Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '08

 
Kategori
Felsefe
 

Nasıl bir toplum?

Nasıl bir toplum?
 

Zihniyetsel analize konu olan dört farklı pozisyon ataerkil, otoriter, rölativist ve demokrat pozisyonlar nasıl bir toplum varsayıyorlar veya oluşturma çabası içindeler?

Otoriter ve rölativist pozisyonlar homojen bir toplum varsayıyorlar veya oluşturma çabası içindeler.

Ataerkillik ve demokrat pozisyonlar ise heterojen bir toplum varsayıyorlar ve bunu korumaya yönelik yaklaşım içindeler.

Otoriter zihniyetin homojenlik varsayımı mutlak bir standartlaşma ve aynılaşmaya giderken, rölativizm bireyleri bireysel ilişkilerden olabildiğince sıyırarak tanımlamakta ve onların toplum üzerindeki etkilerini marjinal kılarak bir eşitlenme yaratmaktadır.

Aynı şekilde ataerkillik ve demokratlığın heterojenlik varsayımı da birbirinden farklıdır. Ataerkillik heterojen birimleri cemaatsel gruplar içinde tanımlarken; demokratlık için heterojenlik, insani tercihlerin önündeki özgürlük alanının genişlemesinin doğal sonucudur.

Bu zihniyetlerin ‘hiyerarşi’ konusundaki yaklaşımları da farklılıklar içermektedir.
Ataerkil zihniyet toplumu, kendi içinde hiyerarşik olan yapıların gene hiyerarşik bir tarzda bütünleşmeleri olarak algılamaktadır.
Otoriter zihniyet toplumu, tüm toplumu yatay olarak kesen kategorilerin tek ve dikey hiyerarşisine dönüştürmektedir.
Buna karşılık rölativizm ve demokratlık hiyerarşik bir toplum yapısını reddetmektedirler.
Rölativizm tek bir toplumsal düzlemi özellikle empoze ederken, demokratlık farklılıklara tanınan özgürlük alanı sayesinde, toplumsal yapıyı sürekli devinim içinde ve nasıl yapılanacağı belli olmayan bir varlık olarak algılamaktadır.

Özgürlük, adalet ve ahlak gibi toplumsal işleyişe anlam kazandıran boyutlarda ise ataerkil zihniyet içinde tüm bu kavramlar güçlerini insanın rasyonalitesinden ya da ilahi bir güçten alır. Özgürlük insanın iç dünyasında yaşadığı ve onu aşkın gerçekliğe yaklaştırdığı bir biçimlendirmeye dönüşürken adalet ve ahlak evrensel geçerliliği olan bir nizamdan türetilir.

Otoriter zihniyet için ise maddi gerçekliğin yasaları benzer bir işlev görür. Özgürlük bu yasaların anlaşılmasına ve eylemle desteklenmesine dayanan bir bilinç durumudur. Adalet ve ahlak da aynı şekilde maddenin everensel yasalarının ima ettiği doğrultuda yaşam zorunluluğundan kaynaklanır.

Ataerkil ve otoriter zihniyet yansımacı anlam dünyalarında, insanın dışında ezeli ve edebi bir gerçeklik aramış ve insani düzenlerin işleyişi ile ilgili normları ve değerleri bu temel gerçekliğin içerdiği mantığın doğal uzantıları olarak tanımlamıştır.

Herkesin bilgisinin gerçekliğe uygun düştüğü ve kimsenin bilginin tümüne sahip olmadığı bir dünya çizen rölativist zihniyet, bu yolla insanların birbirine ihtiyacını minimuma düzeye indirmiş ve onları bağımsız birer aktör haline getirmiştir.

