Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '10

 
Kategori
Blog
 

Nasıl güvenilir üye oldum!

Nasıl güvenilir üye oldum!
 

Ben de yakın bir zamanda “güvenilir üye” statüsüne alındım arkadaşlar!

Nasıl oldu bu?

Şeytanlık yaptım tabi!

Her gün mesaj çekiyordum editörlere!

“Ne oluyor kardeşim? Gece sabaha kadar oturuyorum, akşamdan kalmış yazılar okuyorum! Bunun Amerika’sı var Kanada’sı var, sonra Çin’i var Maçin’i var. Oradaki soydaşlarımız da taze blog okumalıdırlar! Olmuyor yani!”

Bıktılar artık!

Mesaj geldi bana bir gün!

“Bak kardeşim; belki bir fabrikada güvenlik görevlisi olarak çalışıyor olabilirsin. Öyle her gece sabaha kadar oturanı güvenilir üye mi yapacağız?”

Aynen şöyle cevapladım!

“Ne demek yani! Adama koskoca fabrikayı güvenip teslim edip gidiyorlar mışıl mışıl uyuyorlar yataklarında, siz güvenemiyorsunuz! Ola ki bekçiyiz!”

Sosyal güvenlik birimlerinden bu tür yerlerde çalışmadığıma dair bir evrak alıp belgegeçerledim!

Ama içerlemiştim!

Sanırım altı ay geçti mail kutuma bir mesaj geldi!

“Sevgili Ahmet Bey;

Yapılan güvenlik soruşturmanızda ahlaka ve hukuka aykırı bir hareketiniz olmadığından hareketle, güvenilir üye olmanızda bir sakınca olmadığı anlaşılmıştır!

Yalnız; bu durum sizin ilelebet masum kalacağınız anlamına da gelmez biliyorsunuz! Sağınızın solunuzun belli olmadığı yazılarınızdan az çok seziliyor! Şu andan itibaren sizi “kontrollü güvenilir üye” sıfatıyla iki aylık bir denemeye tâbi tutacağız!

Bu süre sonunda uygun görmemiz halinde “kadrolu güvenilir üye” pozisyonuna-açık pozisyon olması halinde- atamanız yapılacaktır!

Selamlar sevgiler!

Not: İşbu sözleşmemiz 657 sayılı devlet memurları yasası dışında bir uygulamadır!”

Bu şu demekti arkadaşlar!

“Ahmet, gözümüz üzerinde!”

Okulda da böyleydi!

“Ahmet, kalk oğlum tahtaya bakayım! Kurbağanın sindirim hatlarını çiz ve anlat!”

Kırk kişinin gözü üstümde!

Baskı oluyor!

Herkes dost değil ki!

Aynı kızları sevdiğimiz rakiplerim var!

Biri olmasa öbürü nazar edecek!

Dedeme söyledim bunu!

“Dede, bana güzel bir muska yaz da ceketimin iç cebine kilitli iğneyle tutturayım! Elimi her iç cebime attığımda hatırlayayım! İman tazeleyeyim!”

Dedem şaşırmıştı!

“Ulan bu çocuk bir gayn harfini söylerken güldüğü için sopa yemişti de bir daha yanıma diz çökmemişti! Bunda bir hal var! Nedir oğlum halin? Nasıl bir muska olsun?”

” Dersler dede! Hem sevda halleri hem dersler! İkisini bir arada götüremiyorum! Manevi kuvvetlerden yardım lazım! Derslerime onlar baksınlar istiyorum!”

“Oğlum onlar metafizik insanlar! İlimden fenden anlamazlar! Sevda işine baksalar!”

“Dede onu Tao da yapıyor!”

“Tao kim oğlum? Komünist mi oldun yoksa?”

“Mao demedik dede! Tao dedik! Yok mu sizde böyle birileri?”

“Bir araştırayım bakayım!”

“Acele et dede!”

Dedem birkaç gün içinde mumlu basma bezin içine yazdığı muskayı verdi bana!

“Al; korkma şimdi! Bütün fen derslerine şifası var! Çalışmana gerek yok! Diğer işlerine yoğunlaş!”

Sınıfı teşekkürle geçmiştim! Dedeme de teşekkür etmiştim!

“Öbür durumlar ne durumda oğlum?”

“Valla ellerinden öperler dede! Yalnız, iki yüz koyun gider herhalde masraflara!”

“Kaç taneye söz verdin oğlum?”

“ Zengin kızı dede! Altta kalmayalım dedim! Olmasa yünlerini kırkarız, öyle satarız! Oradan kârımız olur!”

Bir ara annem ceketimi temizlikçiye vermişti! Muskayı da çıkarmış iç cebimden! Yaz zaten! Ceket de giymiyorum!

O sıralar Alpay’ın “Eylülde gel “şarkısı yeni çıkmış! İple çekiyorum Eylülü! Ders aralarının tadı başka oluyor çünkü!

“Anne yeni ceket almayalım! Eskisinin mana ve ehemmiyeti var! Muskayı da takarsın! Bu beni iki yıl daha idare eder!”

“Deden yeni bir muska yazdı! Onu takayım iç cebine!”

“Konusu neymiş”

“Bunun eğitim düzeyi yüksek! Önceki, önceki seneye göreymiş!”

“Vay be metafiziğe bak!”

“Ben anlamam! Deden dedi! Eski muskanın bilgi derecesi düşük gelir dedi!”

Oyuna gelmişiz farkında değilim!

Dedem gidecek koyunların derdindeymiş!

Kızla bozuştuk! Dersler berbat!

Aklıma da gelmiyor dedem bir numara yapmış diye! Kaldık mı ikmale!

Bir hafta sonu köye gitmiştim!

“ Dersler nasıl oğlum?”

“Dede, senin elemanlar zayıf kaldı! Bunlar edebiyat bölümü mezunu olmasınlar! Ben fenciyim biliyorsun!”

“Öbür durum ne âlemde?”

“O da kötü! Ayrıldık!”

“İyi! Ben sana helal süt emmiş birini bulurum köyden!”

“Dede bu köyde doğan herkes bizim koyunların sütünü mü içiyorlar? Nereden biliyorsun kim helal süt emmiş!”

Gerçekten bizim koyunlar kimsenin tarlasına otlağına girmezlerdi! Köpeğimiz Duman izin vermezdi!

“Ulan benim yalıma haram ayran ha! Yerim sizi! Herkes önünden yesin!”

Velhasıl dedem koyunları kurtardı!

Şimdi düşünüyorum da; deden güvenmemiş sana Ahmet! Hey gidi günler hey!

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..