yatar.

*Ülkenin tam bir birliğe gereksinimi vardır. Sıradan politikacılıkla ulusu parçalamak hıyanettir.

*Ulusa efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu ulusa hizmet eden onun efendisi olur.

*Ulusları yönetenler için ilk ve en zor görev, kişisel bencilliğe kapılmaktan kendilerini korumalarıdır.

*Hükümetin hikmet-i mevcudiyeti memleketin asayişini milletin huzur ve rahatını temin etmektir.

*Coğrafi vaziyetler ne olursa olsun milletler birbirlerinden birçok rabıtlarla bağlıdırlar. Bu itibarla mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar bütün cihan milletlerinin de huzurunu, refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine her ne kadar önem veriyorsa, bütün dünya milletlerinin de saadetine aynı derecede hizmet etmeye çalışmalıdır. Sonuç olarak;

1.Bir devlet adamı her şeyden önce basiretli bir devlet adamı gibi davranmayı bilmelidir,

2.Bir devlet adamı, ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutmalıdır,

3.Bir devlet adamı, ülkesinin gönenç ve huzuru için tedbirler almalıdır,

4.Bir devlet adamı, ülkesinin dil, din ve kültür birliğini sağlayacak tedbirleri almalıdır,

5.Bir devlet adamı, halkını tanımalı, ülke ve dünya koşullarını takip etmelidir,

6.Bir devlet adamı, ülkesinin sosyal adalet ve sosyal güvenliğini sağlayacak tedbirleri almalıdır,

7.Bir devlet adamı, halkı ile iç içe olmalı ve onlarla iyi iletişim kurmalıdır,

8.Bir devlet adamı, halkına her konuda örnek olmalıdır,

9.Bir devlet adamı, halkına karşı hoşgörülü ve saygılı olmalıdır,

10.Bir devlet adamı, ülkesinin temel ideolojisini kavramış ve bu yüksek ideolojiye ulaşmak için gerekli bilgi ve donanıma sahip olmalıdır.

Geçtiğimi ve yaşadığımız Yüz yılın bu coğrafyadan çıkmış, en büyük devlet adamı, Ulusal Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk önümüzde bu konuda en önemli örnektir.

Siz günümüzde Ahmet Vefik Paşanın ifade ettiği, sıraladığımız niteliklere uygun ve Ulusal Önderimizi örnek alan Devlet adamına rastladınız mı ? Gördünüz mü, hiç?

Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..