Bu durumda özgürlük, insan kendisi ile ilgili tasarruflarda azami hareket alanının sağlanması anlamına gelmektedir. Öte yandan kimsenin bilgisi bir diğerininkini kapsayıcı olamayacağından olamayacağı için, başkalarına karışılması özgürlüğün sınırları dışındadır. Herkesin kendi özgürlüğünü kullanıp, ötekinin özgürlüğünü ihlal etmediği bir durum ise otomatik olarak adil bir duruma yol açar; çünkü bu denge durumunun dışında, topluma adalet normlarını verebilecek hiçbir dışsal merci yoktur. Diğer bir deyişle, adalet ve hak kavramlarının bir denge ima etmesine koşut olarak, denge durumları da adaletin gerçekleştiği anlardır. Rölativizmin ahlaka ilişkin tutumu da benzerdir. Kimsenin bir başkasına ahlak empoze edemeyeceği ve her insanın kendi ahlaki tutumunu kendi rasyonalitesinden türetmek durumunda olduğu bir ortamda; bireysel ahlak ‘faydacı’ bir içerik kazanırken, toplumsal ahlak istatistiksel bir olgu olarak anlaşılır. Toplum nasıl bir ahlakı norma doğru yol aldığını bilemez bilse de denetleyemez çünkü bu hakka felsefi olarak sahip değildir. Rölativist toplum, olana ve olacak olana razı olan; bu razı olmayı toplumsal olarak sahip olunması gereken temel değer olarak algılayan bir zihinsel atmosfere dayanır.

Demokrat zihniyet ise insanı temel gerçeklik haline getirirken aynı zamanda onu mütevazi bir varlığa dönüştürmüştür. Esas gerçekliği hiçbir zaman bilmemeye mahkum olan insanoğlu, kendi gerçekliğini yaratmak durumundadır ve bunu ancak kendi toplumunun öznelliği içinde başarabilir.

Dolayısıyla demokratlık insanı toplumsal bağlam dışında tasavvur edemez.

Toplumdan ‘önce’ bireysel bir varolma mümkün değildir.

İnsanoğlu toplumu ve bireyi ‘aynı anda’ aynı tarihsel ve sosyolojik sürecin ürünü olarak yaratır. Bu nedenle varlığına ve çevresine anlam verebilmesi açısından insan kendi toplumuna muhtaçtır.

Böyle bir arka planının varlığında ‘özgürlük’ de ancak bir birey/toplum ilişkisi olarak tanımlanabilmektedir.

Bireysel tercih olanaklarının sürekli genişletilmesi özgürlüğün bir yönünü vurgularken, toplumun yeniden inşası ile ilgili de bir hareket alanı yaratmaktadır. Dolayısıyla “demokratlık bağlamında özgürlük” toplumsal yapının birlikte ve her an yeniden kurulması demektir.

Adalet ve ahlak ise toplumsal anlam dünyasının öznelliği ile, tüm toplumsal yapılar için geçerli olacak evrensel ölçütleri birleştirir.

Bu ölçütler insani olmayan bir kaynağa dayanmadıkları gibi, adalet ve ahlak kurallarının somut içeriklerini de belirlemezler.

Bu kuralların tabi olmaları gereken çerçeveleri çizerler ve doğal olarak bu çerçeveler demokrat bir toplum düzenini tanımlarlar.

Diğer bir deyişle bu çerçeveler(Kant’ın kategorik emperatiflerinde olduğu gibi) tek tek insanların kendi davranışları ile ilgili ahlaki tavır almalarını sağladığı gibi, aynı zamanda toplumsal kurallarında dayanağını oluşturur. Bir kez daha insan ve toplum aynı ve tek bir olgunun iki farklı yüzüdür.

Demokrat bir toplum, insanlığın birikiminden ve insanoğlunun sezgisel gücünden kaynaklanan evrensel ölçütleri kendine mihenk taşı yapmış, ancak tamamen öznel bir anlam dünyasıdır.

ilgili bloglar:
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=102910 Bilgiye giden yol

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=106545 Zihniyetler analizi bize ne anlatıyor ?

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=104671 İdealist yansıma ve ataerkil zihniyet-1

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=105055 Materyalist yansıma ve otoriter zihniyet-2

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=105905 Mutlak karşılıklılık ve rölativist zihniyet -3

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=106129 Göreceli karşılıklılık ve demokrat zihniyet -4



Kaynak:
1- Bir Demokratın Gündemi, Etyen Mahçupyan.
2- Osmanlıdan Postmoderniteye, Etyen Mahçupyan.
3- Batıyı Anlamak, Etyen Mahçupyan.
4- Doğu Batı Dergisi 1, 3, 4, 5, 7 ve 13 üncü sayıları.
5- Düşün ve Toplum, İlkay Sunar.


 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..