Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Nasıl düşünüyorsak öyle yaşıyoruz

Nasıl düşünüyorsak öyle yaşıyoruz
 

“ Olduğumuz her şey, düşünmüş olduklarımızın sonucudur”

Başarı ve mutluluk, sahip olduklarımızın sonucuna değil, nasıl düşündüğümüz ve bunun sonucu olarak nasıl yaşadığımıza bağlıdır. Eğer bir şeylere ulaşmak istiyorsak, onun gerektirdiği şekilde bir düşünce dünyasını elde etmeli ve ona göre yaşamalıyız. Bu günkü halimiz geçmişte yaptıklarımızın bir ürünüdür. Yarınki halimiz ise bu günden yapacaklarımızla ilgilidir. Nasıl olmak istiyorsak öyle düşünmeli ve öyle yaşamalıyız. Şu anda tembel, beceriksiz, amaçsız biriysek, zaten öyle yaşıyoruzdur. Bir şeyler başarıp bir yerlere kadar gelmişsek, bu durumu gerektirecek şekilde yaşamışız demektir. Eğer amacımız sadece asgari ücret ise, onun için mücadele edebiliriz ve bir şekilde ona ulaşabiliriz... Ama elde edeceğiniz, sadece asgari ücret olacaktır. Bazen hayatta karşımıza öylesine fırsatlar çıkabilir ki onları o anda algılamayabiliriz. Ama o fırsat orada vardır ve bizi bekliyordur. Ancak sınırlamalarımız, bizi, o fırsatı görüp değerlendirmemizi engelleyebilir.

Öfke, korku, endişe ve nefret gibi duygular kalıcı huy haline gelirse, organizmada değişiklikler geliştirebiliyor. Olumsuz duygu ve düşüncelerimizi değiştirdiğimiz zaman fiziksel olarak ta değişime uğruyoruz. Dr. Charles Philmore, ”İnsan bedeninin ihtiyacı olan bütün ilaçlar zihinsel olarak üretilmektedir. Zihindeki yenilenme, vücuttaki hücrelerin de yenilenmesine sebep olur.” , demektedir. Prof. Dr.Murakami ise bu konuya , ” Düşündüklerimiz genlerimizin işleyişini etkiler, hastalanmamıza ya da iyileşmemize yol açar.”, şeklinde açıklama getiriyor. Demek ki düşüncelerimizin şekline göre, vücudumuzu bozabilir ya da yenilenmesine, tazelenmesine sebep olabiliriz. Kısaca, nasıl düşünürsek öyle yaşamaktayız.

Coşkulu, sevecen olmak, sevmek istiyorsak zihnimizde bu duyguları oluşturacak görüntüleri canlandıralım... Kendimizle olan iç iletişimimizin içeriğini ve tonunu değiştirelim…Kısaca coşkulu bir yaşam için bu durumu tetikleyecek tarzda zihinsel ve fiziksel faaliyetlerinizi değiştirelim..

Bakın, ünlü düşünür ve bilim adamımız Farabi, asırlar öncesinden bizlere nasıl sesleniyor:

“Gözümüz önündeki eşyanın kemal ve faziletine delalet eden isimlerin bir kısmı, bir şeyin başkasına göre değil de, bizzat kendi özelliğine delalet ederler. Tek ve diri gibi… Bir kısmı ise bir şeyin özelliğine ancak başka bir şeye nispetle delalet eder. Adil ve cömert gibi…

Vücuda gelen insanın ilk vücut bulan kuvveti, onu besleme sevk eden kuvvettir ki buna “besleyici kuvvet” denir. Ondan sonra sıcağı, soğuğu duyan, yemekleri tadan, kokusunu duyan, sesleri duyan, renkleri, ışığı ve görünen her şeyi duyan(algılayan) kuvvet gelir. Ondan sonra, duyularımızla müşahade ettiğimiz mahsüslerin (hislerin) nefsimizde bıraktığı izleri muhafaza eden kuvvet vücut bulmuştur ki buna “muhayyile kuvveti” (hayal gücü) denir. Bu kuvvet, mahsüsleri birbirine ekleyerek terkip eder veyahut onları birbirinden ayırır. Bu çeşit eklemelerin ve ayrılmaların bir kısmı aldatıcı, bir kısmı sahih olup bizde tahayyül edilen (hayal edilen, kurgulanan) şeye karşı arzu uyandırır. Daha sonra ratık (birleşik) kuvvet oluşur ki onun vasıtasıyla insan düşünür, güzeli çirkinden ayırt eder, sanat ve ilimleri kapar. İşte düşündüklerimiz ve isteyişlerimiz bu kuvvetin özelliklerindendir.” (Farabi, bence burada, kısaca, düşündüğümüz şekilde yaşarız diyor.)

 
Toplam blog
: 63
: 1536
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

1968 yılında Üsküdar'da doğdum.İlk-Orta öğrenimimi Almanya'nın Hof/Saale kentinde tamamladım.Lise ve